Karizma Demek Atatürk Demektir

Karizma Demek Atatürk Demektir

Sağlam Bir Karakteri Vardı : Karakteri sağlam olanlar, her yerde ve her zaman örnek davranışlarda bulunurlar. Bu kişilere, en kötü ve en güç durumlard

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Erzurum Kongresi mesajı
Çocuklarınızı Youtuber Enes Batur’un Görmek Yasak
Mustafa Kemal Atatürk

Sağlam Bir Karakteri Vardı : Karakteri sağlam olanlar, her yerde ve her zaman örnek davranışlarda bulunurlar. Bu kişilere, en kötü ve en güç durumlarda güvenilebilir. sağlam karakterli olanlar, hiçbir şey yapmadan, rahatlık içinde yaşamayı severler.

Atatürk, sağlam karakterli bir lider olarak her zaman ve her yerde astlarına örnek olabilecek davranışlarda bulunmuştur. Yönettiği birçok muharebede örnek davranışlarıyla herkesin güvenini kazanmıştır.

Gelibolu’da tümeni ordu ihtiyatında iken, düşmanın durumunu çok iyi değerlendirip, inisiyatifini kullanarak, Arıburnu bölgesine çıkan düşmana müdahale ederek, başarılı olması nedeniyle en güç durumlarda bile kendisine güvenilebileceğini ispatlamıştır.

20 Ekim,

Miladi takvime göre yılın 293. (artık yıllarda 294.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 72 gün vardır.

‘Zaman değişir Atatürk’ün karizması baki kalır’

Bugün 20 Ekim Dünya Karizma Günü. Karizma, herkes tarafından farklı şekilde tanımlansa da Türkiye’deki Twitter kullanıcıları tek bir isim üzerinde hemfikir.#20EkimDünyaKarizmaGünü etiketinde Atatürk’ün farklı zaman ve yerlerde çekilmiş fotoğraflarını paylaşan yüzlerce Twitter kullanıcısı “Daha karizmatiği yok” dedi.

“Atatürk imgesi çocukluğumdan beri, bir Türk olarak kendi ideallerime nasıl erişebileceğimi gösteren, içimde özgürlük duygusu oluşmasını sağlayan bir semboldü. Onu anlamak, kendimi de daha iyi anlamamı sağlayacaktı.” Vamık D. Volkan

Ölümsüz Atatürk

•Mustafa Kemal Atatürk’ün kişisel gelişimini çocukluğundan başlayarak ölümsüz Atatürk oluncaya kadar geçen süreci öykülendirmeyi, onun kendi iç dünyasıyla -kurucusu olduğu ve daha sonra modern bir ulusa dönüştürdüğü Türkiye olarak- dış dünya arasındaki karşılıklı etkileşimi çözümlemeyi amaç edinmektedir.

Karizmalı kişi, alışılmış (rutin) düzenin yıkıcısı olduğu kadar, yeni bir düzenin de yaratıcısıdır. Karizma, evren veya toplumda en yaşamsal (hayati), en güçlü ve en yakın en yetkili görülen öğelere dayanan bir inancın sonucu ortaya çıktığından, kendilerine karizma
atfedilenler “yetkili” kişiler olarak bilinir. Karizmalı yetke (otorite), şimdiki durumda onaylanmış meşruluk ölçütünden (kıstasından) hareket edip, önce sağlanmış başarıyı daha ileri noktalara götürür.

Böyle yetkelerin yeni eylemleri emrettikleri veya öğütledikleri durumlarda, söz konusu karizmalı kişiler, buyruk ve öğütlerini toplumda temel alınan mevcut kurallara göre açıklayıp, bunların meşrulaşmasını gerçekleştirirler.

Aslında, kuşkusuz karizmal yetkenin koyduğu kuralların meşruluğu, toplumda halihazır yürürlükte bulunanların dışındadır. Gerçi bu, toplumun kültürüne içerlenirse de, karizmalı yetkenin meşruluk ölçütünün (kıstasının) kaynağı, söz konusu yetkenin genişleme istekleriyle çatışan bir rutinin baskısı altındaki kültür içinde belli bir oranı tutar.

Bu durum, özünü meşruluğun “en son” (nihaî) kaynaklarıyla doğrudan kuıduğu ilişkiden alan bir eylem değeri ortaya koyduğundan, karizmatik yetke zorunlu olarak devrimci nitelik taşır13 VVEBER’in karizma görüşü, düşünürler arasında değişik yorumlara yol açmıştır. Bir görüşe göre, karizma kavramı, tarih boyu insana özgürlüğün metafizik aracı olarak hizmet etmektedir.

Ancak ne var ki, sözü geçen özgürlük karizmayla birlikte epeyce hüküm giymektedir.
VVEBER’e göre özgürlük ussal olmayan duygu ve yalnızlıkla tanınır; şimdiki durumda hem kapitalizm, hem bürokrasiye karşı da savunulmaktadır .

Başka bir görüşte ise WEBER’in düşüncelerinde daha değişik yönler aramak gerektiği belirtilmiştir. Şöyle ki, karizma ve rutinleşmesi tarihin bütün evrelerinde görülmüş, her olayda yeniden ele alınmıştır.

WEBER, karizmada bütün olumlu (pozitif) ve dinamik tarihsel güçlerle; bunun rutinleşmesindeki tüm olumsuz (negatif) ve gerici güçleri görmemiştir. Bu nedenle, VVEBER, tarihin dinamik öğesini büyük adamların karizmatik “atılımlarında” göre, öte yandan kararlılık (istikrar) öğesini de, rutinleşmeyle “karizmanın zayıflamasında” bulan bir tarihsel kurama (teoriye) bağlı
Kalmamaktadır

Atatürk’ten verdiğimiz örnekle de görüldüğü gibi, sırasında bir ulusun geleceğinde büyük rol oynayan karizma, işletme ve kurumların yaşantısında çok daha kısa dönemlerde önemli değişiklikler getirebilecektir.

İşletme ve kurumların örgütlerinde karizması güçlü kişilerin ortaya çıkıp, üst basamaktaki orunlara gelmeleriyle, örgütün onların düşünce ve felsefelerindeki kalıplara veya modellere kısa
sürede girmeleri arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır.

Buna yol açan durum ise örgütlerde insan öğesinin başta gelmesidir. Karizması olumlu (pozitif) açıdan güçlü olan bir yöneticinin çevresinde toplanıp, onun dilediklerini direnmeden yerine getiren işgörenler; aksine kendilerinde olumsuz (negatif) bir karizma yaratan yöneticilerin çevresinden uzaklaşıp, onlara karşı bir direniş cephesinin kurucusu olacaklardır.

Gerek örgütlerin, gerek toplumların gelişmesi veya geri ortamda kalması olayının, bunlara egemen orunlardaki kişilerin çevrelerinde yarattıkları karizmayla oranlı bulunması, söz konusu yönetici ya da önderlerin eylemini yürürttükleri düşünce ve duygu yapıları üzerinde durmayı gerekli kılmıştır.

Şöyle ki, ister işletmelerin ister toplumların yönetiminde olsun, gelenekçiliğin ve alışılmışlığın savunucusu bir yönetici veya önderin, etkisi, kuşkusuz çağcıllığın ve ileriliğin öncülüğünü yapanlarınkinden değişik sonuç verecek; birincilerin karizmasıyla örgütler ile toplum gerileı ya da olduğu yerde kalırken; ikincilerin olumlu (negatif) karizmasıyla ileri gelişme
hedeflerine doğıu yol alacaklardır.
.