Nobel Ekonomi Ödülü yoksullukla mücadeleye verildi

Nobel Ekonomi Ödülü yoksullukla mücadeleye verildi

Bu yıl Nobel Ekonomi Ödülü, yoksulluk ile ilgili çalışan akademisyenlerden Esther Duflo, Abhijit Banerjee ve Mich

ABD’nin Libya’da İHA’sı kayboldu
Christian Dior criticised over China map, apologises, upholds 'one…
المقاول المصري محمد علي: أنفاق سرية لسحب مياه قناة السويس

Bu yıl Nobel Ekonomi Ödülü, yoksulluk ile ilgili çalışan akademisyenlerden Esther Duflo, Abhijit Banerjee ve Michael Kreme’e verildi. Bu üç iktisatçının ortak özelliği ise yoksullukla mücadele konusundaki yaptıkları önemli çalışmalar oluşturuyor.

Ayrıca, kalkınma ekonomisinin bir deneysel alana dönüşmesinde, Nobel kazanan bu üç iktisatçının önemli katkılar yaptığını da vurgulamakta fayda var.

PEKİ KİM BU NOBEL ÖDÜLLÜ İKTİSATÇILAR?

Paris doğumlu olan Esther Duflo, halen Massachusetts Teknoloji Üniversitesi’nde (MIT) çalışıyor ve yoksulluğu azaltma ve kalkınma ekonomisi konularında çalışmalarına devam ediyor. Duflo, 1969 yılından beri verilen Nobel ekonomi ödülünü kazanan ikinci kadın bilim insanı olarak Nobel tarihine geçti. İlk Nobel kazanan kadın ise 2009 yılında, Nobel ekonomi ödülünü kazanan Elinor Ostrom olmuştu.

Nobel ekonomi ödülünü paylaşan diğer bir iktisatçı, Hindistan’ın Mumbai kentinde doğan Abhijit Banerjee. Banerjee de yine ABD’de MIT’de ekonomi hocası olarak görev yapmakta. Esther Duflo ve Abhijit Banerjee’nin ortak özelliği ise karı koca olmaları.

Diğer Nobel ödüllü iktisatçı Michael Kremer ise ABD doğumlu ve halen Harvard Üniversitesi’nde yoksulluk ve gelişmekte olan ülke ekonomileri üzerine çalışmalar yapmakta.

NOBEL NEDEN BU İKTİSATÇILARA VERİLDİ?

Son dönemde yaşanan çarpıcı gelişmelere rağmen, insanlığın en acil sorunlarından biri, küresel yoksulluktur. Birleşmiş Milletlere göre dünyada 700 milyondan fazla insan hala günlük 1.90 doların altında gelirle geçiniyor.

BM Kalkınma Programı UNDP’nin “2019 Küresel Çok Boyutlu Yoksulluk” raporuna göre de dünyada 1 milyar 300 milyon yoksul insan var. Yoksul sayısı belirlenirken yoksullar için sadece parasalcı yaklaşım değil ekonomik durumlarının yanında aynı zamanda sağlık, kötü yaşam kalitesi, kötü çalışma koşulları, şiddet riski gibi bir dizi veri de kullanılmış.

Dolayısıyla, bu yıl Nobel Ekonomi Ödülü’nün yoksullukla mücadeleye verilmesi bence çok anlamlı.

YOKSULLUK İLE MÜCADELEDE YENİ YÖNTEM GELİŞTİRDİLER

Nobel ödülü alan iktisatçılar da, küresel yoksullukla mücadele etmenin en iyi yolu olarak yapılan saha çalışmaları ile yoksulluğun sebeplerini yerinde öğreniyor.

Bu yöntemde, yoksullukla mücadelede saha çalışmaları ile birlikte problemler sahada, yerinde belirlenmiş ve eğitim, sağlık, krediye ulaşabilme ve tarım gibi konularda problemler birebir tespit edilerek her problemin ihtiyacına göre farklı ve yerinde çözüm yollarının geliştirilmesinin önemine dikkat çekilmiştir.

Problemlerin yerinde tespitiyle küresel yoksulluk probleminin daha küçük, yönetilebilir ve tespit edilebilir sorunlara bölünmesi ve her probleme has müdahalelerle çözümünün hedeflenmesinin önemli bir katkı olduğu kabul edilmiş.

Michael Kremer’in, 1990’ların ortalarında batı Kenya’daki okullarda eğitim sonuçlarını iyileştirebilecek bir dizi müdahaleyi test etmek için saha deneylerini kullanarak geliştirdikleri yöntemin ne kadar güçlü olabileceğini gösterdiler.

Abhijit Banerjee ve Esther Duflo’da diğer ülkelerde benzer çalışmalar yaptılar.

Nobel ödülü kazanan iktisatçıların araştırma bulgularının pratikte yoksullukla mücadele kapasitesini çarpıcı bir şekilde geliştirdikleri ifade edilmektedir. Çalışmaların doğrudan sonucu olarak, beş milyondan fazla Hintli çocuğun okullarda öğrenmeyi iyileştirici programlardan yararlanmış olması gösterilebilir. Bir başka sonuç da, birçok ülkede koruyucu sağlık hizmetleri için verilen sübvansiyonların sağlıkta iyileşmeler sağladığı dile getirilmektedir.

Bu çalışmalar, Nobel kazanan iktisatçıların geliştirdikleri yeni yöntemin küresel yoksulluğu azaltmada nasıl katkı sağladığını gösteren sadece iki örnek.

Dolayısıyla bu çalışmaların pozitif sonuç vermesi, uygulanacak yöntemin aynı zamanda dünyada çok kötü durumdaki yoksul insanların yaşamlarını daha da iyileştirmek için büyük bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir.