Arap Baharı ile gelen ilk çözüm: Demokratik İslam

Arap Baharı ile gelen ilk çözüm: Demokratik İslam

Bunu Gannuşi söylüyor. TRT World Forum’un İstanbul’da düzenlediği konferansta konuşuyor: “Demokra

المنظمة الدولية للهجرة: 55% من اليمنيين لا يحصلون على مياه نظيفة
Germany arrests Daesh/ISIS suspect deported from Turkey
US may hit Turkish cherries with tariffs after anti-dumping probe

Bunu Gannuşi söylüyor. TRT World Forum’un İstanbul’da düzenlediği konferansta konuşuyor: “Demokratik İslam dediğimiz de Arap dünyasındaki bütün sorunlara çözüm olacak”.

Arap Baharı’nın ilk kıvılcımı Tunus’ta çakılmıştı. NAHDA Hareketi ve lideri Gannuşi, Tunus’ta altı seçim sonucunda kurucu bir meclis inşa ediyorlar. Bir anayasa çatısı altında toplanıyorlar. 9 yıl gibi uzun bir süreçte çeşitli seçimler, rekabetler, müzakereler sonrasında bu ortaya çıkıyor. Gannuşi bu siyaset kurma sürecinde darbelerle bile karşılaştığını söylüyor. 6 seçim sonucunda NAHDA birinci parti çıkıyor. Çünkü NAHDA yeni bir siyasal muhayyile, heyecan ve yaklaşım ortaya koyuyor. İnsanlara umut veriyor. Demokratik İslam fikriyatı ve pratiğini ortaya koyuyor. Ancak tek parti olarak birinci çıkan NAHDA, yine de milli koalisyon kuracaklarını söylüyor. Çünkü kurucu siyasal ruhun çoğulculuğunu kucaklayan bir tutum daha uzun vadeli yaşama şansına sahip olacak. Tek parti olmanın getireceği çoğulculuğa yer vermeme dezavantajlarından uzak durmak istiyorlar.

Arap Baharı, gençlerin ve yeni küresel teknolojilerin bileşkesine dayanan bir dalga aynı zamanda. Sosyal medya, yeni bir siyaset meydanı oldu. Statükoların denetiminden ve blokajlarından özgür bir siyaset meydanı. Yeni siyasetin ruhu bu meydanlarda yükseldi. Nitekim bazı araştırmacılar “internet devrimi” dediler bu olguya. Ciddi bir gerçekliği de yansıtıyor.

Gannuşi, demokrasi ve İslam ilişkilerine baştan itibaren sıcak bakan bir aydın ve lider. Bu yaklaşımları ile artık kaotik Ortadoğu’ya belli bir açılım getiriyor. Bir başlangıç yapıyor. Zamanını yakalayamamış siyasetlere bir başlangıçtır bu. Siyasal katılımın yolunu açan bir başlangıçtır. Diktatörler ve isyancılar dualitesinden kurtulmanın başlangıcı. Arap Baharı’nın yeni bir siyaset doğurmasının başlangıcı.

Arap dünyası hakikaten bir paradokslar dünyası. Bir yandan Suriye’de Esed rejiminin inadına sürdürdüğü diktatörlükle gelen katliamlar ve göçler üzerinde yeniden kendini üretmesi, öte yandan Tunus’ta doğan Demokratik İslam siyaseti. Belki de bu paradoksun kökeni daha tarihi bir derinlikte aramak lazım. Bu tarihi derinliğin varlığında maşrık ve Mağrip Müslümanlıkları var. Tunus, Mağrip Müslümanlığının yurdudur. Üzerinde Endülüs mirasını taşıyan, İbn Haldunları yetiştiren bir Müslümanlık. Muhammed B. Cabiri gibi çağdaş entelektüellerin boy vermesine imkan veren bir düşünce havzası. Çağdaş zamanlarda Arapların demokrasi siyasetine geçmelerinin başlangıcı da yine Mağrip Müslüman havzada ortaya çıkıyor. Çünkü tarihi derinlik bugüne yeniden akmaya başlıyor. Burada kendine yeni yol buluyor. Arapların yaşadığı tarihi büyük siyasi krize burada bir cevap geliyor. Maşrık Müslüman havzanın derin isyan ve çatışmalarına karşı Mağrip Müslümanlığı’nın demokratik ruhu doğuyor. Arap Baharı ile gelen çatışma ve uyanış dalgasının bütün Arap coğrafyasını darmadağın etmesinden sonra şimdi yeni bir günün doğuşunun müjdesini alıyoruz Raşid El-Gannuşi’den. Mağrip’ten doğan bu yeni gün, bütün Ortadoğu’da yeni bir döneme işaret ediyor. Bu hükümdarlık siyasetinden demokratik siyasete geçmenin dönemidir. Adı cumhuriyet de olsa, başka bir şey de olsa hükümdarlık siyasal kültürlerinden beslenen bu çağdaş siyasal yapıların derin bunalım ve krizinden sonra şimdi Ortadoğu’nun Demokrasi Çağı başlayacaktır. Gannuşi’nin konuşmasında haber verdiği de budur.