Hasan Öztürk: Gitti de kötü mü oldu

Hasan Öztürk: Gitti de kötü mü oldu

Gitmesin diye yapmadık tezvirat, uydurmadık yalan, atmadık iftira bırakmadılar. Gitmesin, gelenleri kabul etmesin, (Pence ve

Trump slams France's 'brain dead' comment on NATO
Hundreds protest in Kabul against alleged vote fraud
Gökhan Özcan: Ölçüleşmiş ölçüsüzlükler

Gitmesin diye yapmadık tezvirat, uydurmadık yalan, atmadık iftira bırakmadılar.

Gitmesin, gelenleri kabul etmesin, (Pence ve ekibi) masayı devirsin, ilişkileri kessin diye çok çabaladılar.

En son yola çıktığında geride kalmışlardan biri tutup ağıza alınmayacak hakaretamiz ifadelerle eleştirmeye devam etti. “Orada ne işin var be adam” bile dedi!

Ne mektup meselesini dillerine dolamaktan ne Rahip Brunson meselesini yeniden ısıtmaktan ne mal varlığı üzerinden aba altından sopa göstermekten imtina ettiler.

Hepsini denediler. Yeter ki Amerika’ya gitmesin, giderse de eli zayıf düşsün diye.

Erdoğan Amerika’ya Trump ile görüşmeye gitmesin istediler.

Türkiye, Amerikalıların gözünde itibar kaybetmiş, Amerika’dan zılgıt yemiş, burnu sürtülmüş, ne gam! Yeter ki Erdoğan’ın hanesine bir olumlu çentik daha atılmasın. Tüm dertleri oydu. Ama avuçlarını yaladılar.

Bu köşede defalarca yazdım. Gücünü ve sınırlarını bilen ender liderlerden biridir Erdoğan. Nerede nereye kadar krizi tırmandıracağını da… Nerede ne zaman duracağını da bilen bir lider var karşımızda.

O ahlaksız mektup sızdırıldığında çılgınlar gibi “Gereği yapılsın. İlişkiler kesilsin. Masa devrilsin. Amerikan misyonları sınır dışı edilsin” diye bağıranların sırtında yumurta küfesi yok.

Oysa Erdoğan’ın, Türkiye gibi, coğrafya gibi, ümmet gibi, mazlumlar gibi bir çok yükü var ve onlardan her hangi birinin başına kötü bir şey gelmesin diye kılı kırk yaran bazen de “kan kusup kızılcık şerbeti içtik” diyen tavrı var.

Gitti Erdoğan ve alnının akıyla geri döndü.

Gitti. 30 dakika planlanan baş başa görüşme 1 saat 15 dakika sürdü. Bir zamanlar “girdisi çıktısı” diye aşağılık bir tutum içinde olanların yüzü kızardı mı bilmiyorum.

Heyetler arası görüşmeden yansıyan fotoğraf karesinde neredeyse tüm tarafların yüzünün tebessüm ettiğine şahit olduk. O fotoğrafı görünce “Gitmesin korosunun aktörleri”nin yüzü asıldı mı bilmiyorum.

Ermeni soykırımı iddiasını Temsilciler Meclisi’nden geçirip Senato’ya taşıyanların önde gelenleriyle Beyaz Saray’da buluştuğunda Erdoğan, “Kürtlerle sorunumuz yok. Sizin Kürt’ten kastınız YPG/PKK ise onlar terörist” dedi yüzlerin. Yine Ermeni soykırımı iddialarına, “Biz kendimizden eminiz. Gelin araştırın. Bakın. İnceleyin” de derken özgüveni tamdı.

Soykırım iddiaları daha henüz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağı Türkiye semalarına ulaşmadan Senato’da blokaj yedi o görüşmeye katılan Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham tarafından.

AMERİKA İLE YEPYENİ BİR BAŞLANGIÇ YAPILMADI AMA…

İçeride ve dışarıdakilerin onca çelmesine, bozgunculuğuna, tazyikine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika’ya gitti. Trump ile görüştü. Neticede taraflar pozisyonlarını korumakla birlikte “diyalog kapıları” kapatılmadı. Belki yepyeni bir başlangıç yapılamadı. Ne var ki tarafların birbirini dinleme ve tahammül sınırları test edildi. Testten her iki taraf da başarıyla çıktı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sorunlu günler geçiren Türk-Amerikan ilişkilerini bir çırpıda onulmaz bir noktaya taşımasını bekleyenler yanıldı.

Aynı şekilde, sadece içerideki “darbe teşebbüsü”nü Erdoğan üzerinden püskürtmek niyetinde olduğu söylenen Trump’ın basın toplantısı dahil tüm görüşmelerdeki tavrı herkesi yine şaşırttı.

BEYAZ SARAY’DA GÖZ HİZASINDA İLİŞKİ NASIL KURULUR ERDOĞAN CÜMLE ÂLEME GÖSTERDİ

S -400’ü depoya kaldır, Petroitleri al, Amerika’nın Ortadoğu tezlerine boyun ey. 100 milyar dolarlık ticaret hacmi Amerikan lehine işlet” gibi emrivakilerin hiçbiri gerçekleşmedi.

Türkiye lideri Erdoğan ile Amerika’da “göz hizası”nda bir ilişkinin nasıl kurulacağını cümle âleme gösterdi.

Herkes gördü. Ne ki Türkiye içindeki birkaç kişi yine göremedi.

Çünkü onların Erdoğan düşmanlığı gözlerine kap kalın bir katarak tabakası gibi kapatmıştı.

Zor oyunu bozuyor. Türkiye Amerika’nın Ortadoğu’daki uzun vadeli stratejik hedeflerinin en azından Türkiye’yi zora sokacaklarına müdahale ediyor.

İkinci bir terör devletinin kurulmasına müdahale etti ve YPG/PKK koridorunun omuriliğine “felç” etkisi yapacak darbeyi vurdu.

Amerika’ya gidip “tezlerini” bütün açıklığıyla muhataplarına anlattı.

Ve şimdi bölgesel ve küresel bir güç olmanın bilinciyle milli hedeflerine yürüyor.

Şayet “Gitme” diye histerik şekilde bağıranlara kulak kabartılsaydı ve bu ziyaret gerçekleşmeseydi çok daha iyi mi olacaktı sanıyorsunuz?

Türkiye’nin tüm kesimlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beyaz Saray’daki tavır, üslup, konuşma ve duruşundan şeref duyması gerekir.

Aksini düşünenlerin 5’inci kol faaliyetindekilerden bozgunculardan bir farkı yoktur.

Yanılıyor muyum?