“Dünyanın en zeki adamı olun, çalışmazsanız ailenize, ülkenize ve dünyaya katkı yapamazs
“Dünyanın en zeki adamı olun, çalışmazsanız ailenize, ülkenize ve dünyaya katkı yapamazsınız.
Ben orta zekalı bir insanım.
Aslında zekaya inanmıyorum.
Çalışmaya inanıyorum.
Emeğe inanıyorum.
Ben öğrenci iken günde 18 saat haftada 7 gün çalışıyordum.
Şimdi 71 yaşındayım günde 12 saat haftada 6,5 gün çalışıyorum.
Bunun için başarının kolay olmadığını biliyorum.”.
Yani başarının kısa yolu yoktur diyor Prof. Dr. Aziz Sancar.
Başarı terleyerek gelir.
**
Ruhumuzu ve aklımızı alışkanlık zincirlerinden kurtarmak için genelde hayvanlarla ilgili bilgileri kullanırız.
Bu da onlardan biri;
Hindistan’da filleri yetiştirmek için, onları küçücükken kalın bir zincirle bir kazığa bağlarlar.
Tabi yavru bir filin bu zinciri koparabilmesi, kırabilmesi ya da kazığı söküp atabilmesi mümkün değildir, zira buna gücü yetmez.
Küçük fil önceleri bundan kurtulmak için tüm gücüyle uğraşır, defalarca dener ama sonucu değiştiremez, özgürlüğüne kavuşamaz.
Yıllar geçer, fil kocaman olur…
Bağlı olduğu kazığın ve zincirin onlarca katına gücü yetebilir artık.
Ama fil asla böyle bir girişimde bulunmaz.
O özgür olamayacağına inanmıştır, artık kırılamayan şey, filin zinciri değil inancıdır.
Buna öğrenilmiş çaresizlik diyorlar.
**
Denis Waitley demiş ki; “Gelecek, ihtiyacı olan şeyleri yapabilmek için neyi öğrenmesi gerektiğini bilenlerindir..”
Yani önceliklerini bilenler başkalarını taklit etmezler, her zaman önde giderler.
**
Alvin Toffler de cahillerin resmini şöyle çizmiş;
21. yüzyılın câhilleri, okuma yazma bilmeyenler değil; yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır.
**
Çok sık yaptığımız yanlışlardan biri de sonuca ve skora odaklanmak.
İşi bilenler diyor ki; Çocuğun başarısını değil, çabasını övün.
Başarısı övülen çocuk hırslı olurken, çabası övülen çocuk azimli olur.
Unutmayın; hırs yıkıcı, azim ise yapıcıdır.
**
Fitzgerald da herkesin farklı pencerelerden baktığına dikkat çekmiş;
Şöyle diyor;
Babamın bana verdiği bir öğüt, o gün bugündür hiç aklımdan çıkmaz:
‘Birini eleştirmeye kalktığında’ demişti,
Herkesin seninle aynı imkânlarla dünyaya gelmemiş olduğunu aklına getir.
**
Yeşilçam filmlerinin sevimli tonton patronu Hulusi Kentmen’in bu sözü geçmiş dönemin oyuncularıyla günümüzdeki kıytırık oyuncular arasındaki gelir uçurumunun boyutunu gösteriyor;
“En çok zoruma giden, film setinde zengin fabrikatörü oynadıktan sonra durakta otobüs beklemek oluyordu.”
**
“Başarılı bir insanla diğerleri arasındaki fark, güç veya bilgi eksikliği değil, arzu eksikliğidir.” Demiş Vince Lombardi.
Arzu ve istekler çalışmanın akaryakıtıdır.
Arzu ve istek yoksa aklın ve zekanın hiçbir önemi yoktur.
**
Çocuklardan büyüklerin davranışlarını istemenin yanlışlığına düşmemek için önce onların penceresinden bakmak, onların seviyesine inmek lazım.
İnmek derken çocuklarla göz hizasında ve akıl seviyesine göre konuşmayı kastediyorum.
**
“Çocukken her şeyin sahibi olmak için büyümek isterdik.
Büyüdük; şimdi her şeyden uzak olmak için hep çocuk kalmak istiyoruz.”
Diyor Paulo Coelho.
Neden?
Çünkü büyüdükçe kirleniyoruz ve eski saf temiz halimizi özlüyoruz.
**
Hakkari Özel Harekat Şube Müdürlüğünde görevli, Muaythai Milli Takım antrenörlerinden polis memuru Ünal Aşık tarafından yeteneği fark edilen 12 yaşındaki Gizem Nur Tatlı, geçen yıl üçüncü olduğu Dünya Çocuklar Gençler Muaythai Şampiyonası’nda bu sene altın madalya kazanmış.
Kendimize bakmaya ara verip, etrafımıza biraz dikkat edersek biz de birçok yeteneği keşfedebiliriz.
**
Bir kalp günde 10 bin litreye kadar kan pompalıyormuş.
Yani tam 50 küveti doldurabilecek kadar!
Bir ömür boyunca her gün 24 saat hiç dinlenmeden çalışıyor.
Zaten dinlenme şansı da yok.
Durduğu anda hayat bitiyor.
Hayaller, hedefler arzular, istekler oluşurken bunların hepsinin kalbin tık demesiyle biteceğini düşünen var mıdır acaba?
**
“Eskiden çocukların boyları ölçülürdü şimdi belleri ölçülüyor.” demiş birisi de.
Oscar Wilde da diyor ki; “Yaşamak dünyada ender rastlanan bir durumdur; çoğu insan sadece varlığını sürdürür.”
Ama onu da yanlış sürdürür.