“Ya KKTC tanınırsa!”

“Ya KKTC tanınırsa!”

Akdeniz’de Türkiye’nin Libya hamlesi, bugüne dek Türkleri görmezden gelen ülkelerin Kuzey Kıbrıs’

​Sabancı'ya ait Yünsa resmen Sürmegöz Tekstil'e satıldı
Lindsey Graham a ‘piece of sh*t,’ former Obama adviser Rice says
Dünya kırmızıya döndü

Akdeniz’de Türkiye’nin Libya hamlesi, bugüne dek Türkleri görmezden gelen ülkelerin Kuzey Kıbrıs’ı tanımasıyla sonuçlanabilir. Doğu Akdeniz enerjisinin paylaşımında ortak çözümü önceleyen diplomasinin tüketilmesi üzerine Türkiye’nin başta Libya ile münhasır ekonomik bölge (MEB) anlaşması olmak üzere son dönemde attığı adımlar, masadaki tüm kartların yeniden karılmasına sebep olacak. Türkiye- Libya Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Antlaşması’nın TBMM’de onaylanarak Birleşmiş Milletler’e (BM) bildirilmesiyle birlikte Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki MEB sınırları resmen beyan edilmiş olacak ve bölgede denklem silbaştan kurulacak. Ankara’nın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) haklarını da Doğu Akdeniz stratejisinin vazgeçilmez bir parçası olarak sahiplenmesi, enerji üzerinden yaşanacak gelişmelerde tüm yolları KKTC’nin tanınmasına çıkaracak.

AKDENİZ KALKANI VE KIBRIS’A DENİZ ÜSSÜ

Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı endişelendiren bu ihtimal, anlaşmanın imzalanması sonrası ilk olarak Libya televizyonu El-Ahar’da dile getirildi. Cemal Saluf isimli bir uluslararası ilişkiler uzmanı, Türkiye-Libya anlaşmasının aynı zamanda Kuzey Kıbrıs’ın dolaylı olarak tanınmasına yol açabileceğini söyledi. Bu doğrultuda Atina’nın Libya iç savaşına daha çok müdahil olmak isteyebileceği yorumu yapıldı. KKTC’nin tanınması endişesi, Akdeniz Kalkanı Tatbikatı sırasında da dile getirilmişti. Pakistan ile Ürdün’ün de tatbikata katılarak TSK’nın yanında boy göstermesi ve Türk ordusunun KKTC’de deniz üssü kurma adımları Kıbrıs Türklerini yeniden bölge denkleminin vazgeçilmez oyuncusu yaptı. Bu gelişmelere Libya hamlesi de eklenince Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın korsan planları Doğu Akdeniz’de oldukça zora girdi.

ATİNA, MALTA DİYEREK KIŞKIRTMAYA ÇALIŞTI

Ankara Doğu Akdeniz’de ağırlığını artırırken Atina ve Lefkoşa, destek istemek üzere yine ABD ve AB’ye koştu. Ancak Yunanlılar, Türkiye’ye karşı bir adım atmaları halinde ABD ve Avrupa’nın kendilerini yalnız bırakacağını düşünüyor. Avrupa’nın desteğini çekebilmek için Atina’nın dillendirdiği konulardan biri Malta’nın konumu. Yunanlılar, Türkiye-Libya anlaşmasından İtalya ve Malta’nın çıkarlarının zarar görebileceğini öne sürüyor. Buna göre eğer Libya, Türkiye ile benzer bir anlaşmayı İtalya ile de yaparsa Malta adası Libya’nın MEB bölgesinde kalıyor. Oysa Libya ile Malta arasındaki bu sorun çok eskiye dayanıyor.

MAHKEMEDE ÇÖZÜLMÜŞTÜ

İki ülke, aralarındaki deniz yetki alanları sorununu uluslararası mahkemelere gitmek suretiyle çözmüşlerdi. 1985 yılında görülen dava sonucunda mahkeme, adaların deniz yetki alanları konusundaki haklarını sadece ‘kıta sahanlığı mesafesiyle’ kısıtlamıştı. Bu da Yunanistan’ın adalar üzerinden hakimiyet tezlerini çürüten bir uluslararası karar olarak Türkiye’nin elini güçlendiriyor. Yunanlılar, Doğu Akdeniz kavgasında İtalya’nın desteğini hayati önemde görse de Türkiye- İtalya ilişkileri yıllardır çok iyi bir seviyede bulunuyor.

  • Tepsi değil küre
  • Fatih Sondaj Gemisi

  • Türkiye ile Libya’nın deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması, ‘dünyanın küre olduğu’ gerçeği üzerinden yapılan hesaplamalara dayanıyor. Geçmişte çizilen ve dünyayı düz bir tepsi kabul eden anlayışta Türkiye güneyi düz bir hat olarak görülüyor ve bu hattın Libya’ya bakmadığı iddia ediliyordu. Bu anlayış yıllar önce değişti. Hatta Kıbrıs Rum Kesimi, MEB ilanında bulunurken dünyanın küre olması üzerinden adanın eğimini de hesaplara katarak daha fazla hak iddiasında bulundu. Modern bilimin getirdiği bu bakış, Türkiye’nin Akdeniz’e açılan en batıdaki sahil şeridinden Libya’ya uzanan hattı ve Türkiye’nin Libya ile denizden komşu olduğu gerçeğini de ortaya koydu.
Hepsi panikte

DÜNYA

Hepsi panikte