Barış Pınarı Harekâtı ve emperyal merkezlerin hareketlenmesi

Barış Pınarı Harekâtı ve emperyal merkezlerin hareketlenmesi

Küresel ve yerel örgütler gerilerken devletler öne çıkıyor. Devletlerle sorunlu olan yerel örgütler k&u

Turkey questions US consulate staff over scandalous video insulting…
Elneny rakip kalecini yüzüne tabanıyla bastı
Turkey's annual inflation rate at 10.56% in November

Küresel ve yerel örgütler gerilerken devletler öne çıkıyor. Devletlerle sorunlu olan yerel örgütler küresel örgütlere bağımlıdır ve bu sebeple onları da küresel örgütler kategorisine dâhil edebiliriz. FETÖ’nün Türkiye içinde gücünün kırılmasıyla PKK-PYD’nin kaybetme sürecine girmesi arasındaki anlamlı ilişkiyi görmek gerekir. İkisi de terör örgütüydü ve küresel ilişkilere sahipti. Küresel örgütler olarak Soğuk Savaş döneminin eseriydiler. İkisi de Amerika’nın tek kutuplu dünyasında güçlerinin zirvesine ulaştı. Tek kutuplu dünyaya karşı alternatif güç odakları kendini göstermeye başladığında devletler yeniden önem kazandı. Devlet yapılarıyla örgütlü terör yapılarının hesaplaşma içine girmesi bu sebeptendir. Devletler açısından bunun nihaî bir durum olup olmadığını zaman gösterecek. Çünkü örgütlü yapılarının boyutları konusunda hâlâ net bir fikir olmadığı anlaşılıyor. Fakat küresel örgütlerle birlikte devlet niteliği kazanamamış örgütlü yapıların rahatsızlık beyan etmeleri yeni bir dönemi yaşamakta olduğumuzu gösteriyor.

FETÖ ve PKK-PYD din ve ideoloji alanından küreselleşmiş iki örgüttü. Dinin ve ideolojinin araç olarak kullanıldığını belirtmekte fayda var. Örgütlü küreselleşmeyi yerli ve millî olana karşıtlık şeklinde düşünmek gerekiyor. Örgütlü yapılar devlet yapılarıyla mücadele hâlindeydi. Devletlerin zayıfladığı dönemlerde küreselleşmiş örgütlü yapılar güçlendi. Bu durum post-kolonyal dönemin alamet-i farikasıydı. Yerel örgütlü yapılar ile devletler arasında mücadelenin devam edeceği fakat Türkiye örneğinde görüldüğü gibi devletlerin galip geleceği bir süreç yaşayacağız. Örgüt gibi davranan devlet yapılarının akıbeti belirsizliğini koruyacak.

Türkiye’nin terör örgütlerini tasfiye etme yönündeki kararlılığından sonra örgüt mensuplarının İngiltere, Amerika, Fransa ve Almanya gibi ülkelere yönelmesi de Batı Avrupa emperyalizmi ile bağımlı yapılar arasındaki güçlü ilişkileri gösteriyor. Bu yapılar vasıtasıyla ülkeleri yönetmişler, iktisadî bağımlılık ve istismar siyasetini hayata geçirmişler ve gerektiğinde istikrarsızlık ortamı oluşturmuşlardı. Devlet yapılarının zayıf bırakılması, devlet ile vatandaş arasında güvensizlik oluşturulması nüfuz edilebilir bir ortama sebep olmaktaydı. Türkiye’nin örgütlü terör yapılarıyla mücadele etmeye başlaması çok anlamlıdır. Gerçek anlamda “sömürge artığı” yapıların tasfiyesi zamanlama bakımından da dikkat çekicidir. Özellikle Batılı emperyalist devletlerin hegemonya kurmaya dönük faaliyetlerinin arttığı bir dönemde Türkiye’nin örgütlü terör yapılarını tasfiye sürecine girmesi bir model oluşturabilir. Yerlilik ve millîlik kavramlarının tesadüfen ortaya çıkmadığını söyleyebiliriz.

Türkiye şu ana kadar küresel örgütlerle mücadelede başarıya ulaşmış ender ülkedir. Yerli ve millî kavramlarının yeterince anlaşılmadığı bir düşünce ortamında Türkiye’nin başarısı zamanla kavranılacaktır. Değişim kısa olmayan bir zaman içinde yaşanmış olsa da görünür hâle gelmesi yeni bir durumdur. Yine de dipten gelen eğilimler belirginleşmediği için yeni durumun kavranılması zaman alacaktır. Küresel örgütlerin yabancılaştırıcı gücü devşirme sisteminin aktif hâle gelmesine imkân tanıyor. Yerlilik ve millîlik ekseninde oluşturulan siyasetin etki gücü ve sembolik değeri, devşirme sistemine olan inancı sarsabilir. Bu da Türkiye’nin etki gücü ile doğru orantılıdır. Barış Pınarı Harekâtı, sömürgecilik sonrasında oluşan terör yapılarının tasfiyesi bakımından sembolik bir değere sahiptir. Bu, özellikle Arap coğrafyasında ciddî sarsıntılara yol açacak ve kendi anlamını üretecektir.

Birinci Dünya Savaşı’yla birlikte Batı merkezli dünyanın güçlü hâkimiyet dönemi başladı. Küresel örgütlü terör yapıları Batı merkezli dünyanın eseridir. Türkiye Gezi Parkı’nda, 15 Temmuz’da ve Hendek döneminde küresel örgütlü terör yapılarını mağlup edince iç işgalin yaşanmayacağı anlaşıldı. Dışarıdan kuşatmaya başladılar. Barış Pınarı Harekâtı kapsamında Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve kendi güvenliğimizi sağlamak amacıyla örgütlü terör yapılarına operasyon yapıldığı hâlde emperyal merkezlerin hareketlenmesi sürecin anlaşılması açısından önemlidir. Türkiye emperyalizmin temsilcilerine operasyon yapıyor ve bu coğrafya açısından çok kıymetlidir.

Türk fikir hayatı emperyalizm ve emperyal ilişkiler konusunda belli ideolojilerin sınırları dışına çıkamadı. Bu da süreci anlamak açısından son derece problemli bir durumdur. Yeni bir bakış açısına, yeni kavramlara ihtiyaç ve bu durum Batı dışında kalan coğrafyalar için geçerlidir.