MEHMET ŞEKER : Biz ne söyleriz, tamburamız ne çalar?

MEHMET ŞEKER : Biz ne söyleriz, tamburamız ne çalar?

Kırk yıldan bu yana başımıza belâ olan terör örgütüyle girişilen mücadele en son noktaya

Golcüsü var golü yok
137 شهيدا من 'الوطني السوري' منذ انطلاق 'نبع السلام'
ABD’de iç savaş korkusu

Kırk yıldan bu yana başımıza belâ olan terör örgütüyle girişilen mücadele en son noktaya ulaştı.

Bundan iyisi tamamen bitirmek ama şimdilik bu kadarına razıyız.

Barış Pınarı Harekâtı ile planlanandan daha hızlı hedefe ulaşıldı.

Türkiye tarafından yıllardan beri dile getirilen güvenli bölgenin tesis edilmesi için zemin hazırlandı.

ABD ve Rusya ile yapılan uzun görüşmeler sonuç verdi. Her ikisiyle de mutabakat imzalandı.

Hem arazide, hem masada kazanan Türkiye oldu.

*

Türkiye’nin haklı güvenlik endişesini artık kabul etmeyen kalmadı.

ABD, Rusya, İran, Almanya, İngiltere, Bulgaristan ve pek çok ülke, yaptığımız harekâta mırın kırın etseler de neticede hak verdiler.

Şimdi bazı Avrupa ülkeleri güvenli bölgede kontrolü beraber sağlamaktan söz ediyor.

Neyse ki Rusya onlara gereken cevabı verdi.

Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz demeye getirdi.

Bütün bunlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yürütüldü.

Gece gündüz aralıksız sürdürülen çalışmalara şahit olduk.

*

Öte yandaysa bir muhalefet liderimiz var ki evlere şenlik.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’le görüşürken, ABD’lilerle müzakere ederken, harekâtı anbean yönetirken, kendisiyle görüşmek için başvuran devletlerin liderlerini sıraya alırken, aslan muhalefet liderimiz neler yapıyor, ne konuşuyor?

Parti grup toplantısında kürsüye çıktığında söylediklerini unutmak mümkün değil.

Poşet için marketlerde ödenen 25 kuruştan bahsetti.

Vatandaşın beş kuruşa muhtaç olduğunu söyledi.

Terör örgütüne destek veren HDP’li belediye başkanlarının görevlerinden alınmasını, kaymakam ve valilerin kayyum atanmasını eleştirdi.

Gözaltına alınma şekline karşı çıktı.

Arabada sigara içme yasağına itiraz etti.

Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın hane başına düşen gelirin üç katına çıkmasından bahsetmesini aklınca alaya aldı.

Nasıl, ne zaman, nerede, kim diyerek anlamadığını, kabul etmediğini ortaya koydu.

Hesap uzmanı ya, üç katına çıkan geliri anlamakta zorlanıyor.

Söylediği şu: Millet aç, aç…

*

Bu kadarla kalmıyor tabii. İlave olarak, ülkesinin yanında yer almayı bile beceremiyor.

Ortada milletin hepsini ilgilendiren, millî güvenlik meselesi varken, askerimiz sınır ötesinde operasyon yaparken, güvenli bölgenin tesis edilmesi için hem sahada hem masada zorlu mücadeleler verilirken, bizimki 25 kuruşluk poşetten falan bahsediyor.

Yetmezmiş gibi Ömer Çelik’in tabiriyle, bütün batı ülke başkentlerinin tezlerini dillendiriyor.

Ülkesinin yanında yer almayı beceremiyor, bunun millî bir mesele olduğunu anlayamıyor.

Ya da anlamamış görünüyor.

Türkiye bileğinin gücüyle başarı kazanmış, teröristleri def etmiş, otuz bin tırla gönderilen silahları cephaneleri bırakarak kaçmışlar, senelerden beri kazdıkları tünellere veda etmek zorunda kalmışlar, ABD ve Rusya başta olmak üzere terör örgütüne destek veren kim varsa güvenli bölgeye itiraz edemez hale gelmiş, fakat bizimki bütün bunlardan bihabermiş gibi davranıyor.

Allah akıl fikir versin diyeceğim, ne fayda?

Verdiğinin kıymetini bilmedikten sonra fazlası da bir işe yaramaz.

*

Nereden biliyoruz?

Mektup okumasından. (Evvelce de bir başka terör örgütünün ‘tape’ dedikleri kayıtları okumuştu.)

Türkiye’nin yok hükmünde gördüğü, yazanın da yazdığına pişman olup sonradan Erdoğan’a güzellemelerde bulunduğu ortamda, bizim hesap uzmanı yine bildiğini okuyor.

Yaptıklarının ve ağzından çıkanların, bu güzel ülkenin aleyhine olduğunu bilmezmiş gibi.

Yok sayıldığını, kabul edilmediğini unutuyor.

Vakti gelince lâyıkıyla cevap verileceği ilan edilmesine rağmen, kavrayamıyor.

“YPG bize mi saldıracak? Onlar vatanını savunuyor” diyen birinden daha ne beklenebilir ki zaten?

PKK’nın, YPG’nin, PYD’nin, SDG’nin tek bir gövde, tek bir baş, tek bir örgüt olduğunu cümle âlem kabul etti, bizimkinin muhayyilesi almakta zorlanıyor hâlâ.

Her şeye rağmen, Allah’tan ümit kesilmez.

Belki bir gün düzelir diye bakıyoruz ama böyle tambura mı olur Allah aşkına?