Beyaz Saray’ın ABD’nin Suriye’nin kuzeyinden çekileceği açıklamasının ardından Başk
Beyaz Saray’ın ABD’nin Suriye’nin kuzeyinden çekileceği açıklamasının ardından Başkan Trump’a yönelik eleştirilere kendi partisi Cumhuriyetçiler dahi karşı çıkarak bu kararı yerden yere vurmuşlardı. Cumhuriyetçilerin Senato’daki lideri McConnell Kongre’de çoğunluğun Kuzeydoğu Suriye’deki askeri varlığın devamını desteklediğini kaydederek hızlı bir çekilmenin Rusya, İran ve Esad rejiminin çıkarına hizmet edeceğini ve “IŞİD ve diğer terörist grupların” geri gelmesine neden olacağını belirtmişti. Temsilciler Meclisi’nin Demokrat Partili Başkanı Nancy Pelosi de kararla ilgili olarak yaptığı açıklamada ABD’nin “Kürt ortaklarını (PYD/PKK terör örgütü) terk ettiği” için Trump’ı kıyasıya eleştirdi. Yaklaşık 8 yıldan bu yana Pentagon ile iç içe olan bir terör devleti kurma hayalindeki YPG/PKK terör örgütü militanları da ABD’nin kendilerini terk ettiğini düşünüyorlardı. Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Genel sözde Komutanı terörist başı Kod.Mazlum Kobani (Ferhat Abdi Şahin) Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda yürüttüğü Barış Pınarı Harekatı ile ilgili Fransız Le Figaro gazetesine konuşmuştu. ABD’nin askerlerini bölgeden çekmesinin kendileri için ‘hayal kırıklığı yarattığını ’Türkiye’nin başlattığı savaşa Amerikalılar son vermezlerse ihanete uğradıklarını varsayacaklardı. Nitekim terör örgütü YPG/PKK işgalindeki Suriye’nin Kamışlı ilçesindeki örgüt sempatizanları, Haseke’deki üslerinden çekilen ABD güçlerini taşıyan TIR’ların geçişi sırasında patates ve domates atarak ABD güçlerini protesto etmişlerdi. Aslında YPG/PKK’lı teröristler birçok platformda ABD’nin kendilerine yanlış yaptığını hatta satıldıklarını dahi iddia ediyorlardı. Terör örgütü mensuplarının bu yakınmalarına karşı ABD Savunma Bakanı Esper ve Trump’un yaptığı açıklamalar ABD’nin YPG/PKK’ya sırtını döndüğünün açık işaretlerini taşıyordu. ABD’nin Suriye’de YPG/PKK ile iş birliği yapmasının temel nedeninin DEAŞ’la mücadele olduğunu belirten Esper, söz konusu ilişkinin önceki Başkan Barack Obama döneminde kurulduğunu kaydetti. Esper, “Uzun süredir NATO müttefiki olan bir ülkeye karşı Kürtleri (YPG/PKK) savunmak ya da otonom bir Kürt devlet kurabilsinler diye onlara yardım etmek üzere görevlendirilmedik. Kürtler için Türkiye ile savaşa girecek değiliz” ifadesini kullanmıştı. Trump’un açıklaması daha da ağırdı. Trump teröristlere “Ben sizi koruyamayacağım, kaçın kurtulun” çağrısı yapıyordu. Trump PYD/PKK’nın Türkler karşısında hiçbir şansı olmadığını bu nedenle Kürtlerin (YPG/PKK )ABD-Türkiye Güvenli Bölge mutabakatı gereği Tel Abyad ve Rasulayn’dan acil çekilmelerini tavsiye ediyordu. ABD’nin YPG/ PKK terör örgütüne sırt çevirdiğini düşündüğümüz bir süreçte Cumhuriyetçi ve Demokratlardan oluşan bazı senatörlerin YPG terör örgütü elebaşı Mazlum Kobani’nin Washington’a gelerek Trump yönetimi ve Kongre ile görüşmesi için Dışişleri Bakanlığı’ndan vize işlemlerini hızlandırmasını istemeleri YPG /PKK terör örgütünün şüphesiz lehine bir girişimdi. Ancak Trump’un sözde generali terörist başı Mazlum Kobani’ye teşekkür ve ABD’ye davet mesajı ne oluyor sorusunu sormamıza neden oldu. Senato’nun veya Temsilciler Meclisi’nin Türkiye’nin Güvenli Bölge’yi oluşturduğu Putin ve ABD ile yapılan mutabakatlardan rahatsız olduğu bir gerçek. Ancak Trump’un PKK/YPG’ye ani dönüşü seçim yatırımı mı? Yoksa ABD ile SDG’nin sözde komutanı arasında MOSSAD –FETÖ – CIA ve küre çetesinin de dahil olduğu KAOS veya suikast planlarının ortaya konması mı Trump’ı etkiledi? Zira Suriye’den çekileceğini duyuran ancak sonradan ülkenin doğusundaki petrol yatakları için takviye güç gönderen ABD, bu kaynaklardan edinilecek gelirin terör örgütü PKK/YPG’ye aktarılacağını duyurdu. Barış Pınarı Harekatı sonrası Suriye’nin kuzeyinde terör devleti projesi çöken ABD, PKK’lı teröristlerin ülkeye engelsiz girebilmesi için özel vize tasarısı hazırlıyor. Tasarının geçmesi halinde her yıl 4 bin terörist, ABD’ye giriş yapabilecek. Gözden çıkarılan YPG’ye bu kıyaklar durup dururken yapılmıyor herhalde! Üstüne üstlük Amerika Birleşik Devletleri’nde Türkiye’ye karşı hazırlanan 2 tasarı birden Senato’nun alt kanadı olan Temsilciler Meclisi’nde kabul edildi. ABD Temsilciler Meclisi, ilk olarak 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanıyan tasarıyı kabul etti. Daha sonra ise Türkiye’ye Suriye’nin kuzeyindeki operasyonundan dolayı yaptırımlar uygulanmasını içeren bir tasarıyı daha onayladı. Dahası Trump’un azledilmesi için düğmeye basıldı. Böylesine bir konjonktürde Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelede yeni bir adımın sinyalini verdi. Bazı ülkelerin milli güvenliğe tehdit olarak gördüğü teröristi nerede olursa olsun bulup ortadan kaldırdığına dikkat çeken Erdoğan, “Öyleyse Türkiye’nin de aynı hakka sahip olduğunu kabul ediyorlar, demektir. Buna ellerini sıktıkları teröristler de dahildir. İnşallah yakında bu konuda milletimize müjdelerimiz olacaktır” dedi.
Hedef açık terörist başı Mazlum Kobani ülkemizin bekası için derdest edilecek, bazı kumpas ve suikast tertipleri de bozulacak inşallah!