ABD Kongresi’nde hafta içinde 3 oylama yapıldı. Oylamaların ikisi “Türkiye”, üçüncü
ABD Kongresi’nde hafta içinde 3 oylama yapıldı. Oylamaların ikisi “Türkiye”, üçüncüsü ise “Trump” ile ilgiliydi. Ülkemiz aleyhindeki ilk 2 oylamada Cumhuriyetçiler ve Demokratlar az bir fireyle ittifak ettiler. Trump’ın azledilmesine ilişkin soruşturmanın prosedürlerini belirleyen üçüncü oylamada ise bu iki partiye mensup vekiller tamamen ayrıştılar.
Sözde Ermeni Soykırımı iddialarını resmi olarak tanıyan yasa tasarısına “Temsilciler Meclisi”nde 15 Cumhuriyetçi “hayır” oyu verirken, Somali kökenli Demokrat vekil Ilhan Omar “çekimser” oy kullandı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği “Barış Pınarı Harekatı”nı sekteye uğratmak amacıyla getirilen yaptırım tasarısına yine 15 Cumhuriyetçi ile Demokrat vekil Ilhan Omar “hayır” oyu verdi. Filistin kökenli Demokrat vekil Rashida Tlaib’in Türkiye aleyhindeki tasarıları desteklemesi, açıkça söylemek gerekirse, şaşırtıcıydı.
Tasarının siyasi olduğu aşikar. Her yıl Nisan ayında gündeme gelen bu konunun, “Barış Pınarı Harekatı”nın ardından Meclis genel kuruluna taşınmasının başka bir izahı var mı? 16 vekil dışındaki diğer vekiller verdikleri oylarla ülkemizi köşeye sıkıştırmak isteyen lobileri memnun ettiler. Ülkemizin Suriye sınırlarında bir “nifak koridoru” inşa etmek isteyen lobiler, Trump’ın “asker çekme” girişimini engellemek için de bütün nüfuzlarını kullandılar.
Trumpçılar azil soruşturmasını “iç savaş” olarak niteliyorlar. Trump ise azil soruşturmasını ‘Amerikan tarihinin en büyük cadı avı’ olarak ilan etti. Demokratlar soruşturmanın yıl sonuna kadar sonuçlanmasını bekliyorlar. Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato’dan onay alması mümkün görünmeyen azil soruşturması 2020 seçimlerinin ana gündemlerinden biri olacak. Azil soruşturması iki parti tarafından adeta bir “cephe savaşı” olarak yürütülecek.
Temsilciler Meclisi’nin Demokrat Partili Başkanı Nancy Pelosi azil soruşturmasına önceleri sıcak bakmıyordu. Pelosi, Meclis çoğunluğunu teşkil eden Demokrat vekillerden gelen baskıya daha fazla direnemedi. Trump’ın Ukrayna Cumhurbaşkanından Demokrat başkan adaylarından Joe Biden’ın soruşturulmasını istemesi Pelosi için bardağı taşıran son damlaydı.
Oylama sonucunu Trump’a karşı ‘darbe girişimi’ olarak niteleyen Cumhuriyetçi vekil Louie Gohmert, Demokratlar’ı “iç savaş” başlatmakla suçladı. Artık her iki parti de “savaş odaları” kurarak bu cephe savaşını yönetecekler. Trump’ın Beyaz Saray eski Başstratejisti Steve Bannon ise yeniden sahne almaya çalışıyor. Beyaz Saray’dan bağımsız olarak, Trump’ı savunmak için dışarıda “savaş odası” kuracaklarını duyuran Bannon, 2016’daki Trump’ın seçim kampanyasını yürüten eski ekibi bir araya getirmek için çalışmalara başladı bile.
Yeniden sahne alarak Beyaz Saray’daki eski işine dönmek isteyen aşırı Sağcı Bannon için “azil soruşturması” bir fırsat oldu. Ancak soruşturmanın akamete uğratılması için Trump’ın Senato’daki ana akım Cumhuriyetçi lider takımına ihtiyacı var. Trump’ın başkanlığının ilk aylarında Bannon bu takıma savaş açmıştı. Trump, büyük şirketlere avantaj sağlayan vergi reformunu kabul etmek suretiyle ana akım liderlik ile arasını düzeltmiş ve ardından Bannon’ı Beyaz Saray’dan kovmuştu. Bu yüzden Trump, Bannon ile aynı odada görünmek istemiyor.
Trump çevresinin “Derin Devletle savaşıyoruz” söylemini doğru bulmayan Bannon savaşın Demokratlar aleyhinde yoğun bir propaganda bombardımanıyla kazanılacağı görüşünde. Bannon bu savaşın ana akım medya kanalları üzerinden yürütülmesi gerektiğini savunuyor. Bannon’a göre Cumhuriyetçiler Sağcı “Fox News” yerine “CNN” ekranlarını, “Breitbart News” yerineyse “New York Times” sayfalarını kullanarak Trump’ı savunmalılar. Azil meselesi Trump’ın başkanlığı kazanmasından bu yana “duvardaki tüfek” gibiydi. Bu tüfeğin eninde sonunda patlayacağı belliydi. Tüfeğin patlamasıyla ‘iç savaş’ resmen başlamış oldu.