Fatma Barbarosoğlu: Ve şehre “fuar” gelir…

Fatma Barbarosoğlu: Ve şehre “fuar” gelir…

Bahçeden içeri girince sol tarafta bilumum yiyecekler karşılıyor ziyaretçileri: Hatay Künefesi, Erzurum Ca

مصر.. انتحار طالب من أعلى “برج القاهرة”
أكتوبر يشهد طفرة في بيع العقارات للأجانب في تركيا
Israel detains 17 Palestinians in West Bank raids

Bahçeden içeri girince sol tarafta bilumum yiyecekler karşılıyor ziyaretçileri: Hatay Künefesi, Erzurum Cağ Kebap. Diğerlerinin ismini, önündeki yoğun kalabalıktan dolayı okuyamıyorum. Türkiye’nin yiyecek kültürü omuz omuza resim veriyor. Sağ tarafta takılar var. Ne alırsan beş lira, on lira.

Otobüslerle fuar meydanına gelmiş olan küçükler, girişte karınlarını doyurup bir de takı aldılar mı içeri girdiklerinde kitaba verecek para kalmıyor haliyle. Yayıncıların en mustarip olduğu konu da bu: “Biz buraya kitap satmaya geldik, ama kitaba ulaşıncaya kadar küçüklerin aklını çeldirici çok şey var.”

Fuar alanında içeri girince sol tarafta sabuncu var. Eşek sütü sabununu ilk defa burada görüyorum . Ne işe yarıyormuş? Kırışıklık düşmanı imiş. Sağ tarafta “Bir fikrim var” diye bir köşe hazırlanmış. “Bir fikrim var” diyenlerin fikirlerini okumak için gayret sarf ediyorum. On dakika boyunca okuduğum alanda “fikir” bulamıyorum. Bir fikri olanlar belli ki buraya yazmaya gerek duymamış, fikri olmayanlar yedim, içtim, oturdum kalktım temalı “eylem”lerini itina ile yazmış. On dakikanın sonunda kendime soruyorum, sen ne bulacağını zannetmiştin? Galiba almak istediği kitapları almak için kendince yöntem sunan o çocuğu, o genci aramıştım. Bir yerlerde vardır muhakkak o çocukların, o gençlerin yazdığı satırlar. Benim on dakikalık aramamda karşıma çıkmadı sadece diyerek tesellinin tohumunu atıyorum kalbime. Günlerden Cuma olduğu için fuar alanı nispeten tenha ama Cuma günü için hatırı sayılır bir yoğunluk olduğunu da söylemek lazım. Hafta sonu bir izdiham yaşanacağını tahmin etmek zor değil.

Fuar alanında çocuklar neşe ile dolaşıyor, akranları ile şakalaşıyor. Lakin çocukları kitaba bakarken görmek pek mümkün değil. Çocuk kitapları ile aşk ile ilgilenenler daha ziyade ebeveynler. Çocuklarının dinden diyanetten ayrılmaması için kitaplardan medet umuyorlar. Bir kitap okuyacak ve haza hanımefendi, beyefendi dini bütün bireyler oluverecekler. Akşamdan sabaha. Eğitim ve terbiye işine bir süreç olarak değil de hemen şimdi neyse parası bir şekilde karşılarız tarzı ile yaklaşıldığı için… Kitabın kapağında ne kadar din, ahlak, Allah, melek, peygamber ifadesi geçiyorsa o kitabın o kadar iyi olduğunu düşünüyor ebeveynler.

Çocuk ve genç kitapları ilgili olarak acilen gönüllü okuyucular gerekiyor/gönüllü denetleyiciler.

Çocuk ve genç kitapları meselesi önemli. Önümüzdeki on yıl içinde en çok satan ve kazananlar çocuk kitapları yazarları olacak. Ama çocuk ve genç kitapları eleştirel yaklaşımlarla değerlendirilmediği sürece, çocuklarımızın okuma zevki kazanacağı kitaplara uluşması pek de mümkün olmayacak gibi görünüyor.

İslami kesim çocuk kitabı kategorisini ziyadesiyle hafife alıyor.

Havaalanından fuar meydanına giderken fuar kitapçığına baktım. Benim tanımadığım pek çok isim var. Benim tanımamın bir önemi yok yanlış anlaşılamasın… Belli ki bu isimleri “toplum” tanıyor, talep etmişler, arz ve talep fuar vesilesiyle buluşuyor.

Kitap fuarlarındaki arz ve talep dengesi üzerine tekrar tekrar düşünmemiz gerekiyor. Talep “bilindik şöhretli isimler” üzerinden kendini ifade ederken, arz eden kısım bu talebi memnuniyetle yerine getiriyor. Çünkü meşhur isimler yani ekran tanınırlığı olan kişiler söz konusu olduğunda risk her zaman daha az olur. Meşhur kişiler salonları doldurur, seyirciler ekrandan aşina oldukları kişilerle aynı mekanı ve zamanı paylaşmaktan memnuniyet duyar, hele ki sosyal medya sayfalarının etkinliğe aç kapasitesini doldurmak için meşhurlarla bir selfi edinmek hiç hasarsız like anlamına gelir.

Kitap fuarları daha ziyade “fuar yazarı”na katkı sunar. “Fuar yazarı” kim diyorsunuz… Fuar yazarı tabirini yıllar önce ben ilk defa yayıncımdan duydum. Nasıl oluyor diye merakla sordum. “Fuar yazarları sadece fuarlarda, yani kendileri orada olduğu zaman satar. Onun dışında kitaplarını arayan soran olmaz.”

Kitap fuarı organize etmek, başarı ile hasarsız organize etmek hiç de kolay değildir. Organizatörler iki ucu keskin bir bıçak ile hizmet etmeye çalışır: Her yıl bir önceki ziyaretçi sayısını geçmek üzere planlanan aktiviteler, ziyaretçi sayısını arttırırken okuyucuları uzaklaştırır. Türkiye’de kitap fuarlarının kaderi böyledir.

Şehirlerimizde kütüphanelerimiz yok, kitapçı adı altında faaliyet yapanlar sadece kırtasiye ve test kitabı satıyor. Ve şehre yılda bir defa “fuar geliyor.”

Bazı şehirlere demeliydim elbet.