Rahmi Turan küçük çıkarları zedelenince muhalefet yapan bir ilkesiz…

Rahmi Turan küçük çıkarları zedelenince muhalefet yapan bir ilkesiz…

“Bir deli bir kuyuya taş attı, kırk akıllı çıkartamadı” denerek başlanan bir tartı#

Volkswagen yatırımı devam
Djokovic beats Shapovalov to win fifth Paris Masters title
Saudi Arabia, US to cooperate on security of global energy supply

“Bir deli bir kuyuya taş attı, kırk akıllı çıkartamadı” denerek başlanan bir tartışma var biliyorsunuz. Sözcü yazarı Rahmi Turan, Beştepe Külliyesi’ne giden bir CHP’liden bahsetti. O CHP’linin CHP Genel Başkanı olması gerektiği yönünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan telkin ve tavsiye aldığını yazdı. Kaynak olarak da Külliye’den birini işaret etti.

İki gündür “Beştepe’ye hangi CHP’li gitti” tartışması aldı başını gitti.

Ne Muharrem İnce’nin ismi kaldı anılmadık, ne Öztürk Yılmaz’ın. CHP’li olmadığı halde… Siyasetçi olmadığı halde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun ismi bile zikredildi. Hoş en son 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Külliye’de düzenlenen kabul töreninde Sayın Feyzioğlu’nu görmüş hatta ayaküstü güzel bir sohbetimiz de olmuştu. Ama Rahmi Turan’ın kastı o değil sanırım!

Rahmi Turan şu ana kadar “Külliye’ye giden CHP’li şudur” demedi. Demesini de beklemiyoruz zaten… Çünkü “Huylu huyundan vaz geçmez.”

Rahmi Turan bu! Bir şey olmuştur ve o şeyin hesabını kalemiyle sormanın derdine düşmüştür yine.

“Yine” diyorum nedeni var zira. Neden böyle söylediğimi birazdan izah edeceğim. Ama Külliye’den gelen açıklamayı şuraya bir ekleyeyim evvela.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Turan’ın iddiasını kesin bir dille reddetti. Altun, “Cumhurbaşkanımızın bir CHP’li ile görüştüğü iddiası gerçek dışıdır” dedi.

İddianın sahibi, iddiasını ispatla mükellef fakat Rahmi Turan’dan böyle bir davranış beklemediğimizi şimdi izah edelim.

HAKSIZ ÇIKAR ELDE EDEMEYİNCE ÖZAL’A DÜŞMAN OLAN RAHMİ TURAN

Çünkü:

Bu hadise yaşanınca yıllar öncesine gittim. Ve rahmetli Behiç Kılıç ağabeyin bir gün bir yazı işleri toplantısında benim de olduğum bir grup gazeteci arkadaşa anlattığı şu olayı hatırladım:

1997 ya da 98 olabilir. Bir gazetenin yazı işleri toplantısındaydık. Behiç Kılıç bize eskilerden hatıralar anlatıyordu. Aslını sorarsanız “ders” veriyordu.

Söze “Rahmi ağabey bir gün…” diye başladı. “Rahmi ağabey kim” diyenimiz oldu. “Rahmi Turan, hayatım…” diye sözü yeniden aldı Behiç Kılıç ve anlatmaya başladı:

“Rahmetli Özal’ın güçlü olduğu dönemdi. Rahmi ağabey önceleri Özal’a muhalefet etti. Sonra Özal onu bazı gezilere davet etmeye başladı. Rahmi ağabey ile Özal’ın arası düzeldi. Ağır muhalefeti terk etti. Bize hep ölçülü muhalefet yaptırıyordu. Bir gün sabah gazeteye geldi. ‘Vurun Özal’a’ dedi.‘Rahmi ağabey ne oldu da yayın politikası değişti’ diyecek olduk. Cevap bile vermedi. Ve o günden sonra uzun süre çok ağır ithamlarla çok ağır muhalefet ettik.

Daha sonra öğrendik ki Rahmi ağabeyin Özal’a bir kızgınlığı olmuş. Nedeni de çok ilginçtir. Rahmi ağabeyin silah merakı var, silah koleksiyonu var. Özal ile gittiği yurtdışı seyahatinden dönerken iki adet silah getirmiş. Silahlar gümrüğe takılmış. Özal rahmetli de gümrükteki silahların alımı için kılını bile kıpırdatmamış. Rahmi ağabey de Özal’a bu yüzden kızıp, ‘Vurun Özal’a demiş.”

Behiç Kılıç’ın sözleri bittiğinde bizler birbirimizin yüzüne bakıyorduk. Bir arkadaş söz alıp, “Behiç ağabey ‘duayen gazeteci’nin muhalefeti böyle çıkar hesabı üzerine mi?” diye bir soru sordu.

Behiç kılıç, elindeki purosundan bir nefes çekti. “Hayatım, Rahmi ağabeyin huyu böyledir” dedi.

Şimdi düşünüyorum da Rahmi Turan hem Beştepe’den yani Cumhurbaşkanı’ndan hem CHP’den “kendi çıkarına ters düşen bir mesele yüzünden” öç almaya kalkışmış olabilir.

Mesela, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Külliye’deki kabul törenine Rahmi Turan değil, Sözcü Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz davet edilmişti. Bu küçük ayrıntı bile Turan’ı çılgına çevirmiş olabilir mi?

Ya da Rahmi Turan CHP’den bir şey talep etmiş ve reddedilmiş olabilir mi?

Olabilir!

Çünkü, Rahmi Turan kişisel menfaatlerini “ülke meselesi haline getirmeyi” geçmişte başarmış bir çıkarcı gazetecidir. Kişisel çıkar ve menfaatleri zedelendiğinde bu ülkenin başbakanına cumhurbaşkanına ağır ithamlarda bulunmuş bir gazetecidir.

Ben bunu birinci ağızdan şahitlerimle birlikte dinledim ve buraya not düşüyorum.

“Yalan” diyen varsa gelsin yalan olduğunu ispatlasın. Ben de rahmetli Behiç Kılıç’ın bunu böylece anlattığını ispata hazırım.