Bir yaşıma daha girdim, iyi mi: Yeni tapınma biçiminin adı oldu koreografi! Koreografi dediklerine bakmayın siz. D&uum
Bir yaşıma daha girdim, iyi mi: Yeni tapınma biçiminin adı oldu koreografi!
Koreografi dediklerine bakmayın siz. Düpedüz akıl tutulması bu!
AKIL TUTULMASI VE TAPINMA KOREOGRAFİSİ!
Evet, akıl tutulması bu; çünkü körpe çocukları, Atatürk posterine ve posterin önünde gerilen devrim ilkelerine secde ettiriyorlar!
Attila İlhan, “gardrop Atatürkçülüğü”nden sözeder dururdu; ve gardrop Atatürkçülerini yerden yere vururdu.
Kemalizm şimdi gardrop Atatürkçülüğüne rahmet okutacak boyutlar kazandı. Paganizm biçimine dönüştü. Atatürkçülük, ülkenin ekonomisine hükmeden azgın azınlık devşirme şebekenin ülkeyi sömürme aracıydı. 28 Şubat’ta, Atatürkçülük, laiklik naraları atılarak ülke siyasî kaosun ve darbenin eşiğine sürüklendi ve ülkenin bankalarının içi boşaltıldı!
Şimdi Kemalizm üzerinden sosyal kaos çıkarma girişimleri hız kazandı! Ülkesini seven Kemalistler, buna başkaldırmalı, herkesten önce!
ÖNCE SAYGI!
İnançlara, felsefelere, kültürlere ve bunların dayandığı değerlere saldırılmaz. İnsan olmanın, farklı inançlarla, felsefelerle, kültürlerle ve değerlerle birlikte yaşayabilmenin olmazsa olmaz, asgarî şartıdır bu.
Herkesin dini kendine. Herkesin kutsalı kendine. Başkasına saldırmadığı, kendi inancını başkasına dayatmaya kalkışmadığı sürece farklı inançlar, felsefeler, kültürler, sözün özü değerler, zenginliktir ve sinerji kaynağıdır.
Bunlar genel ilkeler. Bu ilkeler, ilkeli hayatın temel şartları.
Şu gerçeği görelim artık: Bu ilkeleri, farklı dinlerle, kültürlerle, etnisitelerle nasıl bir arada yaşanabileceği gerçeğini ve bunun modelini biz hayata geçirdik tarihte. Genelde bütün Müslümanlar olarak özelde Osmanlı çocukları olarak biz. Sadece biz.
NEREDEN NEREYE…GELİNEN NOKTA ÜRPERTİCİ!
Evet, nereden nereye… Geldiğimiz nokta gerçekten ürpertici! En güzel, en mükemmel insan modelleri geliştirmiş, farklı dinlerin, kültürlerin, etnisitelerin insanlarının yalnızca bizim medeniyet dünyamızda nefes alabildiklerini, kendilerine gelip kendi dünyalarını inşa edebildiklerini, böylelikle başka dünyalarla iletişim ve alış-veriş gerçekleştirebildiklerini bütün dünyaya ispat etmiş bir medeniyetin çocuklarının geldiği nokta çok primitif, barbarca ve tedirgin edici gerçekten!
Burası bin yıldır yukarıda anlattığım ilkelerle yorulan, herkese hayat hakkı tanıyan yegâne medeniyet coğrafyası.
Müslüman olduğumuz için gerçekleştirdiğimiz muazzam ve muazzez bir hikâye bu. Başkalarına hayat hakkı tanımayan, dahası, kendini, kendi kimliğini, başkası üzerinden, ötekileştirilen, canavar olarak gösterilen, kötü olarak lanse edilen bir öteki üzerinden inşa eden Batılılarla karşılaştırılmayacak kadar kanatlandırıcı bir ruh bu.
İşte başkasına kol kanat geren, merhamet ve şefkatle muamele eden bu muazzez ruh yok olmak üzere. Bu ruhun yok olması, bizim yok olmamız demek, oysa.
Başkasına kol kanat geren bizim insanımız, bu ülkenin çocuklarına tekme tokat giriyor artık! Hem de inancından, İslâmî giyim-kuşamından ötürü aşağılıyor!
Kim derdi ki, bu ülkede, Müslümanlar, inançlarından ötürü aşağılanacaklar, başörtülerinden ötürü tartaklanacaklar, itilip kakılacaklar!
Kimse böyle bir şeyi hayal bile edemezdi!
Ama acı gerçek şu ki, hayal bile edilemeyen, gerçek oldu bu ülkede!
Böyle giderse, korkarım, daha tehlikeli sulara sürüklenecek ve boğulmaya çalışılacak bu ülke!
SOSYAL KAOS ÇIKARMAK İSTİYORLAR! AMAN DİKKAT!
Bu ülkeyi askerî darbelerle dize getiremeyenler, sosyal kaos çıkararak, zihinlerimizi işgal ederek birbirine düşürmeye ve diz çöktürmeye çalışıyorlar!
Gelinen noktada, ülkede, bütün kesimlerinin sinir uçları kaşınıyor, insanlar, patlamaya hazır bombalar hâline getirilmeye çalışılıyor!
Atatürk posteri önünde yapılan koreografik (!) tapınma biçimlerinin de, başörtülülere, sarıklı-cüppeli insanlara yapılan saldırı ve tacizlerin de, art arda yaşanan siyanür intiharlarının da organize olduğunu, sosyal kaos çıkararak, hem ülkeyi yönetilemez hâle getirmeyi hem de Bolivya, Ukrayna türü darbeler için sosyal kalkışmalara kışkırtmayı amaçladığını düşünüyorum.
Bütün kesimleri akl-ı selîm’e davet ediyorum.
Oyuna gelmeyelim ki, bizi birbirimize düşürmeyi amaçlayan oyunları püskürtebilelim.
Hülâsâ: Ruslar, yüzyıllık parantezi kapattılar.
Çinliler de aynı şekilde.
Ama biz bir yarım asır daha uzattık!
Bu kafayla hiç bir yere gidemeyiz çıkmaz sokaklara sürüklenmekten başka!