Uzlaşı öncesi yaptırımlarda konuşulmayan “enerji” detayı

Uzlaşı öncesi yaptırımlarda konuşulmayan “enerji” detayı

Perşembe akşamı Türkiye sahadaki başarısını masada da perçinlemiş oldu. ABD Başkan Yardı

Progroup, Yılın Turquality Danışmanlık Ödülünü aldı
Muslim scholars in Azerbaijan condemn Armenia over destruction of…
Taha Kılınç: Nobel tiyatrosu

Perşembe akşamı Türkiye sahadaki başarısını masada da perçinlemiş oldu. ABD Başkan Yardımcısı Pence ve beraberindeki heyetle Türkiye tarafının uzun süren müzakereleri sonucunda ortaya çıkan uzlaşı metni ile beraber, Türkiye istediği her şeyi elde etmiş oldu. Bu kapsamda belirlenen takvim uyarınca da ABD’nin Türkiye’ye karşı aldığı (uluslararası hukuka aykırı) yaptırım kararları da yürürlükten kalkacak. Ancak olayın sıcaklığı ile detaylarını kaçırdığımız önemli bir konu var: yaptırım kapsamına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın alınması.

YAPTIRIMLARDA ENERJİ BAKANLIĞI’NIN NE İŞİ VAR?

Türkiye’nin sınır ötesinde başlattığı Barış Pınarı Operasyonu ile beraber ABD tarafından pek çok farklı maddede yaptırım gündeme geldi. Bunların Trump tarafından açıklanan kısmının teknik olarak etkisi olmadığını daha önce belirtmiştik. Ancak sonrasında ABD Hazine Bakanlığı bir yaptırım listesi yayınladı. Buna göre Milli Savunma Bakanlığı ve Bakanı Hulusi Akar ile beraber Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Bakanı Fatih Dönmez de yaptırım listesine alındı. Her ne kadar NATO müttefiki olan iki ülke arasındaki bir sorunda yaptırım uygulamak NATO Antlaşması’na aykırı olsa da; olay özünde askeri bir harekat olduğu için Milli Savunma Bakanlığı’nın yaptırım listesinde olması anlaşılabilir. Ancak Enerji Bakanlığı’nın bu kapsamda olması sadece ekonomiye zarar verme amacı ile izah edilemeyecek kadar derin anlamlar içeriyor.

ABD Hazine Bakanlığı’nın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’mız ile ilgili yaptırım maddeleri şu şekilde:

* Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in varsa ABD’deki mal varlığı dondurulacak ve ABD’ye girişine izin verilmeyecek,

* Bakanlığın kendisinin, bakanlığın yüzde 50’den fazla hissesine sahip olduğu ve bu bakanlığa doğrudan veya dolaylı bağlı kurumların mevcut işlemleri, sözleşmeleri ve diğer anlaşmalarının tamamını sonlandırılacak,

* Bu işlemlere Birleşmiş Milletler dahil diğer pek çok uluslararası kurum ve kuruluşun fonları ve programları da dahil edilecek.

ABD Hazine Bakanlığı, açıklamasına yaptırımların Türkiye’nin enerji ihtiyaçlarını karşılamasının engellenmesine zarar vermeyecek şekilde gerekli izinlerin yetkili mercilere verileceğine yönelik bir madde eklemiş. Ancak konuyu bir harita üzerinden detaylı bir şekilde incelediğimizde ABD’nin bölgedeki politikasının görünenden çok daha uzun vadeli bir içeriğinin olduğu gerçeğini bildiğimizi de bilmeleri gerekiyor.

KORİDORUN DOĞUSU, KORİDORUN BATISI

Türkiye’nin Barış Pınarı Operasyonu ile Suriye’nin kuzeyini terörden arındırma amacı olduğunu herkes biliyor. Hatta her ne kadar müttefiklerimiz(!) ifade etmeseler de onlar da bunu çok iyi biliyorlar. Biz de bu bölgede PKK/YPG/SDG’nin kullanılarak bir terör devleti kurulmasının planlandığını çok iyi biliyoruz. Zaten bölgeyi terörden arındırırken eş zamanlı olarak böyle bir devletin kurulamayacağını da göstermiş olduk. Aslında Batı’da kopan gürültünün sebebi de bu. Öte yandan kurulması planlanan terör koridorunun batısının Doğu Akdeniz’e doğusunun da Irak petrol coğrafyasına uzandığını bilecek kadar bu bölgeyi iyi tanıyoruz.

Kuzey Irak petrollerinin Türkiye üzerinden ticarileşmeye başladığı ve parasının da ABD bankaları yerine Halkbank’ta birikmeye başladığını dönemin 17/25 Aralık’a tesadüfen denk gelmediğini bilecek kadar da müttefiklerimizi(!) tanıyoruz. Doğu Akdeniz’de yapılmaya çalışılan oldubittiyi ve münhasır ekonomik bölgeler belli olmadan uluslararası hukuka aykırı şekilde yapılmaya çalışılan paylaşımları izliyoruz. Dahası Türkiye’nin hem kendi hakkı hem de garantör ülke olması hasebiyle Kuzey Kıbrıs’ın hakları kapsamında devam ettiği sondaj çalışmalarına gelen tepkileri de not ediyoruz.

O halde hem koridorun kendisi hem de koridorun doğusu ve batısındaki durumlar göz önüne alındığında ABD Hazinesi’nin bizim Enerji Bakanlığı’mıza yönelik yaptırım kararının ve içeriğinin görünenin çok çok ötesinde farklı amaçlara sahip olduğunu göz ardı etmememiz gerekiyor.