Fikir, oluş ve varoluş çilesi: Buğday’ın umudu, çınarın ufku, insanın…

Fikir, oluş ve varoluş çilesi: Buğday’ın umudu, çınarın ufku, insanın…

Zor zamanlardan geçiyoruz iki asırdır... Ya olacağız ya yok olacağız... Yok olmamız, insanlığı

Barcelona'dan Trabzonspor'a forma teşekkürü
Kayseri haberleri: Mahallede cenaze yemeği uygulaması maliyet…
Lebanon's fragile government scrambles to respond to mass protests

Zor zamanlardan geçiyoruz iki asırdır…

Ya olacağız ya yok olacağız…

Yok olmamız, insanlığın kıyameti anlamına gelecek; insanlığın umutlarını yitirmesi, yok oluş çukuruna sürüklenmesi yani…

ÇİLE ÖLDÜRMEZ, DİRİLTİR…

Çilemizi dolduruyoruz…

Yok olmayacağız Allah’ın lûtfu, keremi ve inayetiyle…

Olacağız… Olgunlaşacağız…

Bu çile bizi öldürmeyecek, kendimize getirecek, olduracak… olgunlaştıracak…

Çile, öldürmek için değil, diriltmek için varedilmiştir mü’minin akîdesince.

Nasıl demir tavında dövülerek üretilirse, mü’min de çileyle yoğrularak doğrulur, bütün güçlüklere çileyle göğüs gerer, zorlukların önünde çileyle duvar gibi durur…

Çile, öldürmez, diriltir.

Mü’min çileye taliptir.

İki asırdır, ölüp ölüp diriliyoruz…

Çilemizi dolduruyoruz…

AŞK ÇİLESİ, HAKİKAT IŞIĞI

Meyve çilesiz olmaz.

Tohum toprağa düşecek…

Yaza, kışa, bütün mevsimlere katlanacak…

Bütün mevsimleri tanıyacak…

Mevsimleri tanıdıkça, kendini de tanıyacak, olgunlaşacak…

Her mevsimde ayrı bir ruhla donanacak, apayrı özelliklerle kuşanacak…

Tohum toprağa düşecek, rüzgâr / rîh esecek, yağmur yağacak, ağaç meyveye duracak, Rahmân rahmetiyle muamele edecek, ruh üfleyecek hayata ve insana ve tabiata…

İnsan çilesini dolduracak, hayat hakikat olsun, hakikat hayat sunsun diye…

Ölmeyelim, ölmemecesine diri olalım, diri kalalım diye bu çile.

Bu fikir, oluş ve varoluş çilesi.

Olma, olgunlaşma imtihanından geçiyoruz…

Her imtihanın, aynı zamanda, önümüzü açacak, önümüze yeni kapılar açacak bir imkân olduğunu biliyoruz.

Sarp dağları düşe kalka ama mutlaka nasıl aşabileceğimizi öğreniyoruz.

İmtihandan imtihana koşuyoruz…

İmtihan bilincine erdikçe, eriştikçe, yanarak, pişerek imtihan ateşini diriliş ateşine dönüştürdükçe, çile, aşka inkılab ediyor, ışık oluyor, yolumuzu aydınlatıyor…

MEKKE’NİN FİKİR, MEDİNE’NİN OLUŞ, MEDENİYET‘İN VAROLUŞ ÇİLESİ

Evet, fikir çilesi, oluş çilesi ve varoluş çilesi bu.

Fikir çilesi; çünkü zihin ümmîleşmeden, tertemiz bir arınma gerçekleşmez. Zihin hakikati tanıyacak, Mekke-i Mükerreme’sine kavuşacak, hakikate teslim olacak, Müslümanlaşacak; her şeye, hâdiselere Müslümanca nazarlarla bakacak… İnsan, hakikatine; hayat, ruhuna kavuşacak…

Fikir çilesiyle, akîde sütunu dikilir. Akîde, en evrensel, en beşerüstü sözün kaynağıdır. İnsanı hakikat ülküsüne ulaştıracak, hakikati ülkesine kavuşturacak ilkelerin pınarı.

Dalga kırılacak, çakıl taşları temizlenecek, yol açılacak, yürünecek yol inşa edilecek…

Oluş çilesi; çünkü ümmîleşmiş zihin, hakikatin hayat olacağı zemini bulacak; hayat, hakikatine kavuşacak, Medine-i Münevvere olacak, rahmet rüzgârları esecek, insanlığa, varlığa ruh üfleyecek medeniyet tohumları ekilecek. Yeryüzüne…

Yeryüzü, gökyüzüne bakacak. Gökyüzü, yeryüzüne akacak… Hayat hakikat’le buluşacak, hakikat şarkısını besteleyecek, tabiat hakikat şarkısını öğretecek insana…

Dalga kurulacak, yapı-taşları döşenecek… Akîde, ülkesini inşa edecek; adaletin, rahmetin ve uhuvvetin hükümfermâ olacağı yurdunu…

Oluş çilesi, insanı yurt yapacak, umut yapacak, ufuk yapacak…

Son olarak varoluş çilesi; çünkü zaman, hakikatine kavuşacak, hakikatin rengine bürünecek, hakikati terennüm edecek, hakikati söyleyecek… Medine’de çağ’ını kuran Mekke’nin çağrısı Medeniyeti inşa edecek, çağlayan olacak bütün varlığı ve insanlığı sulayacak…

BUĞDAY’IN SECDE MAKAMI, ÇINAR’IN ŞEHADET MAKAMI, İNSANIN KULLUK MAKAMI

Buğday, yerde biter ama gökekinidir. Saflığın ve ümmîleşmenin, diriliğin ve dirilişin simgesi. Buğdayın yönü, SECDE MAKAMIdır çünkü.

Çınar’sa, ŞEHADET MAKAMI’ndadır. Ellerini göğe açar, Rabbimize hamdeder; bizi de fikre ve zikre, keşfe ve fethe davet eder.

Ruh, umuda işaret eder.

Rîh / rüzgâr, ufku canlı tutar, umudu ateşler, yeşertir.

Kulluk, en yüce makamdır. Gerisi çelik çomak oyunu oynama, kula kul olmaktır.

Unutma: En yüce kul Efendimiz (sav)’dir. Kulluk, elçi’likten önce gelir çünkü.

Çilemizi doldurup yeniden tarih yapmaya soyunacaksak şunu iyi bilelim: Biz yenilmedik aslında; yenildik dediğimiz zaman yenildik. Yenildiklerini düşünenler, insanlığa taze bir ruh üfleyemez, hiç bir diriltici yenilik armağan edemezler.