PISA sonuçları ekonominizin tanımıdır

Geçtiğimiz hafta yazımda PISA bize ne söylüyor demiştim. Bu hafta PISA aslında nedir demek istiyorum. Benim bilgi

حقوق الإنسان: قتلى وجرحى أثناء محاولة اقتحام قنصلية إيران بكربلاء
Minister says people in Turkey live in harmony regardless of sect
Parliament must be dissolved before polls: Iraq PM

Geçtiğimiz hafta yazımda PISA bize ne söylüyor demiştim. Bu hafta PISA aslında nedir demek istiyorum. Benim bilgi ve birikimine çok değer verdiğim Prof. Dr. Şirin Karadeniz hocanın PISA hakkında değerlendirmelerini bir solukta okuyunca şu paragrafını hemen alıp size yazmak istedim. Sayın Karadeniz PISA sonuçları ile ekonomik gelişme arasında çok yüksek bir korelasyon olduğunu söyleyip devam ediyor “Ulusal gelirin artış gösterdiği ekonomiye sahip ülkelerin, PISA puanlarının da artma eğiliminde olduğunu görüyoruz. Kısacası ekonomi ve eğitim birbiri ile yüksek derecede ilişkilidir. Ekonomimizin gelişimi, 21 yy. becerilerinin kazandırılması, Endüstri 4.0’a ülke olarak uyum sağlamak ve bu kapsamda milli teknolojilerimizi geliştirmek istiyorsak eğitim sistemimize akıllıca yatırım yapmamız çok önemlidir. Eğitime ayırdığımız toplam bütçenin yanı sıra öğrenci başına harcamaları da göz ardı etmememiz gerekiyor. Bu kapsamda ülkemizdeki okullar arasındaki eşitsizliği azaltmamızın ne kadar da önemli olduğu görülmektedir. Ancak bilelim ki hiçbir ülke bunu tam anlamıyla çözmüş değildir” diye belirtiyor.

Aslında hocamın söylediği kavramları yıllardır konuşuyoruz ama duyan yok. 1400’lü yıllarda Avrupa Rönesans hareketlerini yaşarken ve bunun sonucunda keşifler, yeni ticaret yolları, ürünleri, üretimi bize matbaanın gelişiyle yani tam 250 yıl sonra aksetti. Fransız Devrimi ile başlayan Sanayi Devrimi bize 1900 yıllarda yani 110 yıl sonra geldi. 1950’li yıllarda bilgi çağının başlangıcı olan internet ABD’de ortaya çıktı bize gelişi 1988 yani 38 yıl sonra. Kısaca her şeyi ıskaladık. Şimdi yeni endüstri çağı geldi ama biz yine bunun gerekliliklerinin farkında değiliz. Korkarım yine ıskalıyoruz. Bunu ıskalamamak ve dünyada söz sahibi olmak için tek çaremiz eğitimdir.

Bu kavramı biraz açacak olursam; içerik olarak endüstri 4.0, temel olarak Bilişim Teknolojileri ile Endüstriyi bir araya getirmeyi hedefliyor. Ana bileşenlerinden ilki Yeni Nesil Yazılım ve Donanım, yani bugünün klâsik donanımlarından farklı olarak düşük maliyetli, az yer kaplayan, az enerji harcayan, az ısı üreten, ancak bir o kadar da yüksek güvenilirlikte çalışan donanımlar ve bu donanımları çalıştıracak işletim ve yazılım sistemlerinin kaynak ve bellek kullanımı açısından tutumlu olması hedefidir. İkinci ve belki de en önemli bileşen ise Cihaz Tabanlı İnternet (İng.İnternet of Things), yeryüzündeki tüm cihazların birbiriyle bilgi ve veri alışverişi için kullanıldığı Siber-Fiziksel Sistemler de diyebiliriz. Üretim sürecinde fabrikalardaki makinelerde siber-fiziksel sistemlerin kullanılması demek insanlardan neredeyse bağımsız olarak kendi kendilerini koordine ve optimize ederek üretim yapabilecek ‘akıllı fabrikalar’ demektir.

Şimdi bunun eğitimle ne alakası var diyebilirsiniz. Bakın günümüzde ülkelerin gelişmişliği yüksek teknoloji üretimi ve bu teknolojiyi patent altına alıp pazarlaması ile ilgilidir. Size bir rakam vereyim; 2018 yılında yüksek teknoloji ihracatı Türkiye’nin 13,2 milyar dolar iken Kore’nin 130 milyar dolar, Çin’in 560 milyar dolardır. İşte tam bahsettiğimiz bu eğer Türkiye olarak yeni bir üretim şekline, yeni bir hikâyeye başlamazsak maalesef küresel olarak söz sahibi olmamız mümkün görünmüyor.

İşte bu yüzden eğitim diyoruz PISA diyoruz. Eğitim derken yukarıdaki sisteme göre düşünecek, üretecek, yaratacak bireylerin yetiştirilmesinden bahsediyoruz. Bugünkü eğitim sistemimizin bunu yapma ihtimali var mı? mümkün değil. İşte biz yukarıda tanımladığımız endüstri 4.0’ı ıskalamamak adına eğitimimizde her şeyi yeniden yapmak zorundayız.

Peki çözüm nedir? Bunun cevabı çok basit, bugün ne yapıyorsak onların tersini yaptığımızda doğruyu yapmış olacağız. Beceri temelli, yazılım yapan, kodlama bilen, araç yapabilen, üretim odaklı düşünen, yaratıcı, girişimci gençler yaratmamız gerekiyor. Size salık vereceğim tek kaynak lütfen Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nu okuyun. Hoca diyor ki “kalkınmak istiyorsanız 30 yaşın altına fırsat yaratın. Gelişmiş ülkelerde son yıllardaki bütün ekonomi bu yaş aralığında dönüyor.” Ha bir de bu nasıl olacak diyorsanız önce LGS’yi ve üniversite sınavlarını bir an önce kaldıralım.