Evo Morales’in istifa edişini anlamak için Eduardo Galeano’nun Latin Amerika’nın Kesik Damarları’nı
Evo Morales’in istifa edişini anlamak için Eduardo Galeano’nun Latin Amerika’nın Kesik Damarları’nı okumak yeterli olacaktır. Morales, Bolivya devlet başkanıydı. O da Hugo Chavez gibi ülkesinin kaderini değiştirmeye yönelik adımlar atmıştı. On dört yıldır başkanlık yaptığı Bolivya’da refah düzeyini artırmak için elinden geleni yapmış ve büyük başarılara imza atmıştı. Fakat her yerde olduğu gibi orada da adaletsizlik konusu gündeme getirildi ve Morales, Bolivya’dan ayrılıp Meksika’ya gitmek zorunda kaldı. Morales’in iktidardan uzaklaştırılmasına en önemli sebep olarak ülkesinin kaynaklarını Amerikan emperyalizmine peşkeş çekmemek olduğu söyleniyor.
Venezuela örneğinde olduğu gibi Evo Morales için de birçok olumsuz cümleler sarf edilecektir. Amerika’nın ve CIA’nın müdahalesinin üzeri örtülmek istenecektir. Amerikan emperyalizmi ve onun temsilcileri ülkeleri işgal etmek, istikrarsızlaştırmak ve kaynaklarına el koymak için bahane aramıyor. Amerika, eski sömürgelerin ayağa kalkması ve kendine yeter bir ülke olmasını istemiyor. Bunu her adımda bir daha gösteriyor. Bilindiği gibi geçen yıl Morales, Nicolas Maduro’ya da destek olmuştu.
Bolivya’yı ve Latin Amerika’yı anlamak için Eduardo Galeano’nun Latin Amerika’nın Kesik Damarları adlı kitabını okumak yeterlidir dedik. Özellikle Bolivya’nın maden şehri olan Potosi hakkında yazılanları okumak Amerika’nın Bolivya’ya müdahale etme gerekçelerini anlamak için önemlidir. Potosi’nin gümüş madenlerinin İspanya tarafından çalınma süreci dayanılacak gibi değildir. İnka medeniyetine beşiklik etmiş Bolivya dağlarında sömürgecilik döneminin hikâyeleri gerçekten çok etkileyicidir. Avrupalı istilacılar (İspanyollar ve Portekizliler), Bolivya ile birlikte diğer Latin Amerikalı yerliler ve Afrikalılar arasında cereyan eden bu hikâyelerin çoğu, maden ocaklarında ve geniş arazilerde ölümle noktalanmıştır. Beş yüz yıldır devam eden bir hikâyeden bahsediyoruz. Bu süreç yaşanıp bitmiş değildir.
Evo Morales’in Bolivya’da ilk yerli başkan olduğu bilgisi önemsenmelidir. Potosi’nin gümüş madenlerinden sonra şimdi de lityum madeninden bahsediliyor. Bilinen lityum rezervlerinin yarıdan fazlasının Bolivya’da olduğu bilgisi de önemsenmelidir. Fakat bütün bu bilgilerin epeyce bir kimse için önemsiz olduğu açıktır. Yaklaşık otuz sene liberalizmin baskısı altında yaşamış bir ülkenin çocukları için Bolivya’nın ilk yerli başkanının lityum madeni için istifaya zorlanması çok da anlamlı olmayacaktır. Nasıl olsa adaletsizlik yapmış.
Amerika’nın ve Avrupa’nın propagandası karşısında çözüm üretmekte zorlanan bir dünya var. Yeni bir emperyalizm çağı yaşanıyor. Yüzlerce yıl önce yaşananların tekrar sahneye konulduğu bir dönemin başındayız. Bu zaman diliminde batı emperyalizmi yerel güçlerle ittifak etmek suretiyle ya da zorla ülkeleri ve kıtaları işgal etti. Sömürgecilik tarihini bilmek bunun için çok önemlidir. Köle ticareti tarihinde dönüşü olmayan kapıları bilmek gerekir. Buradan Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Bey’e seslenmek istiyorum: Liselerde sömürgecilik tarihinin öğretilmesine ihtiyaç var. Batı hegemonyasının dünyada nasıl sonuçlar doğurduğunu yeni kuşaklara öğretmek gerekiyor. Sömürgecilik tarihini bilmek gerekir. Potosi’yi bilmek gerekir. Altın ve gümüş madenlerinin Avrupa’ya taşınma tarihini bilmek gerekir. Bunları bilmek de yetmez, oryantalizmi bilmek gerekir. Batı’nın dünyayı zihnen esir alma sürecini de bilmek gerekir. Louis Massignon, “artık hiçbir şey düşünemiyorlar” demişti.
Eğer bunlar öğretilmezse yeni kuşaklar kendi ülkesine Amerika adına savaş açacak. Bolivya’da insanlar kendi ülkesine karşı Amerika ile birlikte hareket etti. CIA’nın Bolivya’da kazandığını anlamak için sadece tarihe bakmak yeterlidir. Bilmek önemlidir, insanı değiştirir. Sömürgecilik tarihini Avrupalılara, Amerikalılara, İsraillilere düşman üretmek için okutmayacağımız açıktır. Bilmek gerekir. Avrupa’nın bilim tarihi, felsefe tarihi, siyaset tarihi kadar sömürgecilik tarihi de öğretilmelidir. Hâlâ çok yoğun bir Batı hayranlığı olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. İspanya, Portekiz, İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, İtalya ve Hollanda’nın sömürgecilik tarihini bilmek bugünü anlamak ve geleceği inşa etmek açısından oldukça kıymetlidir. Çünkü bugün yaşananların da çok sistemli olduğunu bilmek gerekir.