Hayrettin Karaman: Muhtaç olduğumuz insan

Hayrettin Karaman: Muhtaç olduğumuz insan

En önemli ve öncelikli ihtiyacımız “kâmil İslam insanı”dır. Bu insan iki farklı eğitim

Beşiktaş-Kayserispor: 4-1
وزير الثقافة التركي يزور 'بورصة لندن الدولية للسياحة'
سلطنة عُمان تدعو لمؤتمر حوار لدول الخليج بمشاركة إيران

En önemli ve öncelikli ihtiyacımız “kâmil İslam insanı”dır.

Bu insan iki farklı eğitim ortamında yetişir.

Birincisi ilk üç nesil gibi bir eğitim ortamı. Sevgili Peygamberimiz (s.a.) bu üç nesilin, derece sıralaması da yaparak hayırlı nesiller olduğunu birdirmişlerdir. Bunların da birincisini, yani sahabe neslini alalım; bu nesil içinde yetişen İslam insanlarının bile tamamı aynı derecede değildir; fazilet ve İslam’a hizmet bakımından ona yakın derecelendirme yapılmıştır. Böyle de olsa işte bu nesil içinde kâmil İslam insanının yetişmesi normaldir, imalat gereğidir.

Sahih kaynaklarda yer alan “Nesillerin/insanların hayırlısı” ile ilgili hadisin sonunda Efendimiz üçüncü nesilden sonra “yemine, tanıklığa önem vermeyen, bunların sorumluluğundan habersiz, hulasa ahlakı bozulmuş insaların çoğalacağını” bildiriyorlar.

Nesilleri otuzar yıl olarak hesap etsek Peygamberimizin Rabbine kavuşmasını takip eden altmış yıl sonra bu bozulmanın oluşacağı anlaşılır.

Altmış yıl şöyle dursun 1400 yıldan fazla zaman geçtikten sonra dünyada yaşayan Müslümanların hali nice olur ve olmuştur!

İşte bu nesiller içinde kâmil insanın yetişmesi, tabii ve normal değil, imalat hatası olur. Yani bozuk nesillerin eğitim usul ve kurumlarına iş bırakıldığında matlup hâsıl olmaz. Matlubu elde edebilmek için özel kurum, kuruluş ve gayretlere ihtiyaç vardır.

Bu özel kurum, kuruluş ve gayretlerden maksadım birbiri ile rekabet eden, sen ben davasına düşen, her biri kendini en üstün ve en iyi ilan edip kendi adamını yetiştirmeye çalışan gruplar ve onların gayretleri değildir.

Sahih ilme dayalı sahih İslam malumdur. Bu İslam’ın insanını yetiştirmek için tarih boyunca çabalayan tekke, medrese ve mektepler vardır. İmam Gazzâlî ve benzerleri bu eğitim ocaklarının ilim, irfan ve eğitim usulünü kendilerinde birleştirerek Gazzalî ve benzerleri olmuşlardır.

Şimdi kavgayı, rekabeti, sen ben davasını bırakıp, kendi grubunun insanını değil, İslam insanını yetiştirmek için medrese, mektep ve tekke olarak iş ve elbirliği etmenin zamanıdır.

Bu nasıl olacak?

Mektepli eksiğini medreseliden tamamlayacak, her ikisi eksiğini tekkeden tamamlayacak.

Bu üçü birbirini tamamlarsa İslam’ın ışığını çağın insanına yansıtmak mümkün olacak, cehalet ve taassup yüzünden oluşan batıl inanç ve uygulamaların önü kesilecek, İslam insanları sayesinde ümmet güç kazanacak ve birliğe doğru etkili adımlar atılacaktır.

En önemli güç ilim gücüdür. Bu gücü İslam’ın amaçlarına göre kullanabilmenin şartı ise imandır, amel-i salihtir ve ahlaktır.

Bize gerekli olan dinsiz kaşifler ve mucitler değil, dindar kaşifler ve mucitlerdir. Bunların kuruluş ve yönetiminde etkili olmadıkları bir dünya düzeninin sonu topyekûn imhadır vesselam.