Mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı?

Mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı?

Şu günlerde sokak gösterileri yapılan o kadar çok ülke var ki, dünyaya biraz uzaktan bakılsa, bir yangı

Palestinian journalist loses his eye by Israeli bullet
نازحو تل رفعت السورية يتظاهرون لتحرير مدينتهم من إرهابيي 'ي ب ك'
Number of tourists in Istanbul to exceed its population for first time

Şu günlerde sokak gösterileri yapılan o kadar çok ülke var ki, dünyaya biraz uzaktan bakılsa, bir yangın yerini andırır.

Her tarafta tüten dumanlar arasında taşla, sopayla, silahla birbirine saldıranlar, çatışan karınca sürüleri gibi görünecektir.

Batılıların kendilerine göre fazla uzak bulmayıp “Ortadoğu” dedikleri bölgemizden başlayın, arada fazla mesafe olduğunu düşündükleri için “Uzakdoğu” ismiyle andıkları Asya’ya uzanın, oradan Afrika’ya geçin, Güney Amerika’ya uzanın, her nereye baksanız benzer tablolarla karşılaşırsınız.

Bir sakin bölge görmek isterseniz, zahmetli de olsa kutuplara kadar gitmeniz gerekir.

Zira diğerlerine göre az da olsa Avrupa bile hareketli.

* * *

Kısa süre önce, memleketin birinde uyuşturucu baronunun oğlu gözaltına alınınca, her taraf karışmış, gösteriler başlamış, çete üyeleriyle polis arasında silahlı çatışma çıkmış ve idare, vaziyeti idare edemeyeceğini anlayıp gözaltına aldığı baron oğlunu serbest bırakmıştı.

Bir devlet için yüz kızartıcı bir durum.

Bizde de buna benzer durumların yaşanması için epeyce uğraştılar.

Denemedikleri kalmadı.

Hazırladıkları bütün tuzaklar ayaklarına dolandı.

* * *

Çok değil, altı sene önce Gezi diye bir yaygara koptu ki sebep olarak üç tane ağacı gösterdiler.

Göstericiler ortalığı yakıp yıkıyor, güya çevrecilik yapıyorlardı.

Önlerine çıkan ne varsa ezip geçiyorlardı.

Çiçek, çimen, ağaç, fidan, polis arabası, cankurtaran aracı, banka şubesi, belediye otobüsü, mağaza vitrini…

Kendilerini o kadar kaptırmışlardı ki 24 saat daha direnirsek, AB kuralları gereği hükümet düşecek, dayanın diye mesajlar yayıyorlardı.

Baksan, adama benzetme ihtimali olan tipler de vardı aralarında.

Aklı başında sanılan tiplerden “Kesin bilgi yayalım” gibi abuk sabuk açıklamalara rastlayınca çok önceden hazırlık yapıldığı, planlı bir hareket olduğu çabucak anlaşıldı.

İdare de idare etmeyi bildi.

Bütün provokasyonlara rağmen.

* * *

Soytarılar taleplerini kameralar önünde ilan edince, tablo daha net olarak ortaya çıktı.

Üçüncü köprüye karşıydılar, yeni havalimanına karşıydılar, Türkiye’yi güçlendirecek her ne hamle varsa hepsine itiraz ediyorlardı.

Üç tane ağaç için başlayan masum bir hareket nerelere gelmişti.

Anlaşılır gibi değildi ama bazıları onları anladığını, mesajın alındığını açıklıyordu.

Doğrusu bu da anlaşılır gibi görünmüyordu o zaman.

Sonrasında görüntü daha bir netleşti.

* * *

Dün on birinci ayın on biriydi ve saat on birde ülke çapında başlayan fidan dikme işi rekora koştu.

On bir milyon fidan dikimi hedeflenmesine rağmen, kısa süre içinde sahiplenilen fidan sayısı on dört milyonu geçti.

Dünya rekoru kırıldı.

Artık bir ağaç dikme bayramımız var, hayırlı olsun.

Her sene 11 Kasım günü milyonlarca yeni fidan dikilecek.

Yakılarak yok edilen ormanların yerine daha fazlası için gayret sarf edilecek.

Son yıllarda dünyanın en fazla ağaç diken ülkesi olmuştuk, şimdi bunu daha yukarılara taşıyacak, ağaç sayısını katlayacak ve ormanlarımızı çoğaltacağız.

* * *

Dünkü törenler sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sordu.

“Nerede onlar?”

Sahte çevreciler, ortalıkta yoktu.

Ne bir ses geldi, ne görüntü.

Ya bir yerlere çokoprens almaya gitmişlerdi.

Yahut çokoprensesin peşine düşmüşlerdi.

Ülkenin bütün il ve ilçelerinde evvelce belirlenen alanlara kalabalıklar fidan dikmeye koşmuşken, çakma çevreciler kayıptı.

Ama haklarını yemeyelim, daha o günlerde, her şeyi ortaya seren esaslı bir açıklama yapmışlardı.

“Mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı?” diyerek.