Bir kazanım hikâyesi… Sinemalarda…

Bir kazanım hikâyesi… Sinemalarda…

Bu yılın hemen başında yaşanan bir tartışma, kültür yaşantımızla ilgili önemli bir y&

NATO ülkeleri gayri safi yurt içi hasılalarının ne kadarını savunmaya…
İsrail mahkemesinden Şeyh Raid Salah'ın davasına ilişkin skandal…
Turkish student beaten up by PKK supporters in UK

Bu yılın hemen başında yaşanan bir tartışma, kültür yaşantımızla ilgili önemli bir yönetmeliğin çıkmasına vesile oldu: Sinema Eserlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik.

Tartışmayı hatırlarsınız herhâlde… Hani, Mars Grubu Kurumsal İlişkiler Direktörü’nün “Cem Yılmaz olmazsa başka Cem Yılmaz’lar çıkar” dediği film yapımcıları ile sinema salonu işletmecileri arasında patlayan anlaşmazlık…

Ocak ayında, beş yıldır bilet başına aldıkları payın artmadığını, fakat bilet fiyatları ve çekim maliyetlerinin yükseldiğini söyleyen yapımcılar, buna bir son vermek için salon işletmecilerini masaya davet etmişlerdi. Taraflar uzlaşma sağlanamayınca da yapımcılar “filmlerimizi gösterime sokmayız” demişlerdi.

Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Yılmaz Erdoğan gibi yapımcılar, sinema salonu işletmecilerinin kendilerine haksızlık ettiğini düşünüyordu.

Gişe rekorları kıran filmlerin hasılatları düşük kalınca, sinema salonlarından gelen verilerin güvenliğinden şüphe etmeye başlamışlardı.

Ayrıca, salonlarda 20 liraya satılan bir sinema biletinin mağazalarda, zincir restoranlarda ve AVM’lerde, yüzde 50’yi bulan indirimle verilmesinden ve kendilerinin bundan haberdar olmamasından yapımcılar rahatsızlık duyuyordu. Salonlarda, mısır, kola ve sinema biletine yapılan indirimlerde aslan payının biletten karşılanmasına da tepkiliydiler. İşletmeciler ise promosyonla salonlara daha fazla izleyicinin geldiğini savunuyordu.

Neticede, Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Derneği (TESİYAP) ve Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği (SİSAY) arasındaki sorun bir türlü çözülemiyordu.

Ta ki Kültür ve Turizm Bakanlığı konuya el atana kadar. Salı günü Resmî Gazete’de yayınlanan Yönetmelik, Bakanlığın yoğun çabası sayesinde üzerinde mutabakat sağlanarak Meclis’e gönderilmişti.

Şimdi de resmîleşti. Bakanlığı tebrik etmek lâzım.

Yönetmelik sayesinde, sinema işletmecilerinin gösterilen filmlere ve sinema biletlerine ilişkin bilgileri Bakanlığa iletmeleri zorunlu olacak. Ülke genelinde satılan tüm bilet bilgilerinin eş zamanlı olarak toplandığı uygulama, tüm sektörün kullanımına açılacak. Reklam süresi 10 dakikaya düşürülecek.

Ayrıca, fragmanlar da filmler gibi sınıflandırılacak. Böylece çocuk filmleri öncesinde yetişkinler için uygun bulunan fragmanların gösterilmesi hususunda duyulan rahatsızlık ortadan kalkacak.

Sinema salonu işletmecileri bilet ve mısır gibi diğer ürün fiyatlarında ayrı ayrı indirimler yapabilecek, ancak sinema biletiyle birlikte başka bir ürünü paket halinde satamayacak.

Öte yandan, sinema filmleri gösterime girdiği tarihten itibaren ücretli yayın yapılan kablo, uydu, karasal, internet ve diğer ortamlarda 5 ay geçmeden, ücretsiz yayın yapılan uydu, karasal, internet ve diğer ortamlarda 6 ay geçmeden ticari amaçla yayınlanamayacak veya umuma iletilemeyecek.

Gelelim, “Cem Yılmaz olmazsa başka Cem Yılmaz’lar çıkar” meselesine… O zor biraz. Ne sinema işletmecileri ne de bazı muhalif açıklamaları nedeniyle sosyal medyada kampanya yaparak “Cem Yılmaz’ın filmine gitmeyin” çağrısı yapanlar bilsinler ki Yılmaz gibi, ‘toplumun ortak ruhi şekillenmesi’nin yansıması olmak çok kolay değildir. Az da olsa siyasetçiler arasından da çıkabilen bu ünlüler ‘herkesin’ sevgilisidir… Toplumu dikine kesmiş kıymetler sınıfına girerler… Millî ve yerli oldukları sürece bazı konularda muhalif duruş sergilemeleri ‘fıtratları’ gereğidir, deyip anlayış göstermek gerekir…