Dünya genelinde çok büyük bir terör karaborsası var. Uyuşturucu sektörü ile birlikte terör piyasas
Dünya genelinde çok büyük bir terör karaborsası var. Uyuşturucu sektörü ile birlikte terör piyasası, zenginlik ve güç hesaplaşmalarında en etkili silahlardan biri. Adeta bir nükleer bomba.
Jeopolitik hesaplardan etnik kavgalara, dini önceliklerden yüz milyarlarca dolarlık kirli paraya, ticaret savaşlarından kaynaklar ve pazar kavgalarına kadar, en büyük ihaleler bu piyasada dağıtılıyor.
AB ÜLKELERİ TERÖR ÖRGÜTLERİ KURUYOR
Demokrasi ve insan haklarını dilinden düşürmeyen Avrupa Birliği ülkelerinin önemli bir bölümü, küresel ölçekte işlerini terör örgütleriyle yürütüyor. Terör örgütleri kuruyor, finanse ediyor, eğitiyor, ülke ve bölgelere gönderiyor, açık ve net olarak onlara hedef gösteriyor.
Bu konuda Avrupa’da başı Fransa ve İngiltere çekiyor. Almanya, Belçika, Hollanda gibi ülkeler istihbarat alanında terör patronluğu yapıyorlar, diğerleri ve kuzey ülkeleri ise “yumuşak güç” örtüsü altında onları besliyor.
ABD VE İSRAİL: KÜRESEL ÖLÇEKTE TERÖR ÖRGÜTLERİNİN SAHİPLERİDİR.
ABD ve İsrail, küresel ölçekte terörün büyük patronlarıdır. “Terörizmle Mücadele”yi küresel siyasi doktrin haline getiren bu ülkeler, aslında o kavramı, terör organizasyonlarını örtbas etmek için icat ettiler.
Soğuk Savaş döneminde etnik ve ideolojik örgütler kuruyorlardı, şimdilerde, özellikle de bizim coğrafyaya yönelik etnik ve “İslamcı” kimlikli terör örgütleri kurdular.
ABD ve İsrail, İngiltere ile birlikte, bazı AB ülkelerinin de desteğiyle, otuz yıldır ülkelerimizi, coğrafyamızı, insanlarımızıbir yandan terör örgütleriyle vuruyor diğer yandan “terör var” gerekçesiyle vuruyor.
“TERÖR VAR” DİYEREK ÜLKELERİ MAHVETTİLER
Bütün terör örgütleri, ABD ve ortaklarının işgal, iç savaş, kaynakları talan etme planları için sahaya sürüldü. Bunlar için ortam oluşturdu.
Afganistan El Kaide ve Taliban var diye işgal edildi. Suriye DEAŞ var diye işgal edildi. Libya ve Irak diktatör var ya da benzer iddialarla işgal edilip mahvedildi. Örtülü gerekçe başkaydı, önümüze hep terör, diktatör, özgürlük ve demokrasi kavramları sürüldü. Oysa bu örgütlerin tamamı Batılı istihbarat teşkilatlarına bağlıydı.
İLK KEZ BİR ÜLKE TERÖR ÖRGÜTÜNÜ ORTAK İLAN ETTİ. DÜNYA BUNU DA GÖRDÜ.
ABD yönetimi PKK gibi bir terör örgütünü açıkça “ortak” ilan edebildi. Hem de bir NATO üyesi müttefikine karşı. Kırk yıldır ülkemize karşı kullanılan etnik terör aslında bu ülkelerin Türkiye ile yürüttükleri örtülü savaştı.
Suriye’nin kuzeyindeki yığınak dünya tarihinde bir terör örgütüne yapılan en açık en pervasız destekti. Ankara’da yapılan ve PKK ile ABD askerinin bölgeden çekilmesini sağlayan anlaşma, ABD’nin terör patronluğunun tescil edilmesi oldu.
Onlar bir terör örgütü için ülkemizle pazarlık yaptılar. Biz de bu pazarlıkla onların terörün patronu olduklarını ilan etmiş olduk. ABD için bundan daha büyük utanç yoktur. DEAŞ da, PKK da, YPG de ABD/İsrail askeri ve istihbarat örgütlerinin malıdır.
O İKİ ANLAŞMA: KİMLER ÇEKİLDİ? KİMLER KAYBETTİ? FOTOĞRAF ORTADA.
ABD ve Rusya ile yapılan anlaşmaların sonuçlarına bakalım: PKK dediğimiz bölgelerin tamamından çekilecek.
PKK ile birlikte başka kimler çekiliyor? ABD askeri, Fransız askeri, İsrail askeri varlığı…
Kimler kaybediyor? Avrupa ülkeleri, S. Arabistan, BAE, Mısır, Bahreyn gibi Arap ülkeleri..
Kaybedenlerin ve çekilenlerin tamamı teröre destek veren, terör patronluğu yapan, terörü finanse eden ülkeler.
BAE VE SUUDİ ARABİSTAN:ABD BİNLERCE TIR SİLAH, ONLAR TIR’LAR DOLUSU PARA GÖNDERDİ.
Son dönemde Türkiye’ye karşı yeni terör destekçileri keşfettiler. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Mısır ve Bahreyn üzerinden, onların organizasyon ve fonlamalarıyla, Türkiye’yi terörle vurmaya başladılar.
ABD PKK/YPG’yebinlerce TIR dolusu silah gönderirken onlar da bu örgüte yüz milyonlarca dolar aktarıyordu. S. Arabistan’ın ve BAE’nin bu konudaki sicili çok kötü ve Türkiye bunu asla unutmayacaktır.
AÇIK DÜŞMAN BAE: TERÖR,DARBE VE ERDOĞAN’A SUİKAST GİRİŞİMLERİ
Açık düşman: Özellikle BAE, Suriye’den Libya’ya, Akdeniz’den bölgenin tamamına her alanda Türkiye ile savaşıyor. Batı başkentlerinde FETÖ’cülerle ortaklık kurup Türkiye’yi vuruyor. Bilinen ve bilinmeyen Türkiye karşıtı bütün örgütlere silah ve para yağdırıyor.
BAE’nin açık düşmanlığı, kötülüğü ülkemiz için öncelikli ve mutlaka önlenmesi gereken bir tehdit haline gelmiştir. 15 Temmuz’da yer aldı, onları fonladı, Dubai’de FETÖ ile ortak toplantılar, eylem planları yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirme, suikast ve öldürme planlarının ve girişimlerinin tamamında BAE vardı. Kiralık katili Muhammed Dahlan’la Türkiye içinde bile suikastlere teşebbüs etti.
İKİ TÜRKİYE DÜŞMANI:MUHAMMED BİN ZAİD MUHAMMED BİN SELMAN. TERÖRE DESTEKLE SUÇLANMALI
Şimdilerde Kıbrıs Rum Kesimi’nde kurduğu şirketlerle İsrail’in istihbarat mensuplarını istihdam ediyor, buradan Türkiye’ye karşı istihbarat ve terör operasyonları yürütüyor. Bölgedeki bütün Türkiye karşıtı operasyon ve saldırılarında İsrail’den talimat alıyor, S. Arabistan’ın gücünü kullanıyor.
Muhammed Bin Zaid, açık biçimde küresel terör finansörlüğünden, suikast ve kirli, örtülü operasyonlardan sorumlu tutulmalı, suçlanmalı, yargılanmalı. Onun kafaya aldığı ve yönettiği Muhammed Bin Selman’ın tek cinayeti Cemal Kaşıkçı cinayeti değil. Bu ikisi Yemen’deki savaş suçlarından da sorumludur.
Muhammed Bin Zaid ve Muhammed Bin Selman, bölgemizde iki öncü Türkiye düşmanıdır. Bütün kötülüklerini Türkiye’ye yöneltmiş bu iki ismin patronu İsrail istihbaratıdır.
ANKARA VE SOÇİ’DEKİ ANLAŞMALARDAN SONRA KİMİN OYUNU BOZULDU..
Ankara ve Soçi anlaşmalarından sonra oyunu bozulanlar arasında bu iki isim de var. Türkiye’nin teröre ve arkasındaki güçlere karşı kazandığı son zafer bu iki ismi de vurmuştur. Ama burada kalmamalı, bu kişilere karşı en etkili yöntemlerle mücadele devam etmelidir.
Türkiye, Soğuk Savaş sonrası terör borsasına en ağır darbeyi indirdi. Küresel terör piyasasında rüzgarı tersine çevirebilen ülke oldu. Coğrafyamızdaki bütün ülkeleri terör örgütleri üzerinden mahvettiler. Türkiye’ye de aynısını yapıyorlardı. Ama bu sefer başaramadılar. İlk kez geri adım atmak zorunda kaldılar.
İKİ “TERÖR SİMSARI”. SIRA ONLARA GELİYOR.
Devam edecek, burada kalmayacak. PKK ve DEAŞ’tan sonra mücadele onların bölgemizdeki terör baronlarıMuhammed Bin Zaid ve Muhammed Bin Selman’a yönelecek, yönelmeli.
Önce terör örgütleri, sonra simsarları, sonra da onların patronları…
Bu iki kişi hakkında terör finansmanı, terör örgütü kurma ve yönetme, ülkeleri tehdit etme, suikast ve terör saldırıları yapma konularında çok detaylı bir soruşturma başlatılıp uluslararası mahkemeler harekete geçirilmeli.
Türkiye’yi kınayan Arap Birliği’nden neden ses çıkmıyor?
Terör örgütlerini kullanan AB ülkeleri nasıl suçüstü yakalandı ve açığa düştü?
Onlar için Türkiye’ye karşı “Oyun” bitti. Yeni oyun kurmaları zaman alacak. Biz daha hızlı olacağız. Türkiye “terör simsarları”nın da üstesinden gelecek.