Ekonomi, siyaset ve güvenlik üçgeninde Doğu Akdeniz

Ekonomi, siyaset ve güvenlik üçgeninde Doğu Akdeniz

Doğu Akdeniz denilince akla ilk ekonomi, diplomasi, enerji arz güvenliği ve bölge güvenliği gibi belli başlı m

Bangladesh: ‘Human rights situation remains alarming’
Mersin Bsb son dakika haberleri ve tüm bilgileri
تركيا.. طائرة 'أقينجي' المسيرة تنجح في أول اختبار طيران

Doğu Akdeniz denilince akla ilk ekonomi, diplomasi, enerji arz güvenliği ve bölge güvenliği gibi belli başlı meseleler geliyor. Bugün Doğu Akdeniz, enerji kaynak potansiyeliyle bölge ülkeleri başta olmak üzere tüm uluslararası aktörlerin ilgi odağı haline gelmiş durumda.

Doğu Akdeniz’de keşfedilecek doğal gaz kaynakları, ülkeler için birçok fırsat sunuyor. Söz konusu kaynaklar sayesinde ülkeler, ekonomileri için bir tehdit olan enerji ithalatı yani enerji bağımlılığını düşürecekleri gibi aynı zamanda artan enerji ithalatı nedeniyle ekonomik büyümeden fedakarlık yapma seçeneğinden de kurtulmuş olacaklar.

Bulunduğu orta gelir bölgesinden çıkarak yüksek gelirli ekonomiler içerisine girmek isteyen Türkiye için de enerji faturasını düşürmek kritik bir konu.

Ayrıca Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerji rezervleri ve potansiyel rezervlerin, enerjide dengeleri değiştireceği, yeni bir enerji denkleminin kurulmasını hızlandıracağı ve yeni işbirlikleri için önemli bir süreç başlattığı açıktır.

DOĞU AKDENİZ ARTIK DOĞAL GAZ İLE ÖZDEŞLEŞMİŞ BİR BÖLGE

Ortadoğu nasıl petrol ile özdeşleşmiş ve petrol denilince akla ilk bu bölge geliyorsa Doğu Akdeniz de doğal gaz ile özdeşleşmiştir. Bu nedenle, Doğu Akdeniz’de keşfedilecek yeni doğal gaz ve petrol kaynaklarının bölgede dengeleri derinden değiştirme potansiyeli oldukça yüksektir.

Peki bölgede olduğu düşünülen doğal gaz ve petrol miktarı ne kadar ve rezervler nerede bulunuyor?

Farklı tahminler olsa da ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi verilerine göre KKTC, GKRY, Lübnan, Suriye ve İsrail arasında kalan ve Levant Havzası olarak anılan bu bölgede 3,45 trilyon metreküp doğal gaz ve 1,7 milyar varil petrol olduğu tahmin edilmektedir.

Nil Delta Havzası’nda yaklaşık 6,3 trilyon metreküp doğal gaz ve 1,8 milyar varil petrol rezervi olduğu öngörülürken, Heredot olarak adlandırılan Girit’in güney ve güneydoğusundaki bölgede ise toplam 3,5 trilyon metreküp doğal gaz rezervleri olduğu tahmin ediliyor.

Türkiye’nin yıllık doğal gaz tüketiminin yaklaşık 50 milyar metreküp olduğunu göz önünde bulundurursak bölgedeki mevcut rezervlerin ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır. Ayrıca bahse konu olan kaynaklar, son 20 yıllık süreçte keşfedilen rezervlerdir.

En önemlisi de arama faaliyetleri arttıkça keşfedilen doğal gaz kaynaklarının artmaya devam etmesidir. Dolayısıyla bölgede olduğu düşünülen rezerv miktarının yeni bir doğal gaz enerji denklemi için çok önemli bir gerekçe oluşturacağı açıktır.

EKONOMİK GÜVENLİK VE ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ

Doğu Akdeniz’de keşfedilecek doğal gaz miktarının artacağı beklentisi nedeniyle bölgede ilgili ilgisiz birçok aktör boy göstermeye başladı. Doğu Akdeniz’de hem ülkeler hem de ülkelerin gölgesi olan farklı beklentileri ve gerekçeleri bulunan uluslararası şirketler var.

Doğu Akdeniz’de bulunan ve yeni bir enerji denklemi kurmaya çalışan bu aktörler, doğal gaz arama ve transferinde bölgede önemli bir aktör olan Türkiye’yi dışlayarak ve görmezden gelerek Türkiye’nin söz sahibi olmadığı bir doğal gaz denklemi için farklı senaryolar ve politikalar geliştiriyorlar.

Açıkça söylemek gerekiyorsa, doğal gaz transferinde söz sahibi olan ve son dönemlerde arama faaliyetleri için bölgede bulunan Türkiye’nin önünü kapatmak istiyorlar.

Türkiye’yi dışlama çabaları Türkiye ve KKTC’nin enerji arz güvenliği için ne kadar tehditse Türkiye’nin coğrafi konumunu kullanmasını engellemek de aynı şekilde ekonomi için tehdit oluşturmaktadır.

Türkiye’nin geçtiğimiz yıl enerji ithalatına ödediği fatura 43 milyar dolar. Bu kapsamda Türkiye için tehdit olan enerji bağımlılığını azaltacak Doğu Akdeniz kaynaklarının, ekonomik güvenliğin reçetesi olduğunu vurgulamak lazım.