Haçlı zihniyetine sahip ülkeler, topluluklar ve kişiler ne zaman sivil hassasiyet mavalı okusa, hemen aklıma Cennetin
Haçlı zihniyetine sahip ülkeler, topluluklar ve kişiler ne zaman sivil hassasiyet mavalı okusa, hemen aklıma Cennetin Krallığı filmi gelir ve tekrar izlerim. Fırat’ın doğusunda kümelenmiş Siyonistler emperyalistler adına vekalet savaşı veren teröristlere yönelik başlatılan Barış Pınarı Harekatı’nın ardından hemen birileri sivil hassasiyet naraları atmaya başladı. “Efendim Türkiye, Kürtlere karşı savaş açmış ve Kürtleri katledecekmiş.”
Kürtler bu coğrafyanın ve İslam ümmetinin en kadim milletlerindendir. Mezopotamya ve Anadolu’nun İslam ile müşerref olmasının öncüsü millettir Kürtler. Diyarbakır aynı zamanda sahabeler şehridir. Bazı kaynaklara göre Diyarbakır’da 500’den fazla sahabe yatmaktadır. Yine bazı kaynaklara göre Diyarbakır, Mekke ve Medine’den sonra en fazla sahabenin bulunduğu 3. şehirdir. İslam tarihine göre sahabe, Hz. Peygamber’i (SAV) gören, O’na iman edip kendisiyle birlikte hareket eden ve bu inancını koruyarak vefat eden kimsedir.
Kürtler, Anadolu’nun Müslüman Türklere açılışında da yine kadim millet örneğini göstermişlerdir. 1071’de Sultan Alparslan’ın Bizans’a karşı verdiği mücadelede Kürtler, Alparslan’ın safında yer almıştır. Tarih boyunca yapılan bütün Haçlı seferlerinde Kürtler, ümmet cephesinde hep ön saflarda yer almıştı.
Kudüs’ü Haçlılar’dan kurtarıp Cennetin Krallığı haline getiren isim Selahaddin Eyyübi’nin Kürt olduğuna hemen hemen bütün tarihçiler ittifak ediyor. Yavuz Sultan Selim’in Doğu seferinde Kürtler’in durduğu yeri hepimiz biliyoruz. Birinci Dünya Savaşı’nın Çanakkale başta olmak üzere bütün cephelerinde Kürtlerin yer aldığına tarih şahittir. Kurtuluş mücadelesinde Kürtlerin duruşu emperyalistlerin emellerini yerle bir etmiştir.
Bütün bunların ötesinde özellikle Büyük Ermenistan hayali ve 1915 olayları üzerinde hasseden durmak lazım. Çünkü bugün yaşadıklarımızın temeli o yıllara dayanıyor. Emperyalist devletlerin planı ile İstanbul ve İzmir başta olmak üzere misyoner okullarında okutulan Ermeni kökenlilerden Hınçak ve Taşnak örgütleri oluşturuldu. Bu örgütler, sadakatleri nedeniyle Millet-i sadıka adını alan Ermeniler kışkırtıldı ve acı olaylar yaşandı.
Emperyalistlerin maşası Hınçak ve Taşnak örgütleri, Kürtler’in yoğunlukta olduğu Doğu Anadolu bölgesinde Büyük Ermeni devleti hayali içindeydi. Ancak tarihin her safhasında olduğu gibi burada da Kürtler, bu hayale izin vermedi. Ermeni çetelerinin katliamlarına karşı direndi ve topraklarını terk etmedi. Ardından herkesin malumu tehcir kararıyla Müslüman Kürtler, emperyalist örgütlerin katliamından kurtarıldı.
Cumhuriyet’in ilanından sonra da emperyalistlerin bölgeyle ilgili emelleri devam etti. Yine Ermeni kökenliler arasından buldukları maşalarla Asala diye bir terör örgütü icat ettiler. Asala’nın eylemlerini yakın tarihten hepimiz okuduk. Asala da tutmayınca daha akıllı bir tercih de bulundu emperyalistler. Sözde Kürtler’in hakkını savunan bir örgüt olan PKK icat edildi. PKK onlar için iki tarafı keskin bir kılıçtı. Hem Kürtler ölecekti, hem Türkler, hem de 1000 yıllık birlik düşmanlığa dönüşecekti. Nitekim uzun yıllar emellerine hizmet edildi. Neredeyse başaracak noktaya gelmişlerdi. Ancak her yalanın bir sonu var ve bu tezgah da açığa çıktı.
Özellikle Suriye’de oluşturulmak istenen terör koridoru emperyalistlerin 100 yıldır bitmeyen emellerini yeniden ortaya çıkardı.Bugün “Kürtler öldürülüyor” diyenler aslında Kürtler’in öldürülmesini en çok isteyenlerdir. Kürtler’in öldürülmesinden değil, yaşatılmasından rahatsızlar. Zira Kürtler, İslam’ın doğuşundan kısa bir süre sonra İslam ile müşerref olan ve İslam’ın Avrupa içlerine kadar yayılmasında katkısı olan millettir. Bunun için Kürtler adına örgütler icat edip, Kürtler’in öldürülmesini istiyorlar. Bu konudaki en büyük lobi, ABD başta olmak üzere dünyanın başka yerlerinde bir eli yağda bir eli balda olan Ermeni lobisidir. Akıllarınca 1915 olaylarının intikamını almak istiyorlar Kürtler’den.
Firavun, bir gece rüyâsında Beyt-i Makdis’ten bir ateşin çıkıp, Kıptîlerin evlerini yaktığını, ancak İsrâîloğulları’na bir zarar vermediğini gördü. Rüyâyı tâbir ettirdi ve ona “İsrâiloğullarından bir çocuk çıkacak ve senin saltanatını yıkacak!” dediler. Bunun üzerine Firavun, İsrâîloğulları’ndan doğacak olan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretti. Günümüzün firavunlarının en büyük korkusu da yeni Selahaddin’lerdir.
Cennetin Krallığı filminde Haçlı ordularının komutanı şehri teslim ederken Selahaddin Eyyübi’ye, “Hristiyanlar şehri aldıklarında, bu duvarların içindeki bütün Müslümanları katlettiler” Selahaddin de “Ben onlardan biri değilim. Ben Selahaddin’im Selahaddin” diye karşılık veriyor.
Kudüs mahzun mahzun beklerken, bizim Kürtler’i öldüreceğimizi ileri sürenlere verilecek cevap, Cennetin Krallığı filminde Selahaddin Eyyübi’nin verdiği cevaptır. Barış Pınarı Harekatı Kürtler’i yaşatmak içindir. Barış Pınarı Harekatı Selahaddin’leri yaşatmak içindir. Barış Pınarı Harekatı Selahaddin’leri doğuracak anaları yaşatmak içindir. Filmi izlemeyenler mutlaka izlesin, izleyenler ise tekrar izlesin. Çok iyi gelecek…