Makinistler sinyalizasyon eksikliği nedeniyle atlattıkları faciaları raporlamış

Ankara’da 9 kişinin hayatını kaybettiği, 86 kişinin de yaralandığı Yüksek Hızlı Tren (YHT) kazasının nedenine ilişkin uzmanlar “sinyalizasyon sistemin

Almanya’da 36 Yıl Sonra .. Türk Gazeteci Sınır Dışı Etmekle Tehdit Altındadır
Af Sözü Feti Yıldız
Aşık Veysel

Ankara’da 9 kişinin hayatını kaybettiği, 86 kişinin de yaralandığı Yüksek Hızlı Tren (YHT) kazasının nedenine ilişkin uzmanlar “sinyalizasyon sisteminin eksikliğine” dikkat çekiyor.

Ahval’e konuşan Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) Ankara Şubesi Başkanı İsmail Özdemir, Yüksek Hızlı Tren hattında çalışan makinistlerin sinyalizasyon olmaması nedeniyle faciaya ramak kala atlattıkları olayları üst birimlerine raporladıklarını, ancak bu şikâyetlerin dikkate alınmadığını söyledi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan her ne kadar sinyalizasyon hattının “olmazsa olmaz bir sistem olmadığı” yönünde bir açıklama yapsa da konunun uzmanları böyle düşünmüyor. Uzmanların ortak görüşü “Sinyalizasyon hattı olsaydı bu kaza yaşanmazdı” şeklinde. 250 km hıza sahip Yüksek Hızlı Tren hattındaki trafik yönetiminin telsizle sağlanamayacağını belirten uzmanlar, hükümetin son 15 yıldaki demir yollarına yönelik politikalarını sert bir dille eleştiriyor.

Sinyalizasyon hattının olmaması nedeniyle kazalara, büyük olaylara ramak kala atlatılan hadiseler yaşandığını söyleyen BTS Ankara Şubesi Başkanı İsmail Özdemir, “Son anda önlenen olaylar çok oldu ve oluyor. Makinist arkadaşların bu tür aksaklıklara maruz kaldıklarında yazılı olarak işyeri amirlerine ilettikleri raporları var. Şöyle bir hadise yaşadık ama son anda faciadan döndük gibi” diyor.

 

 

Hafif yaralanmalarla atlatılan olayların da yaşandığını belirten Özdemir “Eskişehir’de bir ay önce hızlı tren raydan çıktı, bu çok basına yansımadı. Yaz aylarında İstanbul seferini yapan hızlı tren Pamukova bölgesinde -ki trafiği yoğun bölgedir, telsiz haberleşmesinden kaynaklı iş otosuyla çarpıştı. Makinist arkadaşlarımızın raporları kurum yetkililerinde var. Ama bu şikâyetler dikkate alınmadı. Böyle bir kazaya davetiye çıkarıldı” ifadelerini kullanıyor.

Özdemir, Başkentray’ın açılması için yapıcı firmaya 24 ay zaman verildiğini ancak bu sürenin bitmesine beş- altı ay kala 24 Haziran seçimleri gerekçe gösterilerek bir an önce raylar döşendiğini belirtiyor.

“Trafiği yoğun hatlarda bu sinyalizasyon sisteminin mutlaka devreye girmesi gerekir. Bu yoğun trafikte telsizle haberleşme sağlanamaz. Alt yapıdaki teknik aksaklıklar giderilmeden işletmeye geçilmesin. Bu ülkemizin prestij trenleri, hem can kaybı yaşıyoruz hem de prestij kaybı yaşıyoruz” diyor.

Birleşik Taşımacılık Sendikası eski Genel Sekreteri İhsan Kocabıyık da Ankara-Sincan-Kayaş bölgesinde sinyalizasyon hattının bulunduğunu ancak Başkentray çalışması nedeniyle yenilenmediğini belirtiyor.

12 Nisan’da sinyal sistemi sağlanmadan bu hattın teslim alındığını ifade eden Kocabıyık, “Aslında işin doğrusu sinyalin tamamlanmasından sonra hattın teslim alınması. Ama seçime yönelik bir açılış olmasını düşündükleri için sinyali tamamlanmadan o hattı alıp işletmeye açtılar. Sorun buradan kaynaklanıyor. Sinyal sistemi daha güvenlikli, daha yüksek hızda ve daha kısa aralıklarla tren çalıştırmayı öngörür. Siz 250 km yapan bir yüksek hızlı tren çalıştıracaksınız ama bunun hem trafik sistemini hem güvenliğini sinyal sisteminden daha alt bir sistem olan telsiz veya telefonla sağlamaya çalışacaksınız. Burada kazanın olmaması mümkün değildir” diyor.

 

 

Söz konusu hatta yaklaşık dokuz aydır sinyalizasyon sistemi yok. Bu sürede bu sistemin yapılıp yapılamayacağı sorusuna ise Kocabıyık şu yanıtı veriyor:

“Eğer siz bir hattı işletmeye açarsanız o hattın boş kaldığı süre gece 12 ve sabah 5 arasıdır. Geceleri beş saat sinyal hattı yapmaya çalışacaksınız, bu gerçekçi değil ki. Mesela altı ayda bitecek iş, bu şekilde yapılmaya çalışılırsa herhalde iki, üç sene sürer. İşletmeye açılan bir hatta sinyal çalışması yapılması normal zamanlara göre daha zordur.”

Kocabıyık da, 250 km hızla tren işletilen bir hatta telsiz sistemiyle güvenliğin sağlanamayacağına dikkat çekiyor:

“Demiryolu bir sistemdir. Yüksek güvenlikli olmasının bir sebebi de budur. Siz herhangi bir sebeple bu sistemi böler, parçalar, zafiyete uğratır, aksatırsanız, burada kaza olmaması neredeyse mucizedir. Bir sistemde kaza olması için en az üç kişinin hata yapması gerekirken siz bu sistemi zafiyete uğratıp bozduğunuz zaman bir kişinin bile hatası kazaya sebep verebilir. Esas sorun budur. Demir yollarında çok uzun zamandır bu sistem zafiyete uğratılmaktadır.”

Pamukova, Çorlu ve son olarak Ankara’daki tren kazalarının ortak noktalarını sorduğumuz Kocabıyık en başta demir yolunun özelleştirilmesi, parçalanması ve kamusal bir hizmet olmaktan git gide uzaklaştırılmasını örnek olarak gösteriyor. Bitmemiş projelerin seçime yönelik işletmeye açıldığını belirten Kocabıyık “Sendikaların, meslek odalarının uyarıları iktidar tarafından dikkate alınmıyor. Bütün bunlar 15-16 senedir yaşadıklarımızın temel karakteristik özellikleridir” diyor.

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener de temel sorunun sinyalizasyon hattının olmamasından kaynaklandığını söylüyor. Bu hattın olmamasının kazalara davetiye çıkardığını belirten Yener, “Acil durumlarda kullanılması gereken sesli haberleşme yöntemi dokuz aydır bu sistemde kullanılmaya çalışılıyor. O günlerde yaptığımız açıklamalar maalesef dediklerimizi doğruladı. Sistemin tam kurulmadan buranın işletilmeye açılmasının kazalara davetiye çıkardığını ifade etmiştik” diyor.

Demir yollarında çalışan 47 bin personelin sayısının 16 bine düşürüldüğünü, 2013’te çıkarılan yasayla teknik personelin ve teknik birimin yok sayılmasının bu kazaların zeminini artırdığını söyleyen Yener, şunları vurguluyor:

“Kamusal anlayışın yok sayılması, tamamen ticari amaçlarla taşeronlaşmaya ve özel sektöre bırakılması bu tür risklere davetiye çıkartıyor. Acilen gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor. Sinyal hattı geçici olarak olmayabilir ama en azından onun yerine konulabilecek sistemler vardır, onların devreye geçirilmesi gerekiyor. Bunlar yapılmadığı sürece risk devam edecektir.”

Hükümete yakınlığıyla bilinen Kamu Sen’e bağlı Türk Ulaşım Sen Ankara Şubesi Başkanı Gürsel Koç ise kazayla ilgili araştırmaların devam ettiğini, erken bir açıklama yapamayacaklarını söylüyor. Koç, uzmanların “sinyalizasyon hattı yoktu” yönündeki ortak görüşe ilişkin ise “Sinyalizasyon hattının olup olmadığına dair bir şey diyemem ben. Var derim yok çıkar, yok derim var çıkar. Bana olmadığına dair bir bilgi ya da şikâyet gelmedi” diyor.

Yaklaşık beş ay önce Çorlu’da 25 kişinin öldüğü, 317 kişinin de yaralandığı tren kazasında dokuz yaşındaki oğlunu ve eski eşini kaybeden Mısra Öz, Ankara’daki tren kazasına ilişkin şunları söylüyor:

“Bu ülkede bazı olaylar yaşandığında yargı sistemi doğru bir şekilde işletilse, ihmali olanlar görevden alınıp yargılansa belki başka olayların doğmasına sebebiyet vermeyecekti. Benim hep dile getirdiğim bir şey var. Benim evladım, benim eşim geri gelmeyecek, sevdiklerimiz geri gelmeyecek. Ama bir daha bu acıların yaşanmaması için bu olayın emsal teşkil etmesi, bir daha bu şekilde canların yanmaması için bir mücadelenin içerisinde var olduğumuzu hep dile getirdim.

Beş ay oldu, dava başlamadı ve benzer bir facia yine ihmaller neticesinde yaşandı. Dokuz eve ateş düştü. Demek ki yönetimin başında olan kişilerin bir sorumluluk eksikliği var. Bu eksiklikler neticesinde aynı şekilde göreve devam etmeleri halinde bu ülkede daha çok canların yanacağını düşünüyorum.”

Çorlu’daki tren kazasındaki ihmallerin peşini bırakmayan gazeteci Mustafa Hoş da Türkiye’nin Yüksek Hızlı Tren ile ilgili macerasının Pamukova faciasıyla başladığını hatırlatıyor. Çorlu’daki tren kazasının ihmaller zincirinden kaynaklandığını belirten Hoş, şunları söylüyor:

“İhmallerin üzerine gitmek ve sorumlulardan hesap sormak yerine üstü örtüldü. Ankara’da yaşanan facia da bunun bir sonucu. Yine bir ihmal ve can kayıpları var. İhmallerin üstü örtülmeye, sorumlular hesap vermemeye devam ettikçe bu tür facialar yaşanmaya devam edecek.”