Barış Pınarı Harekâtı ve Fetih Sûresi

Barış Pınarı Harekâtı ve Fetih Sûresi

“Barış Pınarı Harekâtı”nın başarıyla sonuçlanması için dua edilmesi ve Fe

احتجاجات العراق ولبنان على وتيرة واحدة
Uluslararası sigorta dolandırıcılığı yaptıkları belirlenen 40 kişi…
Beyaz Saray yalan haber iddialarının faturasını kesti

“Barış Pınarı Harekâtı”nın başarıyla sonuçlanması için dua edilmesi ve Fetih Sûresi’nin okunması bazı kimseleri fena halde rahatsız etti. Bu “kimseler” arasında sağcısı da var, solcusu da var. Önce soldan bir örnek vereyim. Cumhuriyet yazarı Özdemir İnce, “Barış Harekâtı İçin Fetih Sûresi” başlıklı yazısına şu cümlelerle başlıyor:

“Her olayda önemli bir pay ayırmak peşinde olan Diyanet İşleri Başkanlığı, Barış Pınarı Harekâtı’nın zaferle sonuçlanması için, Perşembe günü sabah namazında yurt genelinde bütün camilerde Fetih Suresi okunması ve dua edilmesi talimatı verdi. Dua edilmesi doğal ama barış harekâtı adlı bir askeri girişim için Fetih Suresi’nin okunması tam anlamıyla bir skandal!

Fetih Suresi müşriklere karşı bir savaşla ilgilidir. 16. âyet öyle der: ‘Ya onlarla savaşırsınız, yahut onlar Müslüman olurlar’ Türk ordusu dinsizleri Müslümanlaştırmak için mi girdi Suriye’ye. 19, 20 ve 21. âyetlerde ganimetlerden söz edilir. Türk ordusu ganimet toplamak, yağma için mi gitti Suriye’ye? Harekât karşıtları bu talimattan haberdar olmayacak mı? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu”.

Fetih Suresi’nin okunması Özdemir İnce’yi çok rahatsız etmiş olmalı ki, bu birkaç satırlık yazısında çelişkiye düşmekten kendisini kurtaramamış. Dua edilmesi çok doğalmış ama Fetih Sûresi’nin okunması tam bir skandalmış. Dua, kime edilir? Allah’a. Peki, Fetih Sûresi’nin sahibi kim? Tabii ki Allah. Öyleyse hemen soralım: Allah’a dua etmek çok doğal kabul ediliyor da, yine O’nun mübarek sözlerinden biri olan Fetih Suresi’ne hangi cür’etle skandal deniliyor?

Özdemir İnce’nin okunmasını skandal olarak nitelediği ve eksik olarak sütununa aldığı Fetih Suresi’nin 16. âyetinin anlamını tam olarak vereyim de, okuyucularımız doğrusunu öğrenmiş olsunlar: “Ey Resulüm, Hudeybiye seferinden geri kalan o Bedevilere de ki: Siz yakında çok kuvvetli olan cengâver bir kavimle harp için çağrılacaksınız. Onlarla savaşırsınız, yahut Müslüman olurlar (da kurtulurlar). Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükafat verir. Şayet bundan önce yaptığınız gibi, cihaddan dönerseniz, sizi acıklı bir azap ile azaplandırır” (Kur’ân-ı Kerim ve Meal-i Âlisi: A. Fikri Yavuz).

Yazarın diğer bir çelişkisi için de şöyle bir soru sorabiliriz. Cihaddan, ganimetten bahseden bu âyeti hem namazda hem hatimde defalarca okuduğumuza göre, bu da skandal oluyor mu?

Yeri gelmişken şunu da sorayım. Fetih Sûresi’nin ilk âyetlerini İstanbul Üniversitesi’nin ana giriş kapısının üstüne harika bir yazıyla nakşeden Hattat Şefik Efendi, bu hareketiyle bir skandala imza mı atmış oluyor? Ne münasebet efendim bilakis o güzelim yazılar bakanların ve tabii ki görenlerin gözlerini ziynetlendirdiği gibi, gönül kapılarının açılmasına da vesile oluyor. Malum, “fetih” açmak anlamına geliyor.

Bu konuyu biraz daha açmak isterdim ama sütunum müsait değil. Özdemir İnce’ye, eğer samimiyse ve bu konuda daha ayrıntılı bilgi almak istiyorsa, eski İstanbul Müftüsü ve Diyanet İşleri Başkanı Ömer Nasuhi Bilmen Hoca’nın “Sure-i Fetih Tefsiri ve İstanbul’un Tarihçesi” isimli 336 sayfalık eserini okumasını tavsiye ederim. Ayrıca hatırlatmak isterim ki, bu büyük din âlimi, din âlimi olmayan Cumhuriyet gazetesi yazarları tarafından takdir ediliyor, eserlerinden sitayişle bahsediliyordu. Mesela Atatürk’ün “Nutuk”unu “Söylev” yapan Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, merhum Hoca’nın şaheseri altı ciltlik “Hukuk-ı İslamiye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu”na, hayranlığının gereği olarak bir takriz yazmıştı. Sadece o mu? 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin akıl hocalarından Ord. Prof. Sıddık Sami Onar da bu İslam Hukuk Âbidesini keza kaleme aldığı takrizle öve öve bitiremiyor. Aynı yolun yolcusu, Prof. Hüseyin Nail Kubalı da kervana katılıyor, bu külliyata duyduğu ilgiyi yazdığı takrizle dile getiriyor. Unutmadan söyleyeyim, Ömer Nasuhi Bilmen Hoca’nın bu şaheserini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi yayımlıyor.

Ayrıca Haluk Şehsuvaroğlu’nun hazırlayıp Cumhuriyet gazetesinin ellili yıllarda yayımladığı “Asırlar Boyunca İstanbul” ilavesi hem geniş hacmiyle hem de zengin muhtevasıyla göz kamaştırıyor. Fatih ve İstanbul’un fethiyle başlayıp Cumhuriyet devrine kadar İstanbul’un kültürel özelliklerini ve güzelliklerini gözler önüne seriyor. Bu dev albüm 2005’te Cumhuriyet gazetesi tarafından ikinci defa yayımlandı. Adı geçen gazetenin fetih yıldönümünde verdiği fetih ilaveleri ise, bir bakıma Fetih Sûresi’nin anlamına ışık tutuyor. Daha ne diyeyim?

Fetih Sûresi’nin okunmasını yanlış bulan ve aynı telden çalan yazarımız ise Akif Beki. O da, koroya katılıyor, Karar gazetesindeki köşesinde “Propaganda karmaşasını çözdü çözecek Diyanet” başlığıyla yayımladığı yazıda, Barış Pınarı Harekâtı’nın zaferle sonuçlanması için tüm camilerde Fetih Suresi’nin okunmasını ve Diyanet İşleri Başkanı’nın konuşmasını yanlış buluyor. Bunun, “Türkiye cümle küffara savaş getiriyor” algısına yol açacağını söylüyor. Cümlenin bozukluğuna bakar mısınız? Savaş, getirilmez, açılır. Ömer Nasuhi Hoca’nın kitabını Âkif Bey’e de tavsiye ediyorum. Ve sözü Yahya Kemal’e bırakıyorum:

Ey leşkeri müfettihü’l-ebvâb vur bugün

Feth-i mübîni zâmin o tebşîr aşkına.

Dua ve taziye

Merhum Nuri Pakdil Bey’e Allah’tan rahmet niyaz eder, ailesine sabr-ı cemîl dilerim.