EN MEŞHUR TÜRK TATLILARIN TARİHİ

EN MEŞHUR TÜRK TATLILARIN TARİHİ

Kıtalara yayılan Osmanlı tarihi, Türkiye'nin şu anda bulunduğu konum, onlarca medeniyetin bu topraklarda yaşamış olması gibi etmenler, muhteşem çeşitl

Online Gambling – How To Play
The Essay Structure – Can You Need Any
‘Çin Seddi’ nerede?çok zor bir soru

Kıtalara yayılan Osmanlı tarihi, Türkiye’nin şu anda bulunduğu konum, onlarca medeniyetin bu topraklarda yaşamış olması gibi etmenler, muhteşem çeşitliliklere ve zenginliklere sahip olmamızı sağlıyor. Bu durum Türk mutfağını da bir hayli etkiliyor. Biraz sonra okuyacağınız Türk tatlılarının hikâyeleri de bu söylediğimizi kanıtlar nitelikte.

Sütlü Nuriye
 İhtilal dönemindeki sıkıntılı atmosferde asker ile yönetilen belediyeler, baklavalara fiyat sınırı getirmişler. Baklava yapan firmalar için bu üst sınır tam anlamıyla bir hüsran olmuş. Bu durumu değiştiremeyince, şerbet yerine süt, fıstık yerine fındık ile baklava yapmışlar. İsmi ise ‘sütlü nuriye’ olmuş.

Sütlaç
Sütlaç kelimesi, ‘sütlü aş’tan gelmektedir. Divan-ü Lügat-it Türk’te karşılığı ‘uwa’dır. Ortaya çıkış hikâyesi ise bir hayli ilginçtir. Midesi rahatsızlanan bir kişiye pirinç, süt ve şeker karışımı bir tatlı hazırlanmıştır. İçerisinde süt bulunduğu için bu şifalı tatlıya ‘sütlü aş’ denmiştir. Ve bir süre sonra sütlaç olarak evrilmiştir. Bir rivayete göre ise sütlaç, bir Orta Asya tatlısıdır ve ülkemize İpek Yolu ile gelmiştir.

Tavukgöğsü
Tavukgöğsü, ilk olarak Romalılar tarafından yapılmıştır. Daha sonrasında Bizans’a ve Türklere geçmiştir. Orta Çağ sonunda Avrupa’da tavukgöğsü yapımı azalarak bitmiştir. Türkler bu tatlıyı benimsemiş ve buna ek olarak kazandibini de icat etmişlerdir. Önceleri konak ve saraylarda yapılan bu tatlı, daha sonrasında halka da yayılmış ve benimsenmiştir.

Şıllık / Şileki Tatlısı
 Modern ismiyle şıllık, eski ismiyle şileki tatlısı, Güneydoğu Anadolu’ya özgü bir tatlıdır. Geçen yıllar içerisinde belirli deformasyonlar sonucunda ismi şıllık olarak değişmiştir. Fakat lezzeti hiçbir zaman değişmemiştir.

Vezir Parmağı
Vezir parmağının hikâyesi hakkında birçok rivayet bulunmakta. Ama en çok bilineni ve kabul edileni, bir padişahın veziriyle birlikte ava gitmesi sonucunda vezirin baş parmağının kazara kesilmesidir. Vezir bu olayın ardından bu işte bir hayır olduğunu padişahına belirtir. Ertesi gün padişah insan eti yiyen bir kabileyle rastlaşır. Fakat bu kabile, padişahı ve veziri yemez. Çünkü kabile, vücudunda kesik olan kişileri yemiyordur. Bu sayede hem padişah hem de vezir kurtulur.

Aşure
Hz. Nuh, Allah’ın verdiği emir ile çok büyük bir gemi yapar. Her cinsten hayvanı gemisine doldurur. Allah, hikâyede geçen tufanı kopartır ve ortalık yerle bir olur. Sadece gemiye binenler kurtulur. Gemide aylarca kalındığından dolayı erzaklar azalır. Kalan her şeyi bir kazanda pişirirler. Hz. Nuh’un kazanda pişirdiği şey ise ‘aşure’dir.


Helva
Helva, Arap kökenli bir tatlıdır. Zaten Arapça ‘da helva, tatlı anlamına gelmektedir. İlk üretimi Orta Doğu ve Balkan ülkelerinde yapılan helva, İslamiyet’in kabulüyle birlikte Arap kültürüne, Arap kültüründen ise Türklere sıçramıştır. Ve Türk gelenek ve göreneklerinde önemli bir yer edinmiştir. Asker uğurlaması, cenaze evi gibi yerlerde hep helva pişirilmektedir.


Cezerye
Cezerye, bir Akdeniz tatlısıdır. Arap mutfağından geldiği bilinen cezerye; ‘cezer’, yani havuç anlamına gelir. Çünkü cezerye, havuçtan yapılmaktadır. Anavatanı Mersin olan cezeryenin, Adana’da da satışı bir hayli fazladır. Yüksek kalorisi bir yana dursun, muhteşem lezzetiyle parmakları yedirtir.


Nevzine
Nevzinenin isminin nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte, geleneksel bir Türk tatlısıdır. Un, zeytinyağı veya tereyağı ile ceviz içi, hamur haline getirilerek tepsiye doldurulur. Nevzine; önemli misafirlere, oğlan doğuran gelinlere ikram edilir.