2020-2022 yıllarında gerçekleşecek ekonomik hedeflerin açıklandığı Yeni Ekonomi Programının
2020-2022 yıllarında gerçekleşecek ekonomik hedeflerin açıklandığı Yeni Ekonomi Programının (YEP)’in ardından, aynı hafta ordumuzun Suriye’ye girmesi sonrasında piyasalar, ABD Başkanı Trump’ın Türk ekonomisine yönelik tehditlerini, tutarsız ve birbiriyle çelişen açıklamalarını algılamaya çalışıyordu. Özellikle bu açıklamaların ardından döviz kurunun ne olacağı merak ediliyordu.
İşte tam bu sırada, uzun süredir konuşulan ve Türkiye ile Rusya’nın kendi aralarındaki ticareti ulusal para birimleriyle yapmalarının önünü açan anlaşmayı imzalamaları çok olumlu karşılandı. Anlaşma ile birlikte, iki ülke arasındaki hesaplamalarda yerli para birimlerinin kullanımı, uygun bir finans pazarı oluşturulması ve yerli kuruluşlar için yerel para birimlerinin cazipliğinin arttırılması amaçlanıyor.
Bu anlaşmaya göre, her ülke yaptığı ihracatı kendi parası cinsinden yapacak. Yerli para birimi cinsinden yapılan ticaret, dolara karşı pozisyon alma gerekliliğini azaltarak ticaret maliyetlerini düşürecek. Böylece, karşılıklı ticaret daha avantajlı hale gelecek ve dolara olan bağımlılık azalmış olacaktır.
Başta Başkan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere dünyayı yöneten liderler, yerel para birimi ile ticaretin başlaması için önemli çaba sarf ediyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, daha önce yaptığı açıklamada dolar tekelinin küresel ticaret için güvensiz ve tehlikeli olduğunu belirtmişti. Benzer şekilde, Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak da doların güvenilirliğini kaybettiğini söylemişti.
Bilindiği üzere bazı ülkeler, dış ticarette dolardan başka para birimleri kullanılması için son birkaç yıldır girişimlerde bulunuyordu. ABD’nin canı istediği zaman, kendi parasının gücünü kullanarak bu ülkelere yaptırım uygulaması ve ekonomileri üzerinden istediği operasyonu yapması çok rahatsız ediyordu.
Rahatsızlığı artan Rusya, İran,Türkiye ve hatta Çin’in de dahil olduğu ülkeler, birbirleriyle yerel paraları ile ticaret yapma istekleri önemli bir noktaya gelmişti.
Bütün bu gelişmeler ışığında, dolar karşıtı cephe hızla büyüdü. Rusya ile Çin arasında karşılıklı ödemelerde dolar yerine ulusal para biriminin kullanılmasını öngören bir anlaşma imzalandı. İki ülke, ulusal para birimi kullanımını yaygınlaştırarak ABD’nin baskı aracı olarak kullandığı doların etkisini kırmayı hedefliyor. Çin; son dönemde ABD ile yaşanan küresel ticaret savaşla birlikte, ortak ticaret anlaşmalarında yerel para birimi kullanmayı teşvik eder konumda.
Yine, küresel ticarete doların tahakküm etmesinden rahatsızlık duyan AB, küresel ticarette Euro’nun daha önemli bir rol üstlenmesine yönelik çalışmaları hızlandırdı. Özellikle, üye ülkelerde üretimi yapılan mal satışlarının ABD Doları ile gerçekleştirilmesi, duyulan rahatsızlıkta etkili olmuş görünüyor.
Bu ve benzeri birçok ülke gibi Türkiye’de, ABD dolarının aşırı dalgalanmasından büyük zarar gören bir ülke. Türkiye’nin mevcut dış ticaretinde en çok kullanılan para birimi %52,8 ile ABD doları. Bunu %39,7 ile Euro ve %2,6 ile sterlin izliyor. TL’nin payı ise %4,9. İhracatımızda kalıcı ve sürdürülebilir bir artış için dış ticarette kullanılan paraların ağırlıklarında daha dengeli dağılım gerekiyor. Böylece ihracat gelirleri para birimlerinin dalgalanmasından daha az etkilenir.
Dünyadaki dış ticaret seviyesi 19 trilyon doların üzerine gelmiş durumda. Amerikan dolarının rezerv para olarak kullanılması ile birlikte, dünyada 200’den fazla ülkenin birbirleri arasında yaptığı ticaretin yaklaşık üçte ikisi ABD Doları cinsinden yapılmakta. Kalan kısmı ise, Avrupa Birliği’nin tek paraya geçmesi ile birlikte bir miktar öne çıkan Euro’nun yanı sıra sterlin ve yengibi para birimleri ile yapılmakta.
Son dönemlerde ABD Başkanı Donald Trump, doların rezerv para olma gücünü kullanarak uluslararası ekonomi ve ticaret alanında tek taraflı adımlar attı. Haliyle de söz konusu adımlar dünyada tepki oluşturmaya başladı. Yerel para birimleriyle ticaretin, küresel düzeyde ciddi olarak tartışma alanı bulma sebeplerinden biri de bu.
Gelişmekte olan ülkelerin dünya ticaretindeki payının iyice artması vekendi aralarındaki ticaretin hacmininbüyümesi, bu ülkeleri özellikle karşılıklı ticaretlerinde dolar kullanımı dışında farklı arayışlara itiyor.