Ülkemizde 1984 yılından beri faizsiz finansman yapan kuruluşlarımız var. Şeriatla arası iyi olmayanlar diğ
Ülkemizde 1984 yılından beri faizsiz finansman yapan kuruluşlarımız var. Şeriatla arası iyi olmayanlar diğer İslâmî uygulamalar ve imkânlardan rahatsız oldukları gibi bundan da rahatsız oldular. Tepkileri de “Faizci bankalarla bunların arasında fark yok, onlar faiz alıyorlar bunlar da vade farklı kâr alıyorlar” şeklinde oldu.
Bu cümleyi kullanan bir başka kesim daha var; bunlar sözde Müslümanlar, menfaat çektiği zaman bir bahane bulup şeriata yan çizeler. Bunlar katılım bankalarına gelirler, eğer yapacakları işlem biraz pahalıya mal oluyor veya bekledikleri kâr faizci bankaya göre az gerçekleşiyorsa “arada ne fark var, siz de onlar gibisiniz” deyip faizci bankaya giderler.
Peki, faizci banka ne yapıyor. Onun asıl işi nedir?
Asıl işi az parayı çok paraya satmaktır; yani faizli kredi (nakit para) vermektir.
Başka farklarını aşağıya bırakarak hemen ifade edeyim:
Katılım bankalarının özelliği faizli kredi açmamak ve faizli nakit vermemektir. Yeni çıkarılan ilgili yönetmeliğin 19. maddesi 3. fıkrasında şu cümle yer almıştır: “Katılım bankaları gelir elde etme amaçlı olarak müşterilerine nakit finansman sağlayamazlar”.
Peki, ne yaparlar?
Çoğunu faizci bankaların yapamadığı şu işlemleri yaparlar…
Müşterilerinden parayı iki şekilde kabul ederler:
1. Mudarebe ortaklığı
(Para müşteriden, onu helâl işlerde arttırıp kârı paylaşma bankadan olan usul).
2. Vekâlet usulü
a) Yatırım vekâleti
(Müşteri parayı bankaya vekil sıfatıyla verir, banka onu müşterinin koştuğu ve caiz olan şartlara göre ticaret ve yatırımda nemalandırır, kârın tamamı müşterinin olur, banka vekâlet ücreti ve masrafları alır).
b) Adi vekâlet
Banka kâr ve zararı bankaya ait olmak üzere gelir getirici bir işlem için müşteriyi yetkilendirir.
Katılım hesabı denilen mudarebe ortaklığı usulü dairesinde alınan paralarla neler yapılır…
Yönetmelik 19. madde 1. fıkrasında “fon kullandırma yöntemleri” başlığı altında bunları şöyle sıralamıştır:
a) Satım yöntemleri
Bu maddede kârlı ve kârsız satım, selem (peşin para ile sonradan teslim edilecek ürün alımı), istisna (eser sözleşmesi) gibi fıkıhta tanımlanmış bütün işlemler vardır.
b) Kiralama yöntemleri
Bu maddede “adi kiralama, finansal kiralama, faaliyet kiralaması,ürün kiralaması ve işgücü kiralaması” şekillerine yer verilmiştir.
c) Ortaklık yöntemleri
Fıkıhta meşru olarak tanımlanmış bütün ortaklık türlerine yer verilmiştir.
ç) Vekâlet
(Yukarıda açıklandı)
d) Karşılıksız ödünç
(Karz-ı hasen), kefalet, garanti, vaad, ödül vaadi ve kurulca belirlenecek diğer yöntemler.)
Şimdi soruyorum:
Katılım bankalarının faizci bankalardan farkı var mı, yok mu?
Yok diyenler demagoji yapıyorlar, baltalamak veya faizciye kaymak istiyorlar.
Katılım bankalarının kuruluş amacı satım (murabaha ve diğer satım şekillerinden) ziyade ortaklık yoluyla ekonomiye katkı sağlamak, müşteriye para kazandırmak ve kâr etmektir. Belli şartlarda ortaklık yöntemine fazlaca açılmanın önünde ahlâkî ve ekonomik engeller bulunduğu için daha ziyade murabahaya yer verilmiştir, ancak son zamanlarda katılım bankaları önemli bazı ortaklıklara da ima atmıştır ve bunu genişletmeyi planlamaktadır.
“Mevcut rejim içinde Müslümanlar isterlerse -ceza hukuku hariç- birçok işte şeriatı uygulayabilirler, buna bir engel yok, var olan engeller kalktı” demiştim önceki yazımda; “bir geri zekâlı” demeyeceğim, kötü niyetli kişi “cezalar müstesna” dediğim halde saçma sapan bir tiwit atmış; bunlara da aldırmıyoruz:
“Âzürde olur dîde-i huffâş ziyadan”
Yani:
Aydınlığı sevmez gözü bozulur
Gece kuşlarında hep böyle olur.
İnşaallah bir gün de katılım sigortacılığından söz ederiz.