Kadın dizisi kategorisinde yer alan iki dizi geçtiğimiz yıl aynı gün yayına başladı. Ufak Tefek Cinayetler (UTC), zenginlik, lüks, entrika sever AB gr
Kadın dizisi kategorisinde yer alan iki dizi geçtiğimiz yıl aynı gün yayına başladı. Ufak Tefek Cinayetler (UTC), zenginlik, lüks, entrika sever AB grubu seyirciyi hedeflerken; iki çocuğuyla yaşam mücadelesi veren Kadın, total grubundaki seyirciyi hayatın gerçeklerine şahit olmaya davet etti.
İlk bölüm sonrası yaptığım analizde şöyle yazmışım: “Kadın, Anne gibi Japon dizisinden uyarlama, aynı senariste ait. Ufak Tefek Cinayetler’de kalabalık kadrosuna rağmen uzayan, mantık hatası olarak değerlendirilebilecek pek çok sahne varken; Bahar isimli genç bir annenin iki çocuğu ile verdiği mücadele üzerine kurulu Kadın, tek karakterin yaşadıkları üzerine inşa edilmesine rağmen su gibi aktı.”
Seyretmek için ilk tercihim Kadın’dı, UTC’yi mesleki merak neticesi seyretmiştim. Malum, hikayenin kurulduğu ilk bölümü seyrettikten sonra devamlı takip etmeseniz de neler olup bittiğini anlamak zor olmuyor. İlk bölümde her şey anlatılıp kısır döngü bir hikaye tercih edildiğinden. Neler oluyor merakı ile ‘Kod Adı Yangın’ bölümünü seyrederken, sosyal medya bağlantılı seyircinin memnuniyetsizliğini fazlasıyla söze dökmesine şahit oldum. Hikayeden memnun değillerdi ama karakterlerle, özellikle Merve ile aralarında bağ kurulmuştu. Mekanlar, kıyafetler, saç, makyaj arzularını tatmin etmeye yettiği için ‘bakmaya’ devam ediyorlardı.
Kadın, aşk mı sevgi mi
ikilemini yaratarak Selvi Boylum Al Yazmalım filmine göz kırpıyor. Pek çok sorusu var Kadın’ın cevabı merakla beklenen. Bahar ilik nakli olup kurtulacak mı? Bahar kimi seçecek? Sarp öldürdüğü adamın intikam planından nasıl kurtulacak? Soruların cevabı Şirin, Sarp, Pırıl ve Suat’ı da işin içine dahil ediyor. Diziyi bu noktaya taşıyan kadın dayanışması, Arif Bahar sahneleri; mafyatik adamların intikam ve engelleme planlarının gerisinde kalırsa, Kadın da diğer dizilere benzeyeceğinden seyircisinin yeni bir arayışa girmesi kaçınılmaz olacaktır.
Reytingi yüksek dizilerin benzerini yapmak için vakit kaybedilmez genelde. Kadın çocukları için mücadele eden anne teması olarak değerlendirilip fedakar anne dizileri yazıldı en hızlısından. Oysaki dizinin temeli kadın ya da anne değildi, ‘herkes özünde iyidir’ mottosu idi.
İlk sezonda Şirin hariç, Hatice, Enver, Arif, hatta babası, Ceyda, Yeliz, Jale, Musa…. Hayatın içinde zaman zaman savrulan, hata yapan, başkalarının canını yakan, ama fırsat verildiğinde, köşeye sıkıştığı yerden çıkmak için el uzatıldığında iyiler safına geçebilen insanlar. Envercim dedenin özlü sözüyle bitirecek olursak “Bizim nasıl insanlar olduğumuza başkaları ya da hayatın getirdikleri karar vermemeli, biz karar vermeliyiz.”
Hem ‘Ufak Tefek Cinayetler’ (UTC) hem de ‘Kadın’ dizisi, geçen yıl aynı gün yayınlanmaya başladı.
İlkinde kadınlar dünyasındaki entrika ve hesaplaşmalar, lüks hayat yaşayan kadınlar üzerinden anlatılırken, ikincisi ise iki çocuğuyla ayakta kalma mücadelesi veren bir kadının hikayesi var.
Neticede, toplumun bir aynası niteliğinde tüm kadın dizileri ya ‘kötü kadınlar’ı ya da ‘ağlayan, kaderin sillesini yemiş’ kadınları resmediyor.
‘Baştacı’ denilen kadın bir türlü normal resmedilemiyor. Ya rüşvet avcısı, ya çaresiz ya da suistimal edilmiş…
Ekranella’dan Sema Karabıyık, UTC’nin AB grubu lüks, zenginlik, entrika seven kesimi hedeflerken, Kadın dizisinin total gruba seslendiğini hatırlatıyor ve ekliyor:
“İlk bölüm sonrası yaptığım analizde şöyle yazmışım: “Kadın, Anne gibi Japon dizisinden uyarlama, aynı senariste ait. Ufak Tefek Cinayetler’de kalabalık kadrosuna rağmen uzayan, mantık hatası olarak değerlendirilebilecek pek çok sahne varken; Bahar isimli genç bir annenin iki çocuğu ile verdiği mücadele üzerine kurulu Kadın, tek karakterin yaşadıkları üzerine inşa edilmesine rağmen su gibi aktı.”
Seyretmek için ilk tercihim Kadın’dı, UTC’yi mesleki merak neticesi seyretmiştim. Malum, hikayenin kurulduğu ilk bölümü seyrettikten sonra devamlı takip etmeseniz de neler olup bittiğini anlamak zor olmuyor. İlk bölümde her şey anlatılıp kısır döngü bir hikaye tercih edildiğinden. Neler oluyor merakı ile ‘Kod Adı Yangın’ bölümünü seyrederken, sosyal medya bağlantılı seyircinin memnuniyetsizliğini fazlasıyla söze dökmesine şahit oldum. Hikayeden memnun değillerdi ama karakterlerle, özellikle Merve ile aralarında bağ kurulmuştu. Mekanlar, kıyafetler, saç, makyaj arzularını tatmin etmeye yettiği için ‘bakmaya’ devam ediyorlardı.”
Diziyle ilgili hemen her konunun, kimin öldüğü hariç, ortaya çıktığını kaydeden Karabıyık, senaristin bile kimin öleceğini bilmediği yönündeki iddiaya dikkat çekiyor.
Finalde camdan düşenin Edip olmasının hayal kırıklığı yarattığını ifade eden Karabıyık, “Reytingler düşme trendine girmişti, sezon finali yapmak yerine final yapmayı tercih etseler zevahiri kurtarma imkanları vardı. Devam kararı, herkes suçlu olabilir mottosunu herkes katil olabilirle değiştirme tercihi, Edip’i kim öldürdü sorusunun yanına, Oya kimi öldürdü sorusunu eklemek, geçmişten gelen sevgililer, örtbas edilmiş suçlar, hikayenin en aklı başında karakteri Arzu’nun kızının suça bulaşması, ufak tefek cinayetlerden fazlasına terfi etme isteği seyirci kaybına sebep oldu” yorumunu yapıyor.
Dizinin yeni sezon reytinglerinin çanlar erken final kararı için çalıyor cümlesini seslendirmeye başladığına işaret eden Karabıyık, bu tür kadın dizilerinin senaryolarını güçlendirmemesi halinde kalıcı olamayacaklarına dikkat çekiyor.