Önyargılar keskin, küreselleşme zalim

Önyargılar keskin, küreselleşme zalim

İstanbul’da düzenlenen TRT World Forum’da “Küreselleşen dünyada Kimlik Politikaları” panelinde k

AK Parti'den, İzmir'de Alevi vatandaşlara yönelik ifadelere ilişkin…
Aksaray Üniversitesi Türkiye’nin en çevreci üniversiteleri arasına girdi
Turkish MP calls 2020 to be 'Ishak Pasha Palace Year'

İstanbul’da düzenlenen TRT World Forum’da “Küreselleşen dünyada Kimlik Politikaları” panelinde konuşan Malezya Halkın Adaleti Partisi (HAP) lideri Enver İbrahim’in dediği gibi küreselleşme yeni bir icat değil.

Yıllar önce de Osmanlı imparatorluğu, Malaga Sultanlığı, Afrika, Hindistan, Çin, Latin Amerika arasında oldukça sık ticari ve siyasi ilişkiler vardı.

İki dönem arasındaki temel fark; Zihniyet farklılığı.

Batılı haydutların Afrika ülkelerini yağmalamalarını ve insanlarını da köleleştirmelerini saymazsak o dönemdeki küreselleşme karşılıklı ticaret yoluyla yapılıyordu ve her iki tarafın zenginleşmesi ile sonuçlanıyordu.

Bu dönemdeki küreselleşme bir tarafın sürekli zengin diğer tarafın sürekli yoksul kalmasıyla sonuçlanıyor.

O dönemde de belki sömürge zihniyeti vardı ama bu dönemdeki kadar belirgin ve acımasız değildi.

Bu dönemdeki küreselleşme, güce ve sömürüye dayalı olduğu için adı vahşi kapitalizm oldu.

**

Malezyalı başkan İbrahim, Türkiye’nin Suriye’deki operasyonunu Batı’nın neden anlayamadığını çözmüş; Batılı insanların sınır güvenliği gibi bir endişeleri olmadığı için Türkiye’nin sorununu anlayamıyorlar.

Batılı orada insan haklarının ihlal edildiğini zannediyor.

Daha doğrusu halkın insani anlayışlarını, o ülkenin siyasileri kendi amaçları doğrultusunda kullanıyorlar.

Siyasiler ön yargıları kalınlaştırıyorlar.

Batılıların da kendilerine gelen bir haberi, veya bir konuyu doğru mu yanlış mı diye araştırma gibi bir alışkanlıkları yok.

Bu konuda Avrupa ülkeleri ile İslam ülkelerininhalkları ortak.

Önyargı; Herkesin sahiplendiği küreselleşmenin doğurduğu gayri meşru bir çocuk.

Çünkü zahmetsiz ve kolay.

**

Örneğin küreselleşmenin ortak ürünlerinden biri de yabancı düşmanlığı.

Batı’da ve ABD’de İslamofobi ile yürürken bizde Türkiye’ye sığınan Suriyelilere düşmanlık olarak sürdürülüyor.

Neden?

Birbirimizi dinlemiyoruz.

Herkes sadece kendi sesini duyuyor.

O neden?

Önyargılar kulakları ve zihinleri tıkamış.

Herkes ama herkes duymak istediklerini duyuyor.

Herkes benim düşüncem doğru, seninki yanlış diyor.

Herkes ben doğru yoldayım seni kandırmışlar diyor.

Herkes ben vatanseverim sen hainsin diyor.

Televizyonlardaki tartışma programlarını izleyin ne dediğimi anlarsınız.

Kimse kimseyi dinlemiyor, herkes sadece konuşuyor.

Çözüm?

Birbirimizi dinlemek.

Bunu yapmak zorundayız.

Sadece Batı ile değil kendi aramızda da diyaloğu devam ettirmek zorundayız.

Bu diyaloğun devamlılığı son derece önemli.

Yani sadece Batı’nın bizi anlaması yeterli değil.

Önce birbirimizi dinlememiz ve anlamamız gerekiyor.

**

Sorunlar ortaksa çözümde ortak.

Küreselleşme ile birlikte gerek batı gerekse İslam ülkeleri olmak üzere bütün ülkelerde yozlaşmayla beraber bir eşitsizlik durumu hakim.

Batı toplumunda çok sert bir İslam ve Müslüman karşıtlığı var.

Aynı şekilde bizde de Batı’ya ve Batı değerlerine karşı çok sert bir algı var. Dolayısıyla bu algılar tek taraflı kırılmaz.

Her iki taraf da karşısındakini anlamak isterse çözülmeyecek sorun yok.

Bilgilerimizi, algılarımızı düşüncelerimizi yeniden masaya yatırmadan çözüm çok uzak.

Önyargılarla beslenen cehalet, hırs ve bencillikle beslenen adaletsizlik ve farklılıklara tahammülsüzlüğün beslediği düşmanlık yüzyılın küreselleşen ortak hastalıkları.

  • Yenile-n-me ihtiyacı
  • Uluslararası Çalışma Örgütü ILO ile Uluslararası İşverenler Teşkilatı IOE’nin ortaklaşa yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına göre; şirket yöneticilerinin büyük bir çoğunluğu beceri eksikliğinden şikayetçi ve şirketler için gelecekte bunun önemli bir sorun teşkil ettiğini düşünüyor. Ankete katılan yöneticilerin yüzde 78’i, okulların ve eğitim müfredatının ekonominin gereksinimlerini karşılayacak şekilde güncellenmesi gerektiği görüşündeler. KOBİ’lerdeki yöneticiler arasında bu ihtiyaç daha fazla hissediliyor ki anılan oran yüzde 84’e ulaşmış. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) düzenlediği Ortak Paylaşım Forumu’nda konuşma yapan Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE) Başkanı, KİPLAS Başkan Vekili ve Santa Farma Yönetim Kurulu Başkanı Erol Kiresepi’nin dediği gibi; Sosyal diyalog, ekonomik istikrar ve büyümenin olmazsa olmaz bir unsuru. Ancak sadece eğitim sektörünün kendini güncellemesi yetmez. İş dünyası temsilcileri ile eğitimcilerin, bürokratların, siyasilerin kendilerini güncelleme ihtiyacını hissetmeleri gerekiyor.Eksik olan bu.Eğitim sektörü ile iş dünyası birbirinden kopuk ne kadar yaşayabilir.