İnce’ye kumpas kuranlar ile Gül’ü aday yapmak isteyenler aynı mı acaba

İnce’ye kumpas kuranlar ile Gül’ü aday yapmak isteyenler aynı mı acaba

“Geniş bir mutabakat olsaydı, Cumhurbaşkanı adayıydım. Ama geniş mutabakat olmadı, aday değilim&rdq

Şanlıurfa’da yatırım incelemesi
Operario Ferroviario EC PR
Milli tohum 85 ülkede

“Geniş bir mutabakat olsaydı, Cumhurbaşkanı adayıydım. Ama geniş mutabakat olmadı, aday değilim” minvalinde cümleler kuran Gül’ün adaylığını en çok kim istiyordu hatırlıyor musunuz?

Hani şu 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın karşısına “tek aday” ile çıkmak için çabalayan muhalefetin 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü aday yapmak için kapalı kapılar ardında yürüttüğü çalışmadan söz ediyorum.

Hani Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun bir o kapıya bir bu kapıya gittiği günlerden söz ediyorum. Nihayetinde İyi Parti Genel Başkanı MeralAkşener “Ben adayım” dediği için Gül’ün hevesinin kursağında kaldığı günlerden…

Abdullah Gül’ün bir cumartesi günü bir merdivenin başına dikilip, “Ben de geniş bir mutabakat olursa üstüme düşeni yapmaktan çekinmeyeceğimi söylemişimdir. (…) Temel Bey’in çabaları sonrası geniş bir mutabakat ortaya çıkmamıştır. Bu nedenle adaylığım söz konusu değildir” dediği günlerden yani…

Peki baştaki soruyu yine soralım. Gül’ün adaylığını en çok kim istiyordu?

Tabii ki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Kılıçdaroğlu’nu buna ikna edenler!

Peki Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gül’ü aday yapamamasının önündeki engel kimdi? Birinci engel Meral Akşener ise ikinci engel elbette Muharrem İnce’ydi.

Peki Gül’ün adaylığı gerçekleşseydi ne olacaktı? Kılıçdaroğlu ve Gül’ü ona empoze edenlere göre Erdoğan yenilecekti.

Burada Kılıçdaroğlu’nu Gül’ün adaylığına ikna edenlerin kimler olduğunu merak etmek gerekiyor sanırım.

Bunun için belki de 2007’ye gitmek gerekecek! 27 Nisan e-muhtırasından ve 367 garabetinden sonra gidilen erken seçim ve referandumun ardından henüz AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı belli olmamışken “Ben adayım” diyen kimdi? Elbette Sayın Gül’dü. Fiili durum oluşturarak adaylığını ilan etmişti. Onca badire atlatıldıktan sonra Gül acaba neden bir anda “Adayım” diye ortaya çıkmış olabilir?

Yoksa “Adayım” demeden önce o dönemin gazetecilerinden biri acaba Gül’ü birileriyle görüştürmüş olabilir mi?Kör şeytan işte aklımıza düşürdü.

Bu sorunun cevabını bulduğumuzda belki de 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’nun Gül’ün adaylığına kimler tarafından ikna edildiğini de öğrenmiş olabiliriz.

Son bir haftadır, “Saray’a çıkan CHP’li” yalanı üzerinden “CHP’de ne oluyor” tartışmasını takip ediyoruz.

Talat Atilla’nın “üfürdüğü”, Rahmi Turan’ın yazdığı, Kılıçdaroğlu’nun “Evet doğrudur” dediği, Muharrem İnce’nin “Külliyen yalan, bana kumpas kuruluyor” dediği yalanın kaynağını şu ana kadar öğrenemedik.

Muharrem İnce’nin, “Genel Merkez’de bir grup” diyerek işaret ettiği “kumpasçılar”ın yaptıkları öyle bir hal aldı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan “Cumhurbaşkanlığından istifa ederim, sen de CHP’nin başından gider misin” diyerek rest çektiği ortamda, Kılıçdaroğlu Hürriyet’e konuştu ve “yalanını” tevil yoluyla devam ettirdi.

Akşam gazetesinin birinci sayfasında dün konuyla ilgili olarak, “Tekne tatilinde kimler vardı?” başlıklı bir haber yayınlandı.

Çünkü, bir gün önce basın toplantısı yapan İnce CHP içindeki “çete”yeişaret ederken şöyle dedi: “Onlar kendilerini iyi bilirler, mesela aynı teknede yazın tatil yapmışlardır.”

Peki İnce’nin kastettikleri kimler?

Akşam’ın haberinde o isimler var: “Bülent Kuşoğlu, Tuncay Özkan, Oğuz Kaan Salıcı ve Engin Özkoç.”

Bu isimlere dikkat! Ama birine daha da dikkat!

Hatta bingo!

Yukarıda anlattığım 2007 Temmuz’unda Gül’ün adaylığında da 24 Haziran 2018 seçimlerinde Kılıçdaroğlu’na Gül ismini empoze eden de İnce ile Akşener’den nefret eden de aynı isim olmasın sakın?

***

Emin Çölaşan’ın bir zamanlar “Minik Kuş”u vardı. Hayatını kaybetti. Ankara’da ne olup bitiyorsa, İstanbul Boğaz hattında ne olup bitiyorsa “Minik Kuş” bir dosya ile Çölaşan’ın Cinnah yokuşundaki ofisinin camından içeri bırakıverirdi.

Minik Kuş öldü. Zaten onun yöntemleri de dijital çağda öldü.

Artık “bulut” var. Her şey orada.

Dün sabah gazeteleri okuyup, televizyonları izlerken, bir buluttan mail kutuma birkaç damla iddia düştü!

İddialar ile açık kaynaklardaki haberleri karşılaştırdığımda önüme şöyle bir tablo çıktı:

Birileri “teknede tatil yapıyor” bu bir yerlerde not ediliyor.

Birileri 2007’de Genelkurmay 2’nci Başkanı Ergun Saygun ile görüşüyor bir yerlerde not ediliyor. Birileri birilerinin sayesinde bir televizyon kanalını satıyor, bir yerlerde not ediliyor.

Birileri, Gül’ün adaylığı konusunda Kılıçdaroğlu’nu ikna ediyor, not ediliyor…

Muharrem İnce’ye kumpas kuruluyor, not ediliyor…

2007’de “Adayım” diyen Gül, 2018’de “Aday değilim” diyor, not ediliyor. Bütün bu notları alt alta yazıp topladığımızda karşımıza “Teknede tatil yapanlardan biri” çıkıyor!

CHP’deki kumpas hikâyesi gitgide ilginç hale geliyor.

Yanılıyor muyum?