Sanayi üretimindeki artış toparlanma için öncü gösterge mi?

Sanayi üretimindeki artış toparlanma için öncü gösterge mi?

Geçen hafta Eylül ayı sanayi üretim endeksi açıklandı. Peki sanayi üretim endeksinde Eylül ayı i

فيديو صادم…قادة يسخرون من ترامب بقمة الناتو (شاهد)
Vedat Muriç Kosova'da yılın futbolcusu seçildi
Turkish teen's dream of football training comes true after letter to…

Geçen hafta Eylül ayı sanayi üretim endeksi açıklandı. Peki sanayi üretim endeksinde Eylül ayı itibariyle bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3.4 artış olması ve sanayi üretim endeksinin 12 ay sonra ilk kez artış göstermesi, sanayi üretiminde dip seviyelerden dönüşün ve ekonomide yeniden büyüme dönemlerine girildiğinin göstergesi mi?

Sanırım şu sıralar cevabı aranan en önemli sorulardan birisi.

Şu açıktır ki sanayi üretimi ile ekonomik büyüme arasında güçlü bir bağ var. Sanayi üretimindeki artış, ekonomik büyüme için önemli göstergelerden birini oluşturuyor. Sanayi üretimindeki artış trendi özellikle 3. çeyrek içerisinde bulunmamızdan dolayı, 3. çeyrek ve 4. çeyrek ekonomik büyümesi ve dolayısıyla 2019 yılının tamamı için hedeflenen ekonomik büyüme açısından önemli olacak.

Ekonomik büyümede pozitife dönüş, hem Yeni Ekonomi Programında (YEP) 2019 yılı için hedeflenen yüzde 0.5 ekonomik büyüme hedefinin gerçekleşmesine hem de üretimin dip seviyeden dönmesine yani ekonomideki toparlanmaya olumlu anlamda katkıda bulunacaktır.

Ayrıca, 2020 dönemi için hedeflenen yüzde 5 oranındaki büyüme adına da önemli bir gösterge olacağı öngörülüyor.

Diğer yandan sanayi üretimindeki yüzde 3.4 oranındaki pozitif büyüme ile dipten dönüş trendiyle beraber Eylül ayında Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), kapasite kullanım oranı ve ekonomik güven endekslerinin tümünde yukarı yönlü hareket olması, Türkiye’de büyüme ivmesinin beklenenden daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesi için önemli öncü göstergeler olacaktır.

Sanayi üretimindeki artışın, ekonomide hızlı toparlanmayı ifade eden “V” tipi toparlanma için gösterge olup olmadığının, sonraki çeyrekte gerçekleşecek artışa bağlı olduğunu da söylemekte fayda var.

DOĞU AKDENİZ’DE NELER OLUYOR?

Doğu Akdeniz’de her gün farklı gelişmeler yaşanıyor. Türkiye’nin Karpaz burnu açıklarında sondaj faaliyetine başlayacağını açıklaması, Rum Kesimi’ni ve Yunanistan’ı germişe benziyor. Türkiye’nin bu çabalarının, uluslararası hukuku ve AB hukukunu kışkırtıcı düzeyde küçümsediği ve KKTC’nin TPAO’ya sondaj çalışmaları için verdiği yetkilerin kendileri açısından yasallığı bulunmadığı dile getiriliyor.

Öte yandan Türkiye’nin başlattığı sondaj çalışmaları ile birlikte bu bölgede enerji arz güvenliği için daha da heyecanlanan AB ülkeleri de farklı tepkiler gösteriyor. AB ülkeleri, Türkiye için bir anlam ifade etmeyen yaptırımlara başvuracaklarını dile getiriyor.

AB ülkelerinin Doğu Akdeniz’de bulunan kaynaklar konusunda Türkiye ile sürekli zıtlaşmasının ve anlamsız yaptırımlara başvurmasının sebeplerine bakılırsa, öne çıkan sebepler bölgedeki mevcut doğalgaz ve petrolün nasıl paylaşılacağı konusunda ortaya çıkan görüş ayrılığı ve bu kaynakların taşınması konusunda Türkiye’yi dışlama politikasıdır.

Çünkü şu açıktır ki, Doğu Akdeniz’de keşfedilecek kaynakların özellikle de doğalgazın AB’nin, Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığını azaltma konusunda stratejik bir önemi var. Ayrıca AB’nin doğalgaz bağımlılığını azaltma konusunda bir yandan Rusya’dan diğer yandan da Türkiye’nin transfer konusunda oynayacağı rolünden kurtulma çabası bulunuyor.

Bu nedenle bu bölgede keşfedilen doğalgaz kaynaklarıyla birlikte bu bölgeden çıkacak doğalgazın Rusya’dan alınan doğalgaz için bir alternatif olabileceği düşünülmekte.

Türkiye’yi bypass edecek olan East-Med projesinin şu anda mevcut kaynakların miktarı açısından ekonomik olmaması nedeniyle, doğalgazın sıvılaştırılmış (LNG) olarak Türkiye dışında bir güzergahtan, belli ki Mısır’dan Avrupa’ya taşınması konusunda çabalar yoğunlaşmış.

Bu nedenle, Doğu Akdeniz daha da ısınacak gibi gözüküyor.