Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili ve yağış alan bir ülke. Ancak ülkemiz çölle#
Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili ve yağış alan bir ülke. Ancak ülkemiz çölleşme ve kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Topraklarımızın yüzde 80’i çölleşme açısından orta ve yüksek risk grubu altında. Yapılan araştırmalara göre yıllık 640 milyon ton civarında toprak kayboluyor. Son 20 yılda kişi başına düşen su miktarı yüzde 18 azalarak bin 700 metreküplerden, bin 400 metreküplere geriledi. Yağış miktarının 2050 yılına kadar yüzde 25 azalacağı öngörülüyor. Tablo son derece ürkütücü. Bu sebeple Çevre Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülen bütün işler ülkemiz için hayati bir önem arz ediyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) da başlattığı ‘Yağmur Suyu Hasadı’ projesi ile tüm Türkiye’de bir farkındalık oluşturmayı ve insanları harekete geçirmeyi amaçlıyor. Vakıf projeyi, iklim değişikliğine karşı en hassas bölgelerden biri haline gelen Büyük Menderes Havzası’nda suyun verimli kullanımı için sürdürülebilir bir model oluşturmak amacıyla Türkiye’de ilk kez Aydın’ın Haydarlı köyünde hayata geçirdi. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve HSBC Türkiye iş birliğiyle yürütülen projeyi yerinde görmeye gittik.
WWF Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli – Koçarlı Belediye Başkanı Nedim Kaplan – HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı
BAHÇELERİMİZDEN VERİM ALIYORUZ
Pilot bölge seçilen Haydarlı Köyü’ndeki ilkokula gittik ve okulun çatısına kurulan bir sistemle yağmur suyunun nasıl depolandığını gördük. Depolanan sular, yine hortumlarla yağmurun yağmadığı dönemlerde damlama sulama sistemi ile bahçe sulamasında kullanılacak. Köydeki bazı evlerin bahçesine, mahalle içerisindeki boş alanlara ve zeytinlik alanlara su hasadı yapılacak alanlar kurulmuş. 12 farklı hasat şeklinin uygulandığı köyde bugüne kadar 134 ton, yani yaklaşık 7 bin damacanaya eşdeğer ya da dört kişilik bir ailenin yaklaşık 6 aylık su ihtiyacını karşılayacak miktarda yağmur suyu hasadı yapılmış. Üstelik yaklaşık yedi ay gibi bir sürede bu rakama ulaşmışlar. Köyün sakinlerinden Mehmet Korkmaz, proje başladığından bu yana Doğal Hayatı Koruma Vakfı(WWF) ile birlikte çalışıyor. Çiftçilik yapan Korkmaz, köyün uzun yıllardır su baskınlarından muzdarip olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “ Yapılan bu çalışmalarla her yağışta dağdaki çıplak arazilerden gelen yağmur sularının köyü basması önlenecek. Eskiden 50-150 kilo arası zeytin veren ağaçlarımız vardı. Şimdi ise ağaçlarımızın verimi 1-20 kilo arasına düştü. Araziye yağmur yağdığı halde erozyona uğramasından dolayı verimi gidiyor.” Korkmaz, evinin bahçesinde ve zeytinliğinde yağmur suyu hasadını uygulamış. Köylülere bu konuda rehberlik eden Korkmaz, bu süreçteki tecrübelerini de anlattı: “ Köy içerisinde yaptığımız bahçe çalışmalarında epey verim aldık. Çorak arazilerde bitkiler yetişmeye başladı. Komşusunun bahçesinde pırasa, lahana ve maydonaz gibi sebzelerin yetiştiğini görünler gelip bilgi alıyor. Çünkü eskiden istesek de bir şey yetiştiremiyorduk. Su basıyor ve her şeyi götürüyordu. Bahçemde muz ağacından fasulyeye kadar her şey yetişiyor. Evin bütün sebze ihtiyaçlarını karşılayacak duruma geldik. Dağdaki çalışmaların verimini de kış aylarında göreceğiz. Mesela geçen gün Söke’den bir imam bu yağmur suyu hasadının nasıl yapıldığını öğrenmek için geldiğini söyledi. Ben de gönüllü olarak bu iş yapıyorum. Umarım tüm Türkiye’de yaygınlaşır.”
Toprağın verimli olması sağlanıyor
Doğayı Koruma Vakfı Gıda ve Tarım Programı Müdürü Arzu Balkuv, projenin gıda ile doğrudan alakalı olduğuna dikkat çekti ve ekledi: “ Eğimli arazilerde su toprağın üzerinden aktığında toprağın en verimli kısmını kendisi ile birlikte alır götürür ve toprak erozyonu olur. Bunun için küçük setler yapılabilir. Biz suyun hızını yavaşlatıp bir emdirme stratejisini uyguluyoruz. Su akarken taşıdığı toprağa etrafa yaydırıyorsunuz. Böylece verimli toprağı kaybetmemiş oluyorsunuz. Toprak verimli olunca hem ürünler artacak hem de daha sağlıklı bir tarım yapılabilecek.“
Projenin devamı var
- Köyde uygulama yapılan yerleri gezdikten sonra Aydın’dan İzmir’e dönüş yolunda WWF- Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli ile projenin geleceğini konuştuk. Pasinli, sivil toplum kuruluşları olarak iş yapma şeklimizin değişmesi gerekiyor dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “ Sponsorların desteğiyle pilot uygulamalar tamamlanıyor. Hedefe ulaşılmış oluyor. Ancak çoğu zaman devamı gelmiyor. Gerçek anlamda bir değişime dönüşmüyor. Fakat bu projenin yayılmasında finansmanın bir engel olacağını düşünmüyorum. Son derece basit bir uygulama. Burada önemli olan bilgiyle yerel halkın buluşturulması ve bu yapılan işin öneminin anlatılması. Projeyi yürüttüğümüz bölgedeki Koçarlı Belediye Başkanı Nedim Kaplan gibi yerel yönetimin projeyi sahiplenmesi gerekiyor.” İstanbul’da kışın yaşanan su baskınlarını düşününce yağmur suyu hasadının büyük şehirlerde de uygulanıp uygulanmayacağı konusunu da sordum. Şehirler için çalışmalara başlamışlar bile. Bu alanda dünya çapındaki araştırmaları Türkçe’ye çevirmişler ve yurt dışından gelen danışmanlardan bilgiler almışlar. Bu bilgileri belediyelerle paylaşacaklarını belirten Pasinli şunları da söyledi: “ Belediyeler ayağında farkındalığın artırılarak şehir içi uygulamalara geçilmesi gerekiyor. Örneğin şehirlerde kullanılan yer döşeme sistemlerinin geçirgen olması lazım. Belediyelerimizin bundan sonra kaldırım döşerken, yol çalışması yaparken ya da peyzaj çalışmalarında bu bilgi birikiminden faydalanmalarını sağlamak istiyoruz. Çok kolaylıkla sahiplenilebilecek ve yayılabilecek bir konu olduğunu düşünüyorum. O yüzden bütün bu yol haritalarını ekip olarak değerlendiriyoruz.Çevre Bakanlığı ile çok yakın çalışıyoruz. Onların da görüşüne sunup, Yağmur Suyu Hasadı projesini bir seferberlik haline getirebiliriz.” Şehirlerde büyük alışveriş merkezleri ve kamu binalarının bazılarında başlayan uygulamaların yaygınlaşması gerektiğine dikkat çeken Pasinli, “ Evinizde balkonunuza koyacağınız bir kovayla bile yağmur suyu hasadı yapabilirsiniz. Bakanlık, belediyeler ve bireyler düzeyinde basit önlemlerle devasa sonuçlar elde edilebilir.”
- Yağmur bahçeleri
- Projenin uygulama danışmanı Edwin Clark köyün bazı evlerinin bahçesinde ve düğün gibi etkinliklerin yapıldığı alanda uyguladıkları yağmur bahçelerini de anlattı. Bu bahçelerde yağmur suyunun tutulması sağlanırken diğer yandan doğal atıkların toplandığı kompost yönetimiyle organik gübreler üretiliyor. Köylüler ile ortak çalışmalar yürüten Clark, projenin etkilerinin önümüzdeki aylarda kendini daha iyi göstereceğini söyledi. Halihazırda oluşturulan bahçeler ise ümit verici.
- Öğrenciler eğitiliyor
-
Yağmur Suyu Hasadı projesi
- 2019 yılı içinde başlatılan Yağmur Suyu Hasadı projesi kapsamında, bugüne kadar 134 ton, yani yaklaşık yedi bin damacanaya eş değer ya da dört kişilik bir ailenin yaklaşık altı aylık su ihtiyacını karşılayacak miktarda yağmur suyu hasadı yapıldı. Ekim 2020’ ye kadar 650 ton yağmur suyunun hasat edilmesinin hedeflendiği proje kapsamında yaklaşık 200 HSBC Türkiye gönüllüsü, tatlı su, su riskleri ve yağmur suyu hasadı konusunda eğitimlerini tamamladı. Proje sonuna kadar İstanbul, İzmir ve bölge okullarında;3 bin öğrencinin tatlı su, su riskleri ve yağmur suyu hasadı konusunda eğitim alması, 6 bin öğrenci velisinin tatlı su, su riskleri ve yağmur suyu hasadı konusunda farkındalığının arttırılması hedefleniyor.