“10 Aralık Hareketi CHP’yi ele geçirdi mi geçirmedi mi? CHP’de İnce’ye kumpası kim kurdu?”
“10 Aralık Hareketi CHP’yi ele geçirdi mi geçirmedi mi? CHP’de İnce’ye kumpası kim kurdu?” ya da “Atatürkçüleri CHP’den tasfiye eden güç ne?”
Muharrem İnce’nin adının karıştırıldığı “Saray sosu” eklenmiş CHP iç kumpasını tartışmaya devam ediyoruz.
Soruların cevaplarının bir kısmı İnce’nin işaret ettiği “Beraber yat tatili yaptılar” denenler tarafından verilecektir elbette diye beklerken bir bilgi kırıntısına daha ulaştık.
Haber Türk’ün CHP’ye yakın yazarı Muharrem Sarıkaya’nın 26 Kasım’daki “Faydacılık ahlakı” başlıklı yazısının son bölümünde CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan’ın açıklamaları var.
Tuncay Özkan, cezaevinden çıktıktan sonra yat tatili yapmadığını, kara tatili yaptığını filan anlatmış Sarıkaya’ya. Ama “Neden isminiz bu komploya karışıyor” diye sorulduğunda aynen şöyle bir cevabı var: “Cumhurbaşkanlığı seçim döneminde yaşanan yanlış tutumlara karşı duruşum ve sonrasındaki gelişmeler; kişisel ihtiraslar…”
Salı günü bu köşede yazdığımız yazının başlığı bir soruydu: “İnce’ye kumpas kuranlar ile Gül’ü aday yapmak isteyenler aynı mı acaba?” Ve şöyle demiştik, “Peki (…) Gül’ün adaylığını en çok kim istiyordu? Tabii ki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Kılıçdaroğlu’nu buna ikna edenler!” (26.11.2019 Yeni Şafak)
Tuncay Özkan’ın, “Cumhurbaşkanlığı seçim döneminde yaşanan yanlış tutum” dediği ve “Kişisel ihras” diye altını çizdiği husus acaba nedir? Yoksa Muharrem İnce ile İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Gül’ün ortak adaylığını boşa çıkaran davranışları olmasın sakın?
CHP içi kumpas CHP Kurultay’ından daha çok “2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilen yolda mıntıka temizliği”ne benzemeye başladı.
Ne dersiniz?
İş Bankası’nın tepesindekinin gördüğünü CHP’liler neden göremez
- Önceki gün Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’na gelen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak“popülizmi” siyaset yapma biçimi haline dönüştürmüş bir kısım CHP’linin “pankartlı” protestosuyla karşılaştı.
- Aynı saatlerde CHP’nin “arka bahçesi” gibi gördüğü Türkiye’nin en büyük bankalarından biri olan İş Bankası’nın Genel Müdürü Hürriyet’e konuşuyordu.
- Bir tarafta “ezber” üzerinden ve popülizm ile ekonomi eleştirisi yapan CHP’liler diğer tarafta CHP’nin de hissedar olduğu İş Bankası’nın genel müdürünün “İyi gidiyoruz” anlamı taşıyan açıklamaları. Türkiye işte böyle bir ülke.
- İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali’nin röportajı dün Hürriyet’te yayınlandı.
- Diyor ki özetle, “Türkiye ekonomisi geçen yılın ağustos ayından bu yana beklenenden hızlı toparlandı. Teknik resesyondan çıkıldı. Yeniden büyüme performansı görülüyor. Sert yükselen, hasar oluşturan enflasyon ve kur normalleşti. Bütün bullar en fazla bir yılı biraz aşkın süre içinde yapıldı. Bu gelişmeler Türkiye’nin dinamik, tecrübeli bütün kesimleriyle birlikte yürüttüğü politikaların sonucu.” (28.11.2019 Hürriyet)
- Merak ediyorum. Elinde pankartlarla Meclis Komisyonu’nda popülizm yapan CHP’li milletvekilleri İş Bankası Genel Müdürü’nün açıklamaları sonrası ne düşünüyorlar acaba?
- “Sen bu işten anlamazsın. Bizim sayemizde orada oturuyorsun. CHP politikalarını desteklemiyorsun. Hükümete koltuk çıktın. İn aşağıya mı” diyorlar yoksa “Adam haklı ama biz popülizm yapmaya devam edelim” mi diyorlar?
- İş Bankası Genel Müdürü Bali’nin “Bu gelişmeler Türkiye’nin dinamik, tecrübeli bütün kesimleriyle birlikte yürüttüğü politikaların sonucu” çıkarsamasının mimarının Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak olduğunu söylememize gerek var mı acaba?
- Çünkü “Ağustos’taki kur saldırısı” sonrası ekonominin tüm aktörleriyle geniş kapsamlı dar çerçeveli uzun istişare toplantıları yapan Bakan Albayrak’tan başkası değildi.
- Sonuçta CHP’nin de bir şekilde ortak olduğu İş Bankası’nın tepesindeki isim, “Türkiye teknik resesyondan çıktı” diyor. Aslını sorarsanız Berat Albayrak bunu daha önce, “En kötüsü geride kaldı” diyerek çoktan söylemişti.
- Şimdi yine ekonominin tüm aktörlerinin elini taşın altına koyarak Türkiye’yi ayağa kaldırmasının vaktidir.
- Yanılıyor muyum?
‘Dost ateşi’ altındaki Uzun Adam
Arada kaynayıp gitmesin. Önceki gün MÜSİAD toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan son derece dikkat çeken cümleler kurdu. Bize göre Ak Parti’den ayrılan ve yeni parti kurma hazırlığındakilere yönelik cümleler şöyleydi: “Bizi zorlu süreçte düşmanların taşlarından ziyade içimizden atılan güller yaraladı. Dağ odur ki üzerinde kar ola, bülbül odur ki ötüşünde zar ola, dost odur ki dar gününde yar ola. Geniş günde düşman bile yar olur…”
Bu cümleleri duyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir keresinde “Dost ateşi altındasınız” dediğimi hatırladım. Maalesef ki hala ‘dost ateşi’ne maruz kalıyor.