Alçak mektuba yüksek cevap

Alçak mektuba yüksek cevap

Akıla sahip oldukları halde bilemeyenler, duydukları halde duyamayanlar, gördükleri halde göremeyenler için, ola

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan: ​Boğaziçi Ekspresi seferlerine yeniden başlıyor​
Şampiyonlar Ligi’nde en fazla kurtarış Muslera’dan
Financial restructuring for large-scale firms with debt over TL 25…

Akıla sahip oldukları halde bilemeyenler, duydukları halde duyamayanlar, gördükleri halde göremeyenler için, ola ki “fethe uğramalarına” vesile olur umuduyla bir daha tekrarlayalım:

1DEAŞ, Amerikatarafından, başta İslamofobya’nın azgınlaştırılmasında kullanılmak üzere, çok boyutlu amaçlar gözetilerek kurulmuş bir terör örgütüdür.

2-Amerika’nın DEAŞ vesilesiyle Suriye’de oluşturduğu varlık, tamamen İsrail’in güvenliğini sağlamaya mahsus bir varlıktır.

3-Amerika, Suriye’deki İsrail esaslı varlığını, PKK / PYD / YPG üzerinden bir devletle pekiştirmek ve daha başından binlerce uçak ve TIR dolusu silah ve mühimmatla takviye ettiği bu örgütleri İsrail’in sevk ve idaresine teslim etmek istemiş, Rusya dahil olmak üzere, birer eyalet hükmündeki Arap devletleriyle, AB ülkelerini buna razı etmiştir.

4İsrail esaslı ve onun gibi yeni bir terör devletinin kurulmasına itiraz eden tek ülke Türkiye olmuştur.

5-Türkiye, öncelikle PKK / PYD / YPG terör örgütlerinin, sınır boyundaki fiili saldırılarını bitirmek ve orta vadede bu örgüler üzerinden Suriye’nin kuzeyinde İsrail esaslı bir devletin kurulmasını önlemek maksadıyla yaptığı Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekatlarını Barış Pınarı Harekatı’yla tamamlamak zorunda bırakılmıştır.

6Trump, Türkiye’yi ikna edemeyen bir yönetimin başı olarak, Amerikan müesses nizamı tarafından sorgulamaya başlanmış, Türkiye’yi birkaç hamlede bitirecek ağır ekonomik ve siyasi yaptırımlara başvurması konusunda ağır baskı altına alınmıştır.

7-Son resimden görünen odur ki, Trump İsrail’e hizmette beceriksiz kalmanın da ötesinde, dünya üzerinde hemen her dediğini güç kullanarak yaptırmakla maruf Amerikan müessses nizamının karizmasını zedelemiştir. NATO üyesi de olduğu halde Türkiye’yi ikna edemeyen, Suriye’de boşalttığı alanları Rusya’nın doldurmasına neden olan Trump, son durum itibariyle İsrail’den, kendi partidaşlarından ve muhaliflerinden şamar üstüne şamar yemektedir.

Bu şamarların etkisiyle yazıldığı çok belli olan mektup konusuna geçmeden önce şu hususu hatırlatmamızda yarar var:

Suriye’den hatta daha öncesinde Amerikan işgaline uğrayan Irak’tan kaynaklanan her meselede Türkiye derde, Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya vd. ise sıkça çıkar muhasebesi yapmaya maruz kalmışlardır.

Bu nedenle Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’yla verdiği mücadelenin doğru anlaşılması elzemdir; zira Türkiye, sınır boyundaki bir terör derdinden köklü olarak kurtulmaya çalışırken, bölgede yer alan ya da yer almadıkları halde Türkiye’nin barış gayretlerine karşı olan ülkeler, çıkar gazeli okumaları cihetinden, tali bir meseleye tabidirler.

Trump’ın akıl ve izan sahibi her Amerikalıyı da utanca boğan, seviyesiz, nezaketsiz, yönetici ahlakından, siyasi edepten yoksun, küstah, kaba, densiz ve dengesiz bir üslupla yazılmış olan mektubunu önce bu açıdan ele almak gerekir.

Zira, Türkiye’nin derdi olan mesele, Trump için sonunda kazanç umut ettiği bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Mektubundaki ciddiyetsizlik, söz konusu oyun ve eğlenceden beslenen şımarıklığın, mantık yitiminin, üslup fahişeliğinin ürünüdür.

Süper gücün başında olmakla dünyada istediği her yerde oyun oynayabileceğini, eğlence tertip edebileceğini sanan Trump’ın, yukarıda zikrettiğimiz nedenlerle İsrail’den, partidaşlarından ve muhaliflerinden yediği şamarın, oyun ve eğlencesinin peşinden gelmesi, belli ki Trump’ın aklını başından almıştır.

Savaş devletlerarasında olur, ateşkes bu türden savaşlara mahsustur. Terör örgütleriyle mücadele edilir; bu mücadelede bir ateşkes söz konusu olamaz; mücadele ancak terör örgütünün ricatıyla ya da harekat sahasını terk etmesiyle son bulur.

Bu teamüllerin asine, Türkiye’yi terör örgütüyle anlaşmaya zorlayan Trump’ın, gerek içerik gerekse üslup yönünden alçaklığı sabit olan mektubuna Başkanımızca verilen yüksek cevap ise, o mektubun çöpe atılması ve Barış Pınarı Harekatı’nın derhal başlatılmasıdır.

Başkan Erdoğan, bu satırları yazdığım esnada Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’le görüşüyor ama mektuba ilişkin yeni haberler de bilgi kirliliğini artırarak sürüyor; Pence görüşmesi öncesinde onunla ileteceği tekliflerin benimsenmesini sağlamak kastıyla mektubu bizzat Trump sızdırdı diyenler de var, görüşmenin olumsuz bitmesini sağlamak isteyenlerce sızdırıldığını ileri sürenler de.

Mektubun kimin tarafından sızdırıldığını bilmek mektubun alçaklığını ortadan kaldırmıyor ve daha baştan niyetleri kirli olanlarla temiz bir sonucun hasıl edilemeyeceği biliniyor.