DİB hiç bilmediği hayatlara vidyo hazırlıyor, İnstatürban kadınlar…

DİB hiç bilmediği hayatlara vidyo hazırlıyor, İnstatürban kadınlar…

Dindarlar, akıllarını/idraklerini ellerindeki telefona infak edince, ekran ile imtihan çetin geçiyor. Suret yasağ

Israeli troops injure dozens of Palestinians in Nablus
Trump hails President Erdoğan for pausing Syria operation
ترامب مهاجمًا ماكرون: لا أحد يحتاج 'الناتو' أكثر من فرنسا

Dindarlar, akıllarını/idraklerini ellerindeki telefona infak edince, ekran ile imtihan çetin geçiyor.

Suret yasağının ruhunu, mahremiyetin sınırlarını kavrayamamış zihinler, “kanalıma hoş geldiniz” diyor en mahrem sahneler eşliğinde.

Tesettürün şekil şartlarını yerine getirip ruhunu süpürmüş olan instatürban kadınlar”, hayatlarını 7/24 şeffaf sindirim olarak “kanalından” yayınlayıp fenomenleşiyor.

Saç gizli, uzun kıyafet ile beden saklı, ful makyaj ile yüz hatları olabildiğince parıltılı…

Eşler her daim fon olmaya hazır ve nazır, ne de olsa onlar paranın kaynağı.

Evinden dışarı çıkmayan, erkeklerle aynı ortamı paylaşmaktan beri duran, ama bütün dünyaya, evinin her köşesini, yatak odasının kapısını dahi açan “yeni kadın/instatürban”ların “yeni yuva” anlayışından bihaber DİB, sosyal medya bağımlılığı üzerine vidyo hazırlamış.

Kime hazırlamış?

Bağımlılığın, israfın, gösterişin, hasedin dibini bulmuş, mahremiyeti açı açı imha etmiş instatürbanlılar için mi?

DİB ruhunu kavrayamadığı sorun için, hiç bilmediği hayatlara mihmandarlık yapmaya kalkınca, “ağzı olan konuştu” elbet. Ağzı olup konuşanlar da en az DİB kadar esasında neye karşı olduklarını bilmeden konuştu.

Neoliberal dönemin/ekonominin bütün kodlarını/çarpıklıklarını aşkla içselleştirmiş, her anına törensel zevk ve eylem katan yeni zengin fenomenler, aklı başında olanların aklını ve kalbini yoruyor.

Truman Show’un Dubai efektli Türkiye versiyonu instatürbanlar; akletmeden yaşayanları “kıskananlar çatlasın” mutluluğuna gark ederek, Orhan Veli’nin “Bir elinde cımbız bir elinde ayna umurunda mı dünya” mısraını “Bir elinde kamera bir elinde ayna umurunda mı dünya” olarak güncelleyerek, tepki almaya devam ediyorlar. Onlar seyirci istiyor ve her tepki binlerce yeni seyirci inşa ediyor.

Her devir, “yeni kadın”a kendi ruhundan üflüyor. Buraya kadar tamam da… Bu “yeni kadın”a eş olan “yeni erkekler” kim! Paraya para demeyecek lüks harcamalarına, eşlerinin savurup saçma özgürlüklerine güç yetiren… Ama kendilerini bir özne olarak inşa etmeye gelince işte orada çaresizliğin dibini bulan, kendilerinden “yeni” sıfatı esirgenen “yeni kadın”ın yanındaki o sükutu kendine zehir genç erkekler…

Şallı kızları dillerine dolayan hacılar, hocalar, ağabeyler, amcalar! Siz instatürban fenomen eşi olmak ne kadar zor hiç düşündünüz mü?

Eşine “takipçi” olmuş bütün o kitle için, susarak ve gerektiğinde sadece tebessüm edip onaylayarak var olmak…

Niye düşüneceksiniz ki neticede instatürbanlar “çalışma” günahından beri olduğuna göre yaptıkları her şey “beğeni” konusu…