Yumuşak gücün dinamosu: Hizmet ihracatı

Yumuşak gücün dinamosu: Hizmet ihracatı

Yumuşak güç (soft power), ülkelerin itibarı, dolayısıyla da ‘marka değeri’ açısı

Jewish settlers attack Palestinian farmers in West Bank
Türban PKK’dan daha tehlikeli?
UK will look at conditions placed on people like London attacker

Yumuşak güç (soft power), ülkelerin itibarı, dolayısıyla da ‘marka değeri’ açısından hayati bir kavram. Yani olmazsa olmaz.

Yumuşak güç, sert gücün (hard power) altında yatan ‘zorlama’ ya da ‘zorunda bırakma’ kavramlarının aksine, ülkenizin bir cazibe ve çekim merkezi hâline gelerek başka ülkelerin sizinle iş birliği yapmak istemesi, bu ülkelerin vatandaşlarının da ürün ya da hizmetlerinizden yararlanmak istemesi gibi açıklanabilir.

Kültür, dış politika ve politik değerler yumuşak güç konusunda ana ekseni oluşturuyor. Londra merkezli Portland gibi, ülkelerin yumuşak güç kapasitesini karmaşık analizlerle ölçen şirketler, teşebbüs, bağlılık, kültür, yönetim, dijital teknolojiyi benimseme ve eğitim gibi alanlarda ülkelerin etkililiğine bakıyor. Buna göre sıralamalar yaparak ‘gücümüzü’ tanımamızı sağlıyor.

Ülkemiz, bu alanda en etkili 30 ülke arasına girmeyi başarsa da listede son sıralarda yer aldığı için daha iyisini yapabileceğini biliyoruz. İnancımız tam, potansiyeli görebiliyoruz.

İşte tam da burada yumuşak gücü en kuvvetli destekleyen unsurlardan birinin, hatta dinamosunun hizmet ihracatı olduğunu vurgulamak gerekir.

Tüm dünyada hizmet ihracatının payı hızla büyüyor. Türkiye de bu ülkelerden biri… 2005 yılında 27,8 milyar dolar olan hizmet ihracatımız, 2018 yılında 48 milyar dolara ulaşmış durumda.

Küresel rekabette ne kadar fazla mal sattığınızdan çok, kilo başına düşen katma değerin yüksek olması öne çıkıyor. Diğer bir deyişle, ortalama kilo başına düşen doları artırmak… Bunun yolu da hizmet ihraç etmekten geçiyor.

Ülkemizde Hizmet İhracatçıları Birliği (HİB) kurulalı henüz bir buçuk yıl oldu. Oysa, hizmet ihracatı ülke markası oluşturmadaki en önemli parametrelerden biri…

Az buz değil, mal ihracatının dışında kalan ve ülkenin entelektüel sermayesiyle de sıkı sıkıya ilişkili tüm alanlardan bahsediyoruz.

Konuyu biraz daha ete kemiğe büründürelim. HİB çatısı altında toplanan hizmet ihracatına ilişkin alt sektörler şunlar:

Yolcu Taşımacılığı, Liman İşletmeciliği ve Yer Hizmetleri, Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri, Yük taşımacılığı ve Lojistik Hizmetleri, Turizm ve Seyahat, Yazılım ve Bilişim Hizmetleri, Sağlık Hizmetleri, Eğlence ve Kültür Hizmetleri, Eğitim Hizmetleri ve gastronomi, perakende, danışmanlık gibi diğer sektörler…

HİB’in, işte tüm bu sektörlerdeki firmalar için pazara giriş desteğinden alım-satım faaliyetlerine, fuarlar ve organizasyonlarla uluslararası pazarda muhatap bulmalarından deneyim kazanmalarına kadar pek çok hedefi var.

HİB’in Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini İlker Aycı üstlenmiş. Bildiğiniz gibi Aycı, yalnızca ülkemizin değil, dünyanın sayılı hizmet ihracatçılarından biri olan Türk Hava Yolları’nın (THY) da Yönetim Kurulu Başkanı…

THY, Fortune 500 Türkiye sıralamasında 2008 yılından beri zirvede kalarak ihracat şampiyonu olmayı sürdürüyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin yaptığı sıralamada da yine THY birinci sırada yer almıştı. Hizmet alanında dünya çapında başarısı olan THY’nin deneyiminin Aycı vasıtasıyla HİB’e aktarılması çok yerinde bir karar olmuş.

HİB, hizmet ihracatının potansiyelini ortaya koymak amacıyla her yıl, “Hizmet İhracatı Ödülleri” dağıtacakmış. İlk kez bu yıl verilecek ödüller, Kasım ayında düzenlenecek ‘Ödül Töreni’ ile sahiplerini bulacak. Perşembe günü HİB, tüm Yönetim Kurulu’nun katılımıyla bir basın toplantısı düzenleyeceklermiş… Hem Ödül Töreni’ni hem de HİB’i takipte kalmakta yarar var…

2018 yılında, 25.6 milyar dolara yakın cari fazla veren hizmet ihracatı, Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 23’üymüş. Şimdilik…

HİB’in çalışmaları, sektörlerin iş birliği, bilim, sağlık, üniversite eğitimi gibi ihracat alanlarında devletin yatırım ve teşvikleriyle ülkemizin ortaya koyacağı katma değerin artması işten bile değil.