Ekim Kasım aylarında Anadolu’nun nabzını tutmaya çıktım... Her yerde bir karamsarlık var. Ama öte
Ekim Kasım aylarında Anadolu’nun nabzını tutmaya çıktım…
Her yerde bir karamsarlık var.
Ama öte yandan da kolay teslim olmama, ipi omuzlama, yükü, tarihî yükümlülüğün yükünü yüklenme aziz mesuliyeti…
Her şeyin politikaya endekslenmesi, toplumda büyük bir ahlâkî çözülme ve çürümenin yaşanmasına yol açıyor…
Politika, çıkarperestliği, konformizmi ve fırsatperestliği kutsar. O yüzden kutsalı hayattan kovar ve sahte, din-dışı seküler kutsallar icat eder ve pagan bir dünyanın eşiğine fırlatır insanı.
Tam da dünyanın bizi beklediği, tarihin bizi çağırdığı bir zaman diliminde Türkiye’nin içerden büyük bir değer erozyonunun pençesinde kıvranması, çocuklarımızın aidiyet bilinçlerini yitirmeleri ve elimizden kayıp gitmeleri işte bu seküler saldırının yol açtığı sosyal yıkımın düşündürücü göstergeleri…
ANKARA EĞİTİMBİRSEN’İN DERTLİ YÖNETİCİLERİ
Fakat umudumu yitirmedim bendeniz.
Anadolu’ya açıldığımda umudumun tazelendiğini görüyorum.
Her ne kadar postmodern popüler kültür ve pespaye Türk dizileri, Anadolu’yu da çürütüyor olsa da, bir dip dalga, alttan alta direniyor, dışardan gelen kültürel saldırıları püskürtüyor, Anadolu insanını diri tutuyor.
Ankara’da EğitimBirSen’de pürdikkat dinlenen bir konferans verdim. Ankara EğitmBirSen’in dertli öğretmenleri, idealist, müstakim yöneticilerini takdir ettim.
Ümitlendim.
NURİ PAKDİL ERZURUM LİSESİ’NDE…
Sonra soluğu Erzurum’da aldım. Erzurum Yazarlar Birliği’nden Yusuf Kotan kardeşim, tarihî Erzurum Lisesi’nde Nuri Pakdil’i Anlamak başlıklı bir programı düzenledi. Programa, Nuri Pakdil’in en önemli “eseri” Arif Ay ağabeyle bendeniz katıldık.
Erzurum Lisesi’nin vakarına yaraşır bir ortamda, Pakdil Usta’yı anlattık genç ve bıçkın arkadaşlara.
Programdan sonra lisenin müzesini gezdik…
Tarih, müthiş bir kimlik ve asalet kazandırıyor bir okula. 1889’da Sultan Abdülhamid Han’ın Anadolu’yu okullarla donatmasının biri ürünü lise ve müzede şahitlik ettiğimiz gurur tablosu tarih. Müzeye her şeyini veren okul yöneticilerinden Sebile Alkır Hoca’yı ve bize müzeyi gezdiren ve Nuri Pakdil’i öğrencilerine tanıtan idealist okul yöneticilerini kutluyorum.
BURSA DEYİNCE AKİF HAYTA HOCA!
Bu hafta sonu Bursa’daydım. Akif Hayta Hoca’nın Bursa Yıldırım Belediyesi için düzenlediği söyleşi programında.
Akif Hayta, çok etkileyici bir hoca. Besbelli. Soruları, müdahaleleri ile yaklaşık üç saat süren, kimsenin yerinden kımıldamadan ve neredeyse salonun çoğunun notlar alarak nefes nefese takip ettikleri bir konferans oldu.
Bursa Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz sonuna kadar izledi konferansı. Akif Hoca’nın şahsında programı düzenleyen herkesi yürekten kutluyorum. Güzel programdı.
Sonra Bursa İFAM’a uğradık, tadımlık bir Hasbihal yaptık. Hamdi Akgül kardeşim, orada çok güzel işler yapıyor, yapacak…
BAŞAKŞEHİR MİLLET KIRAATHANESİ DÜNYA HARİKASI
Ve Başakşehir…
Başakşehir’in kabına sığmaz, idealist bir belediye başkanı var: Yasin Kartoğlu.
Konferansa geçmeden önce güzel bir sohbet yaptık. Başakşehir, nasıl model şehir yapabilir sorusunu tartıştık.
Sonra konferansa geçtik Millet kıraathanesinde.
Muhteşem bir kütüphane. Nefessiz dinlenen bir konferans.
Böyle kütüphaneler dünyada da çok azdır. Demek ki, istenince birinci sınıf kültür hizmeti de yapılabiliyormuş.
Emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum.
AKSARAY’DA İKİ UMUT IŞIĞI: CEMALEDDİN BAL VE OSMAN AKYOL
Aksaray’da bir devrimci ve derviş’e destek vermek için gittim. Osman Akyol Hoca, bir Kur’ân Kursu, medrese açmış Aksaray’da. Ama öğrencilerin hepsi sıradışı, olağanüstü sarsıcı hikâyelere sahip.
Osman Akyol Hoca, uyuşturucuya yakalanan çocukları, annesiz, babasız, kimsesiz çocukları buluyor, onları eve, sıcak yemeğe kavuşturuyor ve Kur’ân hafızı yapıyor!
Gerçekten gözyaşartıcı bir hikâye.
Ve bu güzel insan, eli öpülesi insan hakettiği desteği görmüyor! İnanılır gibi değil.
Osman Akyol Hoca tam bir devrimci. Ve hayatını bu kimsesiz çocuklara vakfetmiş bir derviş.
Osman Hoca’yı ve çalışmalarını yerinde görmek ve yakından destek vermek için koşa koşa Nevşehir Aksaray’a gittim o yüzden.
Allah ondan razı olsun. Allah onu her türlü nazardan saklasın, önünü açsın.
Aksaray’ın dertli, donanımlı, çalışkan çok güzel bir müftüsü var: Cemaleddin Bal Hoca. Bütün camilerde gençleri topluyor Ramazan Köroğlu kardeşimin yilmaz gayretleriyle ve camiler okula dönüşüyor!
Bütün iller Aksaray olsa, keşke diyesi geliyor insanın içinden. Böyle müftülerimiz çok olsa!
İhsan Açık Hoca’mı mutlaka anmam gerekiyor burada. Öyle müftü görmedim ben! Hani derler ya, heykeli dikilecek kabına sığmaz bir öncü.
Cemaleddin Hocamı da yürekten kutluyorum.
Bu Anadolu turumda da umut ışığıyla dopdolu döndüm İstanbul’a.
Anadolu’dan umut kesilmez. Türkiye’den umut kesilmez. Türkiye biterse, mazlumların umudu söner, dünya biter.
Vesselâm.