Amerikalıların “silah” sorunu ..

Amerikalıların “silah” sorunu ..

Bireysel silahlanmaya kısıtlama getirilmesi ABD’de 2020’de yapılacak seçimlerinin ana gündem maddelerinden biri

أنباء عن اعتقال شيخ قبيلة عتيبة لانتقاده 'الترفيه وآل شيخ
Beşiktaş-Gençlerbirliği: 4-1
YPG ağır silah ve mühimmatları neden kullanmadı

Bireysel silahlanmaya kısıtlama getirilmesi ABD’de 2020’de yapılacak seçimlerinin ana gündem maddelerinden biri. Kaleme aldığım birçok yazıda, bu meselenin “Demokratlar” ve “Cumhuriyetçiler” arasındaki en önemli farklılık noktalarından biri olduğunu ifade etmiştim.

Cumhuriyetçiler bireysel silahlanmayı adeta bir kutsal hak olarak görüyorlar ve kısıtlamalar getirilmesini engelliyorlar. ABD’de “Ulusal Tüfek Birliği (NRI )” başta olmak üzere silah lobileri daha çok Cumhuriyetçiler’e destek veriyorlar. Bireysel silahlanmaya ciddi kısıtlamalar getirilememesinde ABD Kongresi üzerinde ciddi nüfuzu olan “Ulusal Tüfek Birliği” önemli rol oynuyor. Muhafazâkâr seçmenlerin yoğunlukta olduğu eyaletlerden seçilen Demokratlar da lobiyi karşılarına almak istemiyorlar. Meselenin federal düzeyde çözülememesinin sebebi bu.

Ateşli silahlarla ölümlerde dünya sıralamasında başı ABD çekiyor. 2020 seçimlerinde Başkan adayı olmak isteyen Demokratlar bireysel silahlanmaya kısıtlama getirilmesi konusunda ittifak halindeler. Ülkede “Ulusal Tüfek Birliği”ne karşı kitlesel tepkilerse gün geçtikçe artıyor. Öte yandan ABD’de göçmenlere yönelik saldırılar ülkedeki kültürel, siyasî ve ideolojik kutuplaşmayı derinleştiriyor. ABD’nin nüfus yapısı Beyaz olmayan Amerikalılar lehinde değişiyor. Bu değişim Beyaz Amerikalı seçmenlere dayanan Cumhuriyetçiler’i korkutuyor.

Önceki gün Kaliforniya eyaletinin beşinci büyük şehri Fresno’da bir evin bahçesinde futbol maçı izleyen kalabalığa silahlı saldırıda 4 kişi hayatını kaybetti. Ölenlerin 25 ila 35 yaş aralığındaki Asya kökenli Amerikalılar olması dikkat çekiciydi. Hemen hatırlatalım, Beyaz olmayan Amerikalılar arasında en fazla nüfus artışı kaydeden etnik grup, Asya kökenliler. “Siyahlar” ve “Hispanikler” gibi “Asya-Amerikalılar” da çoğunlukla “Demokratlar”a oy veriyorlar.

Fresno, “ Afrika”, “Meksika” ve “Asya” kökenli Amerikalıların yoğun olduğu bir şehir. Yüzde 14 ile “Asya-Amerikalılar” en kalabalık etnik grubu teşkil ediyorlar. Siyahlar’ın oranıysa yüzde 8. Kentte İspanyolca konuşanların oranı yüzde 30. Beyaz Amerikalıların oranıysa yüzde 55 civarında. Fresno’da son 5 yıl içinde 12 binden fazla kişi ateşli silahlarla hayatını kaybetti.

Fresno’da gerçekleşen saldırının da “Beyaz Irkçı terör” ile ilgili olabileceğine dair kuşkular var. Kaliforniya’da Kasım 2018’de de Afganistan’da savaşmış eski bir deniz piyadesi Thousand Oaks kasabasındaki bir müzikholde 12 kişiyi katletmişti. Katilin akli dengesinin bozuk olduğu savunulmuştu. ABD’de bu savunma neredeyse ‘klişe’ halini aldı. ABD’de göçmenlere yönelik saldırıları motive eden Beyaz Irkçılığı küçümseyen bir yönetim zaafı sözkonusu. Demokratlar Trump’ın göçmen politikalarının ve söylemlerinin Beyaz Irkçılığı teşvik ettiğini savunuyorlar.

Cumhuriyetçiler’i destekleyen bazı Sağcı yayın organlarında göçmenlerin Amerikalıların yerini aldığına veya ABD’nin göçmenler tarafından işgal edildiğine dair yorumların ise Beyaz Irkçı terörü gözden kaçırmaya yönelik olduğu belirtiliyor. ABD’de, Yeni Zelanda’da, Avustralya’da ve Avrupa Birliği ülkelerinde göçmenlere yönelik terör saldırıları arasında bağlantılar olduğu öteden beri konuşuluyor. Faillerin biribirilerinden esinlendikleri ise zaten biliniyor. Birçok saldırıda faillerin yayınladıkları sözde manifestolarda ideolojik bağlantılar ve söylem birliği gayet açık şekilde gözler önüne seriliyor. Sosyal medya ağlarında gözlemlenen ideolojik yakınlıklar Beyaz Irkçı terörün ‘küresel bir organizasyon’ olduğuna dair kuşkuları pekiştiriyor.

Amerika’daki silah kültürü veya kültü ABD’nin dış politikasını da etkileyip biçimlendiriyor. ABD içinde “Ulusal Tüfek Birliği lobisi”, ülke dışındaysa “AmerikanAskeri- Endüstriyel Kompleksi” silahlanmayı teşvik ediyor ve büyük paralar kazanıyor. Faturayı ise başkaları ödüyor. Artık bu sorun ABD’nin iç sorunu olmaktan çıkarak küresel bir insanlık sorununa dönüştü.