Para kazandırmak için iş mi ? ama sevilen iş mi? Günümüz gençleri her alanda kolay yoldan hedefe ulaşmak istedikleri için sık sık eleştir
Para kazandırmak için iş mi ? ama sevilen iş mi?
Günümüz gençleri her alanda kolay yoldan hedefe ulaşmak istedikleri için sık sık eleştiriliyor. Ne özel hayatlarda ne de iş hayatında “Bizim zamanımızda…” diye başlayan azim hikayelerine artık pek rastlanmıyor.
Reha Muhtar Vatan Gazetesi’ndeki köşesinde sevilen işi yapmanın verdiği hazdan bahsederken, hem para kazanılacak hem de sevilecek işi yapmanın mümkün olduğunu söyleyerek günümüz gençlerinin kolay yoldan hedefe ulaşmak istediklerini, daha ilk görüşmede ne kadar kazanacaklarını, ne zaman ekran önüne çıkacaklarını sordukları için eleştirdi.
Yeni gençlik tahsil biter bitmez en iyi şartlarda takılmak istiyor.
‘Bugün gençler daha çabuk, daha kestirme yoldan hedeflere ulaşmak istiyor. Ama her şeyi aynı anda bu kadar erken istemek hayal’
Insanar için İyi hayat kriterleri değişiyor mu?
Sadece para kazanmak için meslek seçilmez. Meslek, ister genç bir erkeğin ister genç bir kadının bütün ömrünü şekillendirecek ve kendi yaratılarını, becerilerini ve de takdimlerini karşılayacak unsurlara sahiptir.
Gayet tabii para, bu unsurların içinde de yer alır. Herkes para kazanmak için çalışır. Ama her gün “of” çekerek lanet içinde kendinden işinden nefret ederek işine gidenlerin başarılı olmasına da imkân yoktur.
Dolayısıyla size yüksek miktarda ücret veren fakat nefret ettiğiniz, sizde sosyal rahatsızlık yaratan işe para için meslek diyemezsiniz. Bugün gençler daha çabuk, daha kestirme yoldan hedeflere ulaşmak istiyorlar. Gençler bir tahsilden sonra her şeyi hemen istiyorlar. En iyi evde otursunlar, iyi bir arabaya binsinler, iyi bir muhitte takılmak istiyorlar.
Bunu hemen istemeleri fiziksel özelliklerle örtüşmüyor. Mesleklerin bir başlangıcı, bir orta yerleşme düzeni var. Bir mesleğin erbabı olmanız için en az 5 yıl, orta kısma geçmeniz ise bir 5 yıla daha ihtiyacınız var. Ama siz “Ben her şeyi istiyorum, hepsi benim olacak, para kazanacağım” diyorsanız bu biraz hayal olur.
‘İlk kriter maaş değil, mutlu edecek iş’
‘Y Kuşağı’ ve ‘Net Kuşağı’ gibi birçok isimle anılan ve genel olarak 80’li-90’lı yıllarda doğan jenerasyonun birçok konuya olduğu gibi “çalışma hayatına” bakış açısı da bir önceki nesilden çok farklı. ‘Hayatını işine adapte eden’ bir önceki nesil yerine bu nesil ‘işini hayatına adapte etmeye’ çalışıyor ve iş yerinden daha fazla ‘geri bildirim’ daha fazla ‘sorumluluk’ daha fazla ‘karar verme sürecine dâhil olma’ beklentisi var. İş yerinde bir üst pozisyona geçiş kriterlerini çok net bilmek ve bunları yerine getirdiğine inandığında da hemen bir üst pozisyona geçmek istiyor aynı bir bilgisayar oyununda yeni bir aşamaya atlamak gibi.
Zaten bu kuşağın karakterini şekillendiren ve önceki nesillerden somut olarak ayıran en önemli iki faktör bilgisayar ve internet çağında büyümüş olmaları ve dünya ekonomisinde refah artışının en hızlı ve kesintisiz olduğu dönemde büyümüş olmaları (son ekonomik kriz dışında). Yapılan birçok ankette Y kuşağının kendilerini ve geleceklerini bir önceki kuşağa göre daha fazla güvencede gördükleri görülüyor.
Bu nedenle yapacakları işle ilgili gözettikleri ilk kriter ‘para’ değil. Yani iş ararken paradan çok kendi istedikleri bir pozisyon olmasını önemsiyorlar. Kendilerini, zevklerini ve isteklerini önemsiyorlar.
Ancak, yine Türkiye’de yapılan birçok anketten görülen şu ki alacakları maaş iş seçiminde üst kriterler arasında olmadığı halde çoğu istedikleri işlerde çalışmıyor.
İşsizliğin son ekonomik krizle daha da artığı ülkemizde gençlerin tam olarak kendi istedikleri işleri bulmaya çalışmalarının biraz şımarıklık olarak algılanmasını anlıyorum ama şunu da unutmamak lazım ki sevdiği işi yapmayan kişiler ne çalıştıkları kurumlara ne de ülke ekonomisine ciddi bir katkı sağlayamayacaktır. Ayrıca özel hayatlarında da mutsuz ve huzursuz olacak bunu çevrelerine yansıtacaklardır.
Ne olursa olsun işin hayatında en önemli ‘İlk kriter maaş değil, mutlu edecek iş’
COMMENTS