Ankara onlarla ‘arayı’ açıyor…

Ankara onlarla ‘arayı’ açıyor…

Türkiye’nin entelektüel birikiminin, akademi ve medya zihninin yoğunlaşması gereken konular hangileridir ki, Ankara&rsq

Bunun adı ‘siyasi fesatlık’ değilse nedir?
Turkey slams double standard in US terror report
Nissan 450 bin aracını geri çağırıyor: Frene sızarak yangın çıkartıyor

Türkiye’nin entelektüel birikiminin, akademi ve medya zihninin yoğunlaşması gereken konular hangileridir ki, Ankara’nın gerisinde kalınmasın, omuz verilsin…

DAEŞ liderinin öldürülmesi mesela, öyle bir konu mudur?

ABD öldürüp, pardon sıkıştırıp Bağdadi’yi ortadan kaldırdığında, Suriye, Irak ve Türkiye’ye ‘bilhassa’ teşekkür etti. Teröre karşı çoğunlukla tek başına mücadele etmek zorunda kaldığımızdan bu üleştirmeyi kabul ettik, destekledik.

Başka varyantları da olmalı…

Mesela, Başkan Trump’ın petrole ilişkin açıklamaları ile eş zamanlı olması manidar mı? Petrolünü aktığı yönü değiştirmiş olabilir mi?..

Kronolojiyi şöyle sadeleştirsek Oval Ofis’in petrol ajandası daha iyi anlaşılır mı; 1. ABD, Suriye’nin tamamından çekilsin-çekilmesin petrol kaynaklarını güvence altında tutacak askeri birlikleri bölgede tutacağını söyledi. 2. Trump, Suriye petrol rezervlerine erişebilmek için ExxonMobil’e anlaşabileceğini duyurdu. (‘Trump wants to made a deal with Exxon or others to tap Syrian oil: We should be able to take some’, 27/10, CNBC.) 3. ABD Savunma Bakanı Mark Esper, petrol alanlarını DAEŞ’ten korumak için birlik göndereceğini açıkladı. 4. DAEŞ lideri öldürüldü. 5. Petrol kime akacak, akışından kimler faydalanacak?

Evet, PYD/YPG/PKK’ya akmamalı, “tazminat” olarak ödenmemeli. Hele Trump’ın Dışişleri eski Bakanı Rex Tillerson şimdi Exxon’un başındayken!..

Kısaca, ABD-Exxon-YPG-Blacwater ‘konsorsiyumuyla’ uğraşmayalım sonra…

***

Bu kadar da değil…

Volkan Bozkır bey, ‘DAEŞ ne zaman, nasıl ortaya çıktı’yı anlatıyor: Bütün Avrupa o zamanlar Esad ile iyi ilişki kurulmasına karşıydı. Türkiye-Suriye iyi gidince Avrupa da, ‘Türkler doğru yaptı. Biz de tutumumuzu gözden geçirelim’ dediler. Fakat Arap Baharı patladı. Yine tüm Avrupa Esad’ın gidişine razı oldu. Sonra DAEŞ/Bağdadi resimleri çıktı. Batı dünyası Suriye’nin başına o kafada birinin geçebileceğini düşündü, Esad kalsın” dedi…

Şimdi Bağdadi yok. Hatta artık halefi de yok! Niye şimdi?

***

Evvelki yazıda bir garip fotoğraf karesini yazmıştık; “(Çin başta karşı çıkmıştı ‘Barış Pınarı’na. Şimdi, ‘huzur ve barış geleceğinden umutluyum’ diyor. Pekin bu açıklamayı yaparken) Hindistan Başbakanı Narendra Modi Twitter’da, Henry Kissinger, Tony Blair, John Howard, Condoleeza Rice ve Robert Gates’le birlikte fotoğraf paylaşıyordu”… (27/10.)

Ardından şöyle oldu; “ABD’nin gelişmiş jet motoru teknolojisini vermeyi reddetmesinden sonra Hindistan iki ülke arasındaki Savunma İşbirliği’ni askıya aldı! Hint-ABD stratejik ortaklığının merkezinde 2012 yılından beri devam eden ‘Savunma Teknolojisi ve Ticaret Girişimi’ bulunuyor. Uçak gemisi ve savaş uçakları motorları teknolojisi de en önemli ayağı. Projeler iptal edildi. Bu gelişmenin Henry Kissinger’ın Hindistan ziyaretinin ardından yaşanması ilginç”. (‘India US officially suspends defense cooperation’, 25/10, Greatgameindia ve ‘US suspends cooperation on jet engine tech’, 25/10, Hindustan Times.)

Esas; ABD-Çin kefelerinin ABD’ye göre tartılması olduğuna, Kissinger da bu planın Beyaz Saray’daki aklı olduğuna göre, Hindistan gibi teraziyi nereye bassa denge değiştirecek bir aktörü kim/nasıl darıltıyor olabilir?

Mesele Çin/İpek Yolu için ayrı, İran için ayrı mı düşünülmeli?

***

Ya da.. Şunun üzerine-tam da Cenevre’de Suriye Komisyonu açılış töreni (30 Ekim) yapılacakken-düşünmeyelim mi?..

Kimi Avrupa ülkelerinin güvenli bölgede bulunmaları gerektiğine ilişkin açıklamaları Türkiye ve Rusya tarafından burun kıvrılarak terslendi ama.. Aynı ölçüde ‘umursanmasa’ da NATO’nun güvenli bölge kuruluşunda yer alması teklifi Rusya tarafından reddedilse ve dahi ‘Türkiye ile Rusya arasında Şam yönetimi tarafından desteklenen anlaşmalar mevcut’ dese de… (‘Initiative to set up NATO-controlled safe zone in Syria will bring ‘nothing good’-Lavrov’, 25/10, RT.)

Türkiye bu konuda ne dedi?

“Türkiye, Kuzey Suriye’de NATO müttefikleriyle işbirliğine hazır olduğunu söyledi”!.. (‘Turkey told NATO allies it’s ready to cooperate for safe zone in Northern Syria’, 26/10, Hürriyet Daily News.)

Yani?

***

Brexit aşağı Brexit yukarı. İngiltere’nin yılan hikayesine dönen AB’den çıkış süreci herkesi ‘baymış’ durumda…

Ama Huawei dosyası öyle değil. Heyecanlı.

Ne kadar sıcak/sıkışık günler yaşasa da majestelerinin Başbakanı Boris Johnson, Huawei’in İngiltere’nin 5G telekom ağına erişimine izin vermek üzere. ‘Dijital felaket’ nasıl politik kıyamete evrilir burada görebiliriz!

Özellikle Amerika, bu olası kararın Çin istihbarat servislerine İngiliz ve ‘bağlı’ olarak Batı kaynaklarına ulaşma imkânı yaratacağından-çok kaygılı.

Ancak Brexit sonrası Londra, ekonomi ve iş dünyasını yeniden inşa etmek için Çin ‘penceresini’ kapatmıyor. Bu istihbarat ittifakı ‘Five Eyes’ı da etkiyecek elbette. Amerikan kaynakları şu sıralar, Başbakan Johnson’ın bu kararı ‘almak üzere’ olduğunu sızdırıyorlar medyaya.

Öyle ise.. Bunun üzerine mi düşünmeliyiz hatta Hindistan ve AfPak ile ‘hattı’nı mı bağlamalıyız.. Yoksa elimiz cebimizde durmalı mıyız?..

***

Ankara ‘arayı’ açıyor. Geride kalanlar çoğalıyor. Açık ara oluyor.

Ara açıldıkça ara da açılıyor!

Ya Ankara’ya yetişecekler.. Ya da ağırlık yapmayacaklar.