3. Tarım Şurası neleri değiştirecek?

3. Tarım Şurası neleri değiştirecek?

Türkiye’de ilki 1999 yılında, ikincisi 2004 yılında gerçekleştirilen Tarım Şurası, 15 yı

Kaçak avlanan 2 ton kum midyesi ele geçirildi
Venice underwater after highest tide in 50 years hits Italian city
Boeing and NASA 'working together' to review options for astronaut capsule

Türkiye’de ilki 1999 yılında, ikincisi 2004 yılında gerçekleştirilen Tarım Şurası, 15 yıl aradan sonra tarihin en geniş ve yoğun katılımıyla tamamlandı. Tarım Şurası ile önümüzdeki ilk beş yıl planlanarak, gelecek 25 yılın yol haritasının belirlenmesi hedeflenmekte.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamış olduğu ve 60 maddeden oluşan 3.Tarım Şurası sonuç bildirgesi; bitkisel üretimden hayvan sağlığına, desteklemeden gıda güvenliğine, orman hukukundan balıkçılık ürünlerine, tarımda teknolojik dönüşüme kadar çok geniş bir yelpazede kısa, orta ve uzun vadeli stratejileri içermekte.

Tam bu noktada, belirlenen 60 maddenin önemli bir kısmının 15 yıl önceki Tarım Şurası’nda alınan eylem kararları ile örtüştüğünü belirtmek gerekir. 2004 yılındaki şuranın sonuç bildirgesindeki maddelere baktığımızda, tarımın yapısal problemleri olarak nitelendireceğimiz konuların çok önemli kısmının maalesef ya aynı şekilde durduğunu ya da çözümü noktasında yeterince mesafe alınamadığını görüyoruz.

Onun içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi, “Elbette karar almak önemlidir ama asıl mesele alınan kararları takip edip hayata geçmesini sağlamaktır. Uygulamaya ve politikaya dönüşmeyen her karar, ne kadar güzel, ne kadar güçlü, ne kadar ufuk açıcı olursa olsun havada kalmaya mahkûmdur”.

Türkiye bu 15 yıllık süreçte tarımda çok önemli mesafeler kat etti. 2002 yılından sonra uygulanan olumlu destekleme politikaları sayesinde, çiftçilerimize ve üreticilerimize son 17 yılda toplamda 139,4 milyar TL destek verildi. 2002’de 1,8 milyar TL olan destekler 9 kat artışla, 2019’da 16,1 milyar TL’ye artırıldı.

Bunun sonucu olarak da Türkiye tarım ürünlerinde 195 ülkeye, 1,690 tarımsal ürün ihraç ederek, tarımsal ihracatı 2002 yılında 3,7 milyar dolardan 2018 yılında 17,7 milyar dolara çıkararak tarımsal ihracatta 4,8 milyar dolar cari fazla verdi.

Tarımsal Gayrisafi Yurt İçi Hasılamız, 2002 yılında 37 milyar TL iken 2018 yılında 213,3 milyar TL’ye ulaştı. Tarımsal hasılatta dünyada yedinci, Avrupa’da ise birinci sıraya yükseldik. Ayrıca, yapılan yatırımlarla topraksız tarım yapılan teknolojik sera sayısı 1,413’e yükseldi. Bu seralarda üretilen ürünlerin %90’ı ihraç edilmektedir.

2020 yılı tarım bütçesine baktığımızda da aynı desteklerin daha da artarak devam ettiğini görüyoruz. Önümüzdeki yıl tarım bütçesinin %54,5’i tarımsal desteklere ayrıldı. Böylece, 2020 yılında, 2019’a göre destekler %36,7 arttırılarak, yaklaşık 22 milyar liraya çıkarılmış oldu.

Ancak; OECD ülkeleri içerisinde en fazla destek veren ülke olmamıza rağmen, ülkemizde tarımsal desteklemelerin dağılımı mülkiyet ve altyapı sorunları nedeniyle iller bazında çok dengesiz durumda. Mesela, Türkiye’de işlenen tarım arazilerinin çiftçi kayıt sistemine kayıt oranı yani desteklemelerden yararlanma oranı ortalama %62 düzeyindedir. Fakat iller bazında değerlendirildiğinde bu oran mülkiyet sorunlarının çok olduğu illerde %20-30’lara kadar düşmektedir.

Tarımsal destekleme sistemimiz üretim yapan bütün çiftçileri kapsamamaktadır. Bunun için öncelikle tarımsal desteklerin mülkiyet şartı aranmaksızın mülkiyet hisse bağı yeterli görülerek taahhüt karşılığı araziyi işleyene verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca, atıl bırakılan tarım arazileri için vergilendirmeler söz konusu olmalı. Bu uygulamalar birçok batı ülkesinde mevcuttur.

3.Tarım Şurası sonuç bildirgesinde de belirtildiği gibi bu sorunların önemli bir kısmı hala çözüm beklemektedir. Bunlar arasında;

– Arazi toplulaştırma ve sınıflandırma işlemlerinin hızlandırılması,

-Miras mevzuatının geliştirilerek veya hızlıca değiştirilerek tarım arazilerindeki intikal sorununun çözülmesi,

-Daha etkin sürdürülebilirliği esas alan yönlendirici bir tarımsal destekleme sisteminin oluşturulması,

-Atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılması

gibi önemli yapısal sorunlar sayılabilir ve ivedilikle çözüm üretilmelidir.

Bu sorunların henüz çözülememesinden dolayı, verilen desteklerin ve düşük faizli kredilerin önemli bir kısmından ağırlıklı olarak batıda bulunan 15 il yararlanmaktadır.

Türkiye toplam arazisinin yaklaşık %50’si tarım arazisi olan on ülkeden biri. Tarımın ülke ekonomisine katkısı %5,8 oranı ile dünyada ilk beş ülke arasında. Son on beş yılda her alanda önemli gelişmeler sağlayan Türkiye’nin tüm tarım alanlarını ve çiftçilerini bu desteklerle buluşturduğumuzda bugün bulunduğumuz noktadan çok daha iyi konuma geleceğiz.