ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ortak bir kaderi paylaşıyorlar. “Demokratlar&
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ortak bir kaderi paylaşıyorlar. “Demokratlar”ın kontrol ettiği Temsilciler Meclisi Trump’ın Başkanlık görevinden azledilmesi için soruşturma başlattı. İsrail’de ise Netanyahu hakkında üç ayrı suçlamadan dava açıldı. İktidarı ciddi şekilde sallantıda olan Netanyahu’nun durumu, Trump’tan daha fena durumda. Zira Temsilciler Meclisi ‘azil kararı’ alsa bile bu kararın Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato tarafından onaylanması gerekiyor.
Trump, Netanyahu’nun en sıkı destekçisiydi. Netanyahu ise Trump yönetimini ‘ABD tarihinin en İsrail yanlısı kabinesi’ olarak niteliyor. Trump bir taraftan azil soruşturmasını savuşturmaya çalışırken, diğer taraftan 2020’deki seçimlere hazırlanıyor. Demokratlar ise Trump’ı indirmeye odaklanmış görünüyorlar. Demokratlar’ın başkanlık seçimini kaybetseler bile, Senato’da da çoğunluğu elde etmeleri Trump’ı bekleyen bir diğer tehlike. Böyle bir durumda Demokratlar “ABD Kongresi”nin her iki kanadını da kontrol edebilecekler.
Gerek ABD’de, gerekse İsrail’de yenilenmesi beklenen seçimler biribirini etkileyebilecek bir seyir izliyor. Trump’ın sözde “İsrail-Filistin Barış Anlaşması”nı hayata geçirebilmesi için Netanyahu’ya ihtiyacı var. Netanyahu’nun da Trump’ın desteğini devam ettirmekte çıkarı var.
İsrail seçimleri için ABD’deki Demokratlar ve Cumhuriyetçiler de konumlanmış haldeler. Trump’ı indirmek isteyen Demokratlar, Netanyahu’nun da kazanmasını istemiyorlar. Amerikan Yahudileri’nin önemli kesimiyse hem Trump’ın, hem Netanyahu’nun kaybetmesini istiyorlar. “İsrail Lobisi”nin Sağ kanatlarıysa Trump ve Netanyahu’nun kaderini ortak olarak görüyorlar. Trump’ı destekleyen Amerikan radikal Sağcıları da “İsrail Lobisi”nin en Sağ’daki kanatlarıyla işbirliği yapıyorlar. Öte yandan Trump’ın Başkanlığına bel bağlayan Hıristiyan-Siyonist Evanjelikler, Netanyahu iktidarının devam etmesi için vargüçleriyle çalışıyorlar.
Trump destekçisi radikal Sağcı “Breitbart News”in Kudüs Bürosu’nu yöneten Aaron Klein, Netanyahu’nun gayri resmi danışmanı olarak sahneye çıkarken, Breitbart’ın eski yöneticisi Steve Bannon, Trump’ı savunmak için yeniden sahaya indi. Katolik bir Sağcı olmasına rağmen kendisini “Hıristiyan-Siyonist” olarak tanımlayan Bannon, Trump’ın İsrail politikasının arkasındaki isimdi. Trump tarafından Beyaz Saray’daki “Başstratejistlik” görevinden kovulan Bannon, Breitbart’ı ABD’deki en İsrail yanlısı site olarak nitelendirmişti. Bannon “Breitbart”ı yönetirken Yahudi asıllı Klein’i de Kudüs Bürosu’nun başına getirmişti. “İsrail Lobisi”nin en Sağ kanadını temsil eden “Amerikan Siyonist Organizasyonu(ZOA)” ise liberal ve Demokrat Yahudilerden Bannon’a yönelik ırkçılık suçlamalarına siper olmuştu.
Beyaz Saray’dan kovulduktan sonra Breitbart’a dönen Bannon, Trump’ın baskısıyla buradan da uzaklaştırıldı. Arkasındaki gizemli finansal desteğin devam ettiği anlaşılan Bannon bu süreçte Avrupa’daki Sağcı popülist partileri Avrupa Birliği’ne karşıtlık temelinde ortak bir cephede toplamaya çalıştı. Beklediği başarıyı elde edemeyerek ABD’ye dönen Bannon, “Breitbart” çevresindeki eski arkadaşlarıyla birlikte Demokratlar’a karşı Trump’ı savunmak için sahada olacaklarını söyledi. Bu girişim, Bannon’ın sahaya dönüşü olarak yorumlanıyor.
Bannon ile aynı dünya görüşünü paylaşan Aaron Klein’in de Netanyahu’nun halkla ilişkiler kampanyasına gönüllü olarak ücretsiz danışmanlık yapması dikkat çekiciydi. Klein’in Netanyahu ile birlikte bazı toplantılara katılarak tavsiye verdiği söyleniyor. Öte yandan Netanyahu’nun ABD’deki anketçilerinden John McLaughlin de devreye girdi. Bir radyo programında konuşan McLaughlin, Demokratlar’ın Trump ve Netanyahu’yu devirmek istediklerini söyledi. McLaughlin, hem Netanyahu, hem de Trump için çalışan bir isim.
Bu bağlantılarla birlikte değerlendirildiğinde Trump ve Netanyahu’nun kaderleri biribirine eklemlenmiş görünüyor. Birinin kaybetmesi, diğerinin de kaybetmesi anlamına geliyor.