2020 yılına girerken dünyada öne çıkan finansal riskler

2020 yılına girerken dünyada öne çıkan finansal riskler

2019 yılını geride bırakırken yıl içerisinde dünyada ve Türkiye’de yaşanan olaylara bakt

FETÖ elebaşının yeğeni Zeynep Gülen hakkındaki suçlama belli oldu
قوات 'نبع السلام' تواصل ردم أنفاق 'ي ب ك/بي كا كا' الإرهابي
منظمات تركية تدعو الأمم المتحدة للتحرك من أجل الأطفال بمناطق الحروب

2019 yılını geride bırakırken yıl içerisinde dünyada ve Türkiye’de yaşanan olaylara baktığımızda, 2008 finansal krizinden beri belki de ülkelerin birbirinden en fazla etkilendiği bir yılı geride bırakıyoruz. 2019 yılı içinde dünyada yaşanan sorunların önemli bir kısmının bu yıl içerisinde çözülmeden 2020 yılına bırakılmış olması, önümüzdeki yılın pek kolay geçmeyeceğini şimdiden bize gösteriyor.

Bu olayların detayına geçmeden söyleyebiliriz ki 2019 yılı her şeye rağmen, Türkiye açısından hem siyasi hem de ekonomi olarak çoğu dünya ülkesine kıyasla başarılı geçen bir yıl olmuştur.

2020 yılı ile ilgili beklentilere bakacak olursak; Deutsche Bank’ın Baş Ekonomisti Torsten Slok, gelecek sene ekonomi piyasalar için öngörülen en büyük 20 riski listelemiş. Listenin ilk onunda dünya açısından öne çıkan sorunların başında hiç kuşkusuz ticaret savaşları yer almaktadır. İkinci olaraksa dünyanın en güçlü birliklerinden biri olan Avrupa Birliği’ndeki ilk ayrılığı simgeleyen Brexit.

Listede öne çıkan önemli bir risk ise, 2019 yılında olduğu gibi 2020 yılında da küresel piyasalar üzerinde ağırlığı olması beklenen “refah seviyesinde artarak devam eden eşitsizlik” temelli endişeler. Yani, servet, gelir ve sağlık eşitsizliğinde sürekli artış.

Ülkelerdeki artan gelir adaletsizliğinin göstergesi olan GINI katsayısını incelediğimizde, gelir adaletsizliğinin yaşandığı en yüksek ülke 0,537 ile Brezilya. 0,419 ile ortalarda bulunan Türkiye ise ABD ile hemen hemen aynı oranda (0,415). Bu konuda en iyi ülkeler Çin (0,386) ve Rusya (0,377). (GINI katsayısı sıfıra yaklaştığında o ülkede gelir dağılımı daha adaletli demektir.)

Yine bir ülkede en yüksek gelirli %20’nin toplam gelirden aldığı payı ülkeler arasında kıyaslarsak, burada %39,7’lik pay ile Almanya en iyi durumda. Brezilya %57,8 ile en kötü durumda olan ülke. Türkiye ise %48,3 ile ortalarda bir yerde hemen hemen ABD’yle aynı oranda pay almakta.

En düşük gelirli %20’nin toplam gelirden aldığı payı ülkeler arasında kıyaslarsak, yine Brezilya %3,2 ile en kötü ülke durumunda. En iyi ülke %7,8 ile Almanya. Türkiye ise, %5,7 ile yine ortalarda bir yerde, İspanya (%5,8) ile aynı sıralarda yer almakta. ABD ise %5 ile Türkiye’nin ardında yer alıyor.

Merkezi Londra’da bulunan sivil toplum kuruluşu Equality Trust’ın gelir adaletsizliği araştırmasında; İngiltere’de en zengin 6 milyarderin toplam varlığının 39,5 milyar sterlin seviyesinde olduğu, bunun da nüfusun en dar gelirli 13,2 milyonluk kesiminin toplam varlığına eşit olduğu belirtildi. Araştırmada, İngiltere’de 14 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı, bunların 4 milyonunun ise açlıkla mücadele ettiği bildirildi.

İngiltere halkının Avrupa Birliği’nden ayrılma nedenlerinin başında da artan gelir eşitsizliği yatıyor. Yine, diğer AB ülkelerinden İsveç’te, birlik içerisindeki paranın daha adil kullanılmasını ve gelir dağılımında eşitliği talep ediyor.

Dünyadaki milyarderlerin varlıkları, 2013 ila 2018 yıllar arasında %34,5 artarak 8,5 trilyona ulaştı. 2013 yılına kıyasla milyarder sayısı da geçen yıl %38,9 artarak 43 ülkede 2 bin 101’e ulaştı.

Dünyanın en çok milyarderine ev sahipliği yapan ABD’deki milyarderlerin serveti, 2018’de yüzde 0,1 artarak 3,6 trilyon dolara çıktı.

Batı Avrupa’daki milyarderlerin serveti söz konusu dönemde %19 artarak 1,7 trilyon dolara çıkarken, Rusya’daki milyarderlerin varlıkları %2,9 azalarak 421 milyar dolara düştü.

Türkiye’de ise milyarder sayısı bir önceki yıla göre azalmış durumda. Geçen yıl 40’a ulaşan milyarder sayısı ise 11 kişi azalarak 29’a düştü. Bu yıl 11 isim FORBES 100’de ilk kez yer aldı.

Sonuç olarak, artan gelir adaletsizliği önümüzdeki yıl da dünya ekonomisi için önemli risklerden biri olarak görülüyor. Gelir adaletsizliği dışında bir diğer risk konusu ise ülkelerin refahını olumsuz etkileyen borç artışı. Bu konuyu da bir sonraki yazımızda ticaret savaşlarının etkisiyle birlikte anlatacağız.