Barış Pınarı Harekâtı’nın, ‘Güvenli Bölge’ sınırlarının hayli &oum
Barış Pınarı Harekâtı’nın, ‘Güvenli Bölge’ sınırlarının hayli ötesinde etki alanları yaratacağına ilişkin en azından-hadi farkındalık demeyelim-intiba uyandırmış olmak güzel…
Genellikle ezbere, ziyadesiyle siyasi meşreplerine göre dış politika okuyanlara, ‘stratejist’ gibi bedava taşınabilen parlak apoletleri taşıyanlara da hayır yaptık sayabiliriz.
Gelgelelim, Güvenli Bölge Türkiye’nin gölgesidir, herkes gölgeyi görüyor ama cüsseyi anlamıyor…
***
Amerikan yaptırımları meselesi şu an itibariyle en popüler konudur Türkiye’de. Bu yüzden çizgiyi baştan çekelim; eğer Barış Pınarı Harekatı’nın etkisi sınırlarının çok ötesini vuruyorsa, gelecek yaptırımların sonuçlarının da farklı olacağını bilmeli Amerika…
En başaşunu yazalım; bu yaptırımların cürmünü kimse haddinden fazla büyütmesin. O kadar önemli değiller. Hele BM Güvenlik Konseyi’ndeki Türkiye’ye taraf Rus-Amerikan tavrı ortadayken.
‘Tehlikeli’ kısmını yazalım; ABD’nin üç bakan ve iki bakanlığa yaptırım getiren kararnamesinin Başkan Trump tarafından imzalanması, vergi oranları üzerinde oynanması ve ticari hedeflerin askıya almasından çok, Milli Savunma Bakanı Esper’in, “önümüzdeki hafta NATO’da müttefiklerimize toplu ve bireysel diplomatik-ekonomik önlemler alma yönünde çağrı yapacağım” açıklaması tehlikelidir!
Tehlike ateşle oynamalarında…
***
Bu yaptırım ve tehditler, Türkiye’nin Suriye’deki harekâtı nedeniyle geliyor. ‘Potansiyeli’ nedeniyle geliyor! Oluşturacağı ‘vakum’un rüzgarını kesmek adına geliyor. Enerji Bakanı’na yaptırım uygulamak da o; Kıbrıs, Akdeniz demek ve dahi KKTC Cumhurbaşkanı’nın rezil açıklaması demek.
Ancak sahada Rusya da var. Münbiç tartışmalarının yaşandığı gün, Türk Genelkurmay Başkanı ile Rus Genelkurmay Başkanı, Türk Savunma Bakanı ile Rus Savunma Bakanı konuşuyorlar ve işler öyle yürüyor.
Bunu niye söylüyoruz; hava savunma sistemleri ihtiyacımıza Batı’nın aldığı pozisyon S-400’lerle sonuçlanmıştı. Şimdi daha geniş bir alanda, AB, NATO’nun abanacağı anlaşılıyor. Bu Türkiye’yi-istemediği kadar-Rusya’ya itecektir…
Harekâtın etkisinin, potansiyel politik sonuçlarının, yarattığı korkunun teyidini-mesela, Volkswagen’in Türkiye yatırımını ertelemesi veya Çin Dışişleri Bakanlığı’nın, ‘harekatı durdurun ve çekilin’ açıklamaları-böyle alıyoruz.
Bu hep konuşulan ‘yeni Doğu-Batı sınırının’ ilk işaret taşı olabilir!
Bu haberler ardı sıra yığılırken, Türk Konseyi 7. Liderler Zirvesi’nde Türkiye (Erdoğan), Azerbaycan (Aliyev), Özbekistan (Mirziyoyev), Kazakistan (Nazarbayev), Macaristan (Orban), Kırgizistan (Ceenbekov) hatta Türkmenistan aynı masadaydı!
***
ABD’den gelen yaptırımlar silsilesi-hangisi ne kadar etkili olur ayrı-Başkan Trump’ın iç sıkışmışlık karşısında çözülüşünü anlatıyor. Ama yaptırımların Türkiye-Rusya ekseninde nasıl ele alındığını da bilmemiz gerekiyor.
Bakın…
Harekat başlamadan Erdoğan-Trump telefonla görüşüyor. Bir süre sonra Beyaz Saray hem ülke içindeki dengeleri hem de ABD’nin müttefiklerini yerinden zıplatan, tercümesi, “Suriye’den çekiliyoruz, Türkiye harekat yapacak” olan resmi açıklaması geliyor. 40 saat geçmeden Türkiye Fırat’ın doğusuna giriyor.
İşte tam bu aralıkta; Rusya ve Türkiye Maliye Bakanlıkları arasında iki ülke arasında ödeme ve anlaşmalarda yerli para birimlerinin kullanılmasına yönelik anlaşma bağlanıyor. İmza altına alınan mutabakat, dikkat, Türk banka ve şirketlerinin SWİFT ödeme sisteminin Rus versiyonu olan Rusya Merkez Bankası Ulusal Ödeme Sistemi’ne bağlanması, Rusya tarafından MasterCard ve VISA’ya alternatif tasarlanan MİR banka kartlarının kullanımı için Türkiye’de gerekli altyapının oluşturulmasını öngörüyor.
Bitmiyor, bu sistemlere başka ülkelerin bağlanması olasılığı konusunda işbirliği amaçlanıyor.
Fırat’ın Doğusu’na itiraz için Birleşmiş Milletler’e ilk başvuruyu yapan İngiltere ve Fransa, “bizim çizdiklerimizi siliyorlar, baştan çizecekler” diyorlar, öbür yandan İkinci Dünya Savaşı’nın kurduğu sistemin en ağır sütunu harekâta saatler kala Türkiye ve Rusya tarafından tekmeleniyor.
ABD yaptırımları, 100 milyar dolar gibi Trump’ın ciğerini yakacağı belli iki ülke hedefini askıya alıyor, Savunma, İçişleri, Enerji bakanlıklarına yaptırım getiriyor, Türkiye’yi NATO masasında çarmıha germeye hazırlanıyor, pazarlık için Neo-Con/Evanjelik Başkan Yardımcısını Türkiye’ye gönderiyorlar…
Türk-Rus anlaşmasının zamanı ve niteliği gösteriyor ki, bunların geleceği tahmin edilmiş.
Ancak Batı blokundan gelen atak, NATO kartı, Avrupa ve ABD’nin bir bölümünün, “ya bizimlesinizdir ya bize karşı” seçeneğini Türkiye’nin önüne koyma cüretine kadar yükselecekse, hele “YPG/PYD ile aranızda arabuluculuk yapalım, konuşun” gambitini Ankara’ya dayatırlarsa…
Açık konuşalım..
Hayat ‘herkes’ için zorlaşır!