Netanyahu’nun Filistin paniği…

Netanyahu’nun Filistin paniği…

İsrail’de Eylül’de ikinci kez yenilenen seçimler sonucunda da hükümet kurulamadı. İsrail Cumhurba#

International scrutiny needed on Khashoggi: UN official
İstanbul'a 9 ayda en çok gelen turist sıralaması belli oldu: En çok…
Restoranlarda risk daha yüksek: Mutfağınızdan tahta ürünleri çıkarın

İsrail’de Eylül’de ikinci kez yenilenen seçimler sonucunda da hükümet kurulamadı. İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, Likud lideri Binyamin Netanyahu ve “Mavi-Beyaz” ittifakı lideri Benny Gantz’tan sonra Hükümet kurma görevini Meclis’e bırakmıştı. Meclis’e verilen süre de 11 Aralık’ta doluyor. Öyle anlaşılıyor ki İsrail üçüncü kez bir seçim daha yapacak.

Halen Başbakanlık koltuğunda oturan ve hakkında üç ayrı yolsuzluk suçlamasından dava açılan Netanyahu şimdi de işgal altındaki Batı Şeria’daki yasa dışı Yahudi yerleşimlerini ilhâk için Trump yönetimi nezdinde girişimlerde bulunuyor. Batı Şeria, Netanyahu’nun son kozu.

ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo, geçen ay yaptığı açıklamada ABD’nin artık Batı Şeria’daki yerleşimlerin uluslararası hukuka aykırı olduğunu düşünmediğini söylemişti. İsrail yanlısı Evanjelik-Hıristiyan ideolojiye bağlılığıyla tanınan Pompeo’ya yanıt Lüksemburg Dış İşleri Bakanı Jean Asselborn’dan gelmişti. Asselborn Avrupa Birliği ülkelerinin Filistin’i devlet olarak tanımalarının uygun olup olmadığına ilişkin bir tartışma başlatmalarını istemişti.

Batı Şeria’yı “İsrail işgali altındaki Filistin toprakları” olarak tanıyan ve yasa dışı yerleşimleri meşru kabul etmeyen AB, Netanyahu’nun ilhak girişimlerine tepki gösteriyor. ABD Batı Şeria konusunda AB ile aynı pozisyondaydı. Bu pozisyon Trump ‘ın Başkanlığı ile birlikte ilhâk politikaları lehinde değişmeye başladı. Trump, Netanyahu’yu güçlendirecek bir tutum izledi.

Trump’ın büyük kıyaklarına rağmen Netanyahu seçimlerde beklediği başarıyı elde edemedi. Netanyahu’nun Hükümet kuramaması Trump’ı hayal kırıklığına uğrattı. Bu yüzden Trump, Batı Şeria’nın ilhâkı için erken bir vaatte bulunmak istemiyor. Netanyahu’ya hiçbir ABD yönetiminin yapmadığı kıyakları yapan Trump elinde bir koz kalsın istiyor. Netanyahu ise yeniden kazanmak için Batı Şeria’yı istiyor ve bunun için Pompeo’nun yardımına güveniyor.

Mavi-Beyaz İttifakı” ise Batı Şeria’nın Filistinlilerle yapılacak bir anlaşmanın parçası olarak ilhâkını savunuyor. Benny Gantz, İsrail ordusunun elini kolunu bağlayacağı gerekçesiyle İsrail ve ABD arasında yapılacak ortak savunma anlaşmasına da sıcak bakmıyor. Netanyahu ise aynı görüşte değil. Aslında ABD-İsrail ile ortak savunma anlaşmasını isteyen de Trump’ın kendisi.

Netanyahu en son Londra’daki “NATO Zirvesi”nde Trump ile görüşmek istedi. İngiltere, NATO üyesi olmadığı gerekçesiyle Netanyahu’nun bu girişimini engelledi. Netanyahu bu kez Lizbon’da Pompeo ile buluştu. Netanyahu Pompeo ile Batı Şeria’yı konuştuklarını iddia etti. Görüşmede İran meselesinin ele alındığını belirten ABD Dışişleri Bakanlığı kaynakları ise Batı Şeria konusuna değinmedi. ABD’nin Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dış İşleri Bakan Yardımcısı David Schenker, Lizbon’da Batı Şeria’ya dair herhangi bir plânın görüşülmediğini söyledi. Hatta Schenker, Netanyahu’nun görüşmenin içeriğini çarpıttığını bile ima etti.

Netanyahu, Trump yönetiminden Batı Şeria’yı ilhâk plânının desteklendiğine ilişkin resmi bir açıklama gelmesi için kıvranıyor. Bu arada Lüksemburg Dış İşleri Bakanı JeanAsselborn’un AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e ve AB Dışişleri Bakanlarına da iki devletli çözümü hayata geçirmek amacıyla mektup gönderdiği ortaya çıktı.

Asselborn mektubu 9 Aralık’taki AB Dış İşleri Konseyi toplantısından önce gönderdi. Mektubu geç farkeden İsrail ise Asselborn’un girişiminin yankılarını araştırmak için diplomatlar görevlendirdi. Netanyahu’nun Asselborn’un girişiminden fena halde paniğe kapıldığı anlaşılıyor. Ancak konunun Ocak ayındaki toplantıda gündeme geleceği ifade ediliyor.

Eylül seçimlerinde ikinci parti konumuna düşen Netanyahu ince bir buz tabakası üzerinde yürümeye çalışıyor. Hakkında açılan dava yüzünden siyasi geleceği de tehlike altında olan Netanyahu’nun tek umuduysa Trump. Ancak “Azil Soruşturması” sebebiyle başı dertte olan Trump diğer taraftan da 2020 seçimlerine hazırlanıyor. Bu şartlarda Trump’ın Netanyahu’ya istediğini vermesi zor. Her iki isim de suyun üstünde kalabilmek için zamanla yarışıyorlar.