Nedret Ersanel: NATO’nun yeni ‘öcü’sü…

Nedret Ersanel: NATO’nun yeni ‘öcü’sü…

3-4 Aralık’ta Londra’da gerçekleşecek NATO zirvesinin sonuçlarını (!) tartışalım mı?

India: Modi’s BJP heading for landslide in state polls
Eşref Hamamcıoğlu: Başkanlığa aday değilim
Trump, in scandalous letter, tells Erdoğan: 'Don't be a tough guy'

3-4 Aralık’ta Londra’da gerçekleşecek NATO zirvesinin sonuçlarını (!) tartışalım mı?..

NATO ile Türkiye’nin yakın gelecekteki ‘ilişkisini’ görmek zorundayız. Türkiye’nin BM’ye yönelttiği, ‘mesul’e sadeleştirerek ABD’ye indirgediği ‘küresel düzene itirazından’ NATO’nun da payını alacağını söyleyebiliriz.

Belli ki, Ankara’nın NATO’yu Suriye’nin kuzeyine daveti, ittifakı biraz köşeye sıkıştırıp, 19-20 Kasım’da Brüksel’deki NATO Dışişleri Bakanları toplantısında ele alınan güvenlik planlarına YPG/PYD’yi “düşman” olarak sokmakmış. Bravo ve yuttular. ABD ve bir kaç ülke sonradan uyandı ve onaylanmış planları şimdi toparlamaya çalışıyorlar.

Ancak bu küçük parça. Ana parça, Fransa’nın ittifaka yönelik ‘beyin ölümü’dür. Yani NATO’nun fişini çekmeye davettir.

Akla gelen tek çözüm, işte belki Londra’da, ittifaka ihtiyacı olan ‘gerçek ve büyük’ düşmanı vermektir?..

***

Brüksel, Londra’nın öncülüydü ve Britanya’ya varmadan sonuç bildirgesinin ana hatlarını söyleyebiliriz…

Üç konu…

Mealen; bir, Rusya’ya karşı daha saldırgan politikaların kurulması. İki, uzayın militarizasyonu. Ve üç, Çin’in yükselişini durdurmak!

Bu üç madde, beyin ölümü yaşadığı yönünde saldırıya uğrayan NATO’ya ‘misyon ve vizyon’ sunacak şifa olabilir mi?

Yoksa ‘aşırı doz’ mu olur?..

Uzay konusunu başka bahse bırakalım. Çünkü sonsuzdur! Yeni operasyonel alandır, komutanlığı kurulmuştur. İttifak bağları açısından önemi, üyelerin bu yeni ‘evren koalisyonu’ndan alacakları hizmetlerdir!

Biz şimdilik ayağımızı yere basalım ama şu kadarını anlayalım; NATO Genel Sekreteri: “Yaklaşık 2000 uydu yörüngede. Bunların yarısı NATO ülkelerine aittir”…

***

Londra’da NATO ve ABD, ortaklarını Çin’in yükselişini uzun ve sert bir meydan okuma olarak tanımlamaya resmen davet edebilir!

ABD Dışişleri Bakanı: “İttifakımızın Çin Komünist Partisi’nin ortaya koyduğu mevcut ve potansiyel tehdidi ele alması gerekiyor. Yetmiş yıl önce NATO’nun kurucu ülkeleri özgürlük ve demokrasi için bir araya geldiler. Ülkelerimizle Çin Komünist Partisi arasındaki temel farklılıkları ve inançları görmezden gelemeyiz”…

Zirvenin resmi final cümlelerini görmeden daha ileri gitmeyelim ama NATO’yu “Hint-Pasifik”e çekmek/sürüklemek demektir. En azından Pekin durumu böyle anlayacaktır.

Peki, mızmız Avrupa buna hazır mı? Gerekmiyor. Çin’in Avrupa’da gittikçe yükselen nüfuzunu sınırlamaları, ekonomik ilişkilerini daraltmaları kâfi. ABD, Avrupa-Çin işlerinde pay/söz sahibi olsun yeter.

İyi de ‘hangi Avrupa’yla yapılacak bu işler?

***

Avrupa Birliği, daha doğrusu AB projesi çözülmüş görünüyor. Toparlayabilir mi bilmiyoruz. Kilit taşı olan Berlin-Paris ilişkilerindeki dağılma ABD’nin işine yarıyor ama Batı ittifak sistemini yaralıyor.

Fransa ve hatta daha az ve sessizce Almanya, Rusya-Amerika çatışmasına karşı. Bu da, “mümkün değil” denilen, ABD’den bağımsız yeni bir Avrupa askeri mimarisini gündemde tutuyor. ‘NATO öldü’nün bir anlamı bu aslında.

Almanya şu an Fransa’ya sert biçimde karşı çıkıyor, NATO’ya yönelik kritiklerini tersliyor. Rusya ve Çin’e yükselebilmek adına Berlin-Washington arasında Paris’i sindirme politikasından şüphelenmeliyiz! Fransa-Rusya ilişkilerine de bu zirveden sonra bir daha bakmak gerekebilir.

Ancak bu konunun önemi yüksektir; Paris-Berlin, Avrupa’nın stratejik geleceği ve NATO ittifakı için hayatidir. Macron hata yapıyor.

***

20’sinde Brüksel’de NATO toplanırken, 22 Kasım’da Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi toplandı…

Rusya Devlet Başkanı: “Çok fazla belirsizlik var. Rekabet giderek sertleşiyor, yeni biçimler alıyor. NATO askeri yapılanması sınırlarımıza daha çok yaklaşırken, uzayı askerileştirme girişimlerini de ciddi şekilde takip ediyoruz! Bu şartlar askeri potansiyelimizi geliştirmeyi önemli kılıyor”…

En azından şu kesindir: ABD/NATO ve Rusya/Çin askeri hareketlilikleri, özellikle devasa tatbikatlar 2020’ye damgasını vuracak, riskli işler, göreceğiz!

***

Peki Çin?..

Ayın 13’ünde Brezilya’da BRICS’in 11. Zirvesi vardı…

Çin Devlet Başkanı: “Uluslararası durumdaki karmaşık ve derin değişiklikler, istikrarsızlık ve belirsizlik Çin’i rahatsız ediyor. Rusya ile uluslararası ilişkileri düzenleyen temel normları ortaklaşa desteklemek, tek taraflılığa, zorbalığa, diğer ülkelerin işlerine müdahaleye karşı durmaya, adil bir uluslararası çerçeve oluşturmak yolunda daha yakın bir stratejik koordinasyon kurmamız gerekiyor”…

Putin: “Rusya ve Çin’in küresel stratejik güvenlik ve istikrarın korunmasında önemli fikir birliği ve ortak çıkarları var. Birbirlerini; egemenlikleri, güvenlik ve kalkınma haklarının korunmasında sıkı şekilde desteklemeliler”…

***

Son tahlilde, NATO zirvesinin ilginç ve stratejik sonuçları olacak. Afganistan, Ukrayna, Hong Kong, Pasifik’teki gelişmeler bu sonuçlarla ilgili ilk ipuçlarını verecek.

Bu yeni gelişmeyi destekleyen sayfalar dolusu olay var. Zamanla bu dosyaya ekleyeceğiz.

Fakat şimdi sorumuz/merakımız şu olsun: Türkiye, ABD-Rusya-Çin rekabeti ve NATO ittifakı üzerine -yoksa seçenekleri mi demeliyiz- ne söyleyecek!..

NATO’ya eleştirilerini sürdürecek ama ‘her zamanki yerinden’ diyelim.