CHP’nin atamalarda önerdiği yedi kriter ya da acı gerçekler!

CHP’nin atamalarda önerdiği yedi kriter ya da acı gerçekler!

Muhalefette iken iktidar nimetlerine duyulan özlemle kulağa hoş gelen taahhütlerde bulunma bu coğrafyanın makus talihidi

German politician fined for posting PKK terror symbol
قبة نسل 'الصديق' بمصر.. نفحة روحانية قرب 'البقيع الثاني'
UN: Nearly 83,000 refugees enter Europe in 2019

Muhalefette iken iktidar nimetlerine duyulan özlemle kulağa hoş gelen taahhütlerde bulunma bu coğrafyanın makus talihidir. Kim ne veriyorsa bir fazlasını veriyorum diyen merhum şu an Rabbi’nin huzurunda ve vermesi gerekip de vermedikleri ile vermemesi gerekip de verdiklerinden hesaba çekiliyor. İşinin hiç de kolay olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu bağlamda, muhalefet partileri kamu yönetimindeki hesapsız kitapsız taahhütlerine rağmen kamu görevlileri nezdinde bir türlü inandırıcı olamıyorlar. Başta EYT, Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin GİH’e alınması ve siyasi kadrolaşma olmak üzere kamu personelini ilgilendiren birçok konuda maalesef inandırıcı olamıyorlar ve olamazlar da.

CHP, özelinde konuyu açıklayarak ne demek istediğimizi anlatmaya çalışalım. CHP’nin 2015 yılı seçim bildirgesinde atamalarla ilgili taahhütlerine 2018 yılı Seçim Bildirgesi’nde de benzer ifadelerle yer verilmişti. Bu çerçevede “Kamuda Liyakat ve Ehliyet” başlığı altında kamu personeline yönelik bir dizi taahhütler arasında atamalarla ilgili olarak; 1- İşe alım süreçlerinin merkezine etik değerler ve liyakati koyacağız.

2- Kamu kurumlarında siyasi kadrolaşmaya ve kayırmacılığa asla izin vermeyeceğiz.

3- Atama ve yükseltmelerde her türlü ayırımcılık ve öznel tercihe son vereceğiz.

4- İstisnai memurluk uygulamasını kaldıracağız.

5- Üst düzey yöneticiler dışındaki tüm kamu görevlilerinin atamalarını merkezi sınavla gerçekleştireceğiz.

6- Sınavların bağımsız, adil, objektif ve şeffaf bir biçimde gerçekleştirilmesini sağlayacağız.

7- Bütün yöneticilik kademeleri için yazılı sınav kazanma şartı getirecek, üst düzey kamu görevlerine yapılacak atamalarda, yöneticilik eğitimi almış olmayı ön koşul yapacağız.

Bu taahhütlerin ne kadar gerçek olduğunu isterseniz somut olaylarla açıklayalım. Öncelikle bu taahhütlere ne kadar uyulduğunu bilmemiz gerekiyor. Malum, Meclis’teki ve belediyelerdeki uygulamalar iktidar adayları için küçük bir iktidar provasıdır. Üzülerek belirtelim ki CHP, yazdıklarının tamamını Meclis’te ve CHP’li belediyelerde adeta paspas edip ayaklar altında ezmiştir. Atamalarla ilgili yedi önemli kriteri açıklayıp da hepsine aykırı işlem yapmak her siyasi partinin becerebileceği bir iş değildir. İşte inandırıcı olamamasının temel sebebi budur. Şimdi de bu işi nasıl yaptıklarını açıklayalım.

Kılıçdaroğlu dahil CHP’li milletvekilleri sınavsız eleman aldı mı?

Öyle sınavsız eleman almayacağım, diyerek martaval atmakla bu işler olmaz. Adamın önüne sınavsız alınan elemanları pat diye koyarlar ve söylenen yalanlar hemen ortaya çıkar. İsterseniz nasıl olduğunu açıklayalım. 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu’nun 30’uncu maddesinde partilerin ve milletvekillerinin sınavsız elaman alımına ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre; yasama faaliyetleri ile ilgili özel bilgi ve ihtisas gerektiren konularda siyasi parti grup başkanlıklarında ve milletvekillerine kadro şartı aranmaksızın ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli personel çalıştırılabilme hakkı verilmiştir.

Şimdi CHP’li milletvekillerinin yanlarında çalıştırdıkları danışmanları KPSS sonuçlarına göre ilanla ve sınavla almışlarsa bu köşeden her birinden özür dilemeye hazırım. Eğer sınavsız olarak kendi mensupları ve yandaşları arasından danışman almışlarsa CHP’nin yapmış olduğu taahhüdün adına mevcut uygulamaya bakarsak YALAN demekten başka seçenek kalmıyor.

CHP’li belediyeler sözlü sınavla yandaşları arasından eleman alıyor mu, kamera kaydı kullanıyor mu?

CHP’li belediyeler hem KPSS A grubu kadrolara hem de KPSS B grubu kadrolara sözlü sınavla eleman alıyorlar. İsterseniz örnekler için mülga Devlet Personel Başkanlığı’nın internet sitesine bakılabilir. Yani CHP’nin seçim beyannamesinde yer alan taahhütlerine bizzat CHP’li belediyelerde uyulmuyor. İşte bu tür ikircikli uygulamalar CHP’nin inandırıcılığını kaybettiriyor. Bunun adına en hafif tabirle vatandaşı kandırma deniyor. Eğer CHP, seçim vaatlerinde samimi olsaydı, öncelikle CHP’li belediyelere genel başkanları bir genel yazı göndererek hem A grubu kadrolara hem de B grubu kadrolara, işçi alımları ve sözleşmeli hiçbir şekilde sözlü sınav yapılmayacağını ya da sınavların kameraya kaydedileceğini talimatlandırırdı. Ancak, şu ana kadar böyle bir yaklaşım göremedik. Belki akıllarına gelmemiştir diyerek biraz teselli olabiliriz.

Sınavların bağımsız, adil, objektif ve şeffaf bir biçimde gerçekleştirilmesinin sağlanacağını taahhüt eden bir parti, öncelikle CHP’li belediyelerde genel bir uygulama ile sözlü sınavı tamamen kaldırır ya da sözlü sınavlarda kamera kaydı uygulamasını başlatırdı. Ne yazık ki şu ana kadar böyle örnek bir uygulamayı göremedik. Kurumların istemesi halinde KPSS puanı en yüksek olandan başlayarak personeli alımı yapması mümkündür. Mesela yıllardır CHP’nin kalesi olan Çankaya Belediyesi’ndeki objektif (!) personel alımları kamuoyu ile paylaşılabilir. Ya da sınavlara memur ve işçi sendikalarından gözlemci katılımını sağlar. Bu vesileyle biz de özür yazısı yazmak zorunda kalırız.

CHP’li belediyeler sınavsız eleman alıyor mu, sadece KPSS puanını mı esas alıyor?

İşçi alımlarında da benzer uygulamalara devam edildiğini görüyoruz. Yani İş-Kur tarafından gönderilen adaylar arasından sözlü sınav yapılmaktadır. CHP’li belediyelerin sözlü sınavlarda objektif davrandıklarını nasıl bileceğiz? Kamera kaydı var mı, sınav kurulunda sendikalardan temsilci var mı, sadece KPSS puanı esas alınıyor mu? İşte o zaman hükümeti eleştirmenin inandırıcılığı kalmıyor. Yani ben yaparsam sınav objektif oluyor, hükümet yapınca subjektif oluyor, işte bu mantık hastalıklı bir mantıktır. Moğultay zamanında yapılan hakimlik sınavlarını hatırlatmaya ise gerek dahi duymuyoruz.

Elbette sınavsız da eleman alıyorlar. Eğer belediyede istisnai kadro varsa bunu imkan dahilinde kullanmayan yoktur. CHP’li belediyeler de özel kalem müdürlükleri vasıtasıyla sınavsız memur alımı yapıyorlar. İsterlerse CHP’li belediyeler hiçbir şekilde sınavsız eleman almadı diye itiraz ederler ve biz de burada çekinmeden açıklarız. Aynı şekilde sözleşmeli teknik personel alımında da sınav uygulaması yapmıyorlar. O zaman CHP, hangi adaletin ve liyakatin peşinde koşuyor?

CHP objektif uygulamalara Çankaya Belediyesi’nden başlayabilir mi?

CHP’nin tartışmasız kalesi olan ve yıllardır yönettiği Çankaya Belediyesi’nde müdür ve üzeri atamaların hangi objektif kriterlere göre yapıldığı açıklanırsa inandırıcılık o kadar artacaktır. Zorunluluk yoksa niçin objektif uygulamalar yapsınlar ki. Nitekim CHP’li belediyeler istisnaları sonuna kadar kullanmışlardır. Hatta daha da ileri giderek CHP’li belediyelerdeki taşeron işçiler biraz araştırılsa kim kimin akrabasıdır daha net görülecektir. Hangi belediye meclis üyesinin yakınları taşeron olarak alınmıştır? Personel alımında uygulanan bunca subjektif uygulama varken CHP’nin pişkin bir şekilde seçim beyannamelerinde objektiflikten ve adaletten bahseden açıklamalar yapması inandırıcı olmuyor.

Siyasi kadrolaşmanın yarattığı olumsuzlukların giderileceği vaadine CHP’li belediyelere bakarak inanabilir miyiz? Hatta CHP’li belediyelerdeki yetkili işçi veya memur sendikaları dahi durumu bütün çıplaklığıyla ortaya koyacaktır.

Ne hikmetse CHP’li belediyelerde yetkili sendikalar ya KESK ya da DİSK oluyor.

Yükseltmelerde her türlü ayırımcılık ve öznel tercihlere son verileceği ile bütün yöneticilik kademeleri için yazılı sınav kazanma şartı getirileceği vaatlerine CHP’li belediyelere bakarak inanabilir miyiz? Hangi CHP’li belediyede yöneticiler sadece yazılı sınavla belirlenmiştir?

Yeni kazanılan belediyelerdeki eski ilçe başkanlarının atanmaları nasıl izah edilecek?

Sonuç olarak, CHP’nin geçmişinin yanında mevcut durumunun da çok parlak olduğu söylenemez. Geçmişteki uygulamaları hatırlamak için “Ben de o sınava girmiştim” başlıklı yazımız okunabilir. Ha bu arada Kılıçdaroğlu’nun abisi Ali Kamer Kılıçdaroğlu’nun oğlu Ali Naki Kılıçdaroğlu’nun genel müdürlüğü döneminde “Açıktan” SSK İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı’nda mühendis olarak işe başlatıldığını hiç anlatmaya gerek yok. Öyle bozulmaya ve gücenmeye gerek yok, sıkıysa yazdıklarıma yalan densin, ben buna da razıyım. Tek kelimeyle özetleyecek olursak, CHP’nin geçmişte veya halen belediyelerde yaptıkları bundan sonra da yapacaklarının göstergesidir, bunda yalan da yok, hilaf da yok vesselam.