Hemen belirtmeliyim ki, kurlar sadece faiz artışı ile düşmez. Kurlar için en önemli şey güvendir. Para güvende olmayı tercih eder. Biz hala TCMB bağım
Hemen belirtmeliyim ki, kurlar sadece faiz artışı ile düşmez. Kurlar için en önemli şey güvendir. Para güvende olmayı tercih eder. Biz hala TCMB bağımsızlığını konu edersek, bu bağımsızlığa sabır gösterdiğimizi ama bunun da bir sınırı olduğunu hissettirirsek, üstüne Türkiye’nin en büyük bankalarından birisinin yönetim payları nedeniyle tartışma içine çekilmesine neden olursak, tüm bu yaşananlar faize rağmen güven oluşumunu olumsuz etkiler.
Ayrıca, bu denli faiz artışları bir ülkede neden yaşanır? O ülkede ciddi bir cari açık ve enflasyon sorunu olduğu için. Banka ve şirketlerin yakın vadede döviz borç ödemeleri var.
Bu yükümlülük nedeniyle, halen bir takım gerginliklerin yaşandığını gören şirket ve bankalar kurların daha fazla düşmesini ya da borcun vadesinin gelmesini beklemeden kısım kısım döviz alıyor olabilirler.
İşin ilginci düşen kurlara rağmen döviz tevdiat ve mevduat hesaplarında belirgin bir artış görülmüyor. Yani mevduat tutmaktan da çekinip yastık altı pozisyonları yeniden artıyor diye görüyoruz. Tüm bunlar piyasadaki güven sorunu nedeniyle görülen rahatsızlıklardır.
Kur ve faizin artmasındaki diğer etken olan enflasyona gelince, tepeden tırnağa herşeye zam geldiğini görüyorsunuz. Üretiminin döviz ile ilgisi olmayanlar bile aynı zamları yapıyorlar. Bu arada bu konuya da değinmek istiyorum!
Dövizle ilgisi olmayan üreticiler neden zam yapar?
Çünkü hayatlarında kullandıkları her şeye zam geldiğini görünce, satın alma güçlerini korumak ve bu kayıplarını telafi etmek için onlar da modaya uyup kendi ürünlerine zam yapmayı çare olarak görüyorlar. Nasılsa herşeye zam gelen ortamda göze batmaz diye düşünülüyor.
Etik bulmayabiliriz ama empati yapınca, okul, servis, benzin, her türlü tüketim ve gıda önemli oranda zamlanınca, siz ben kurla ilgili değilim diye ürettiğiniz maydanoza zam yapmazsanız ne olur?
Fakirleşirsiniz. O nedenle nasılsa herkes yapıyor diyerek, bu furyaya ayak uydurup zam yapılıyor. Katılalım ya da katılmayalım ama bu denli zamların her yere yansıdığı bir ortamda maalesef bu konuda ahlak ya da etik konusu en son akla gelen şey olur. Tabii bir de artan kur ve faiz gerekçe gösterilip zamlar yapılır ama, sonra kurlar ve faizler düşünce kimse yaptığı zammı geri almaz.
Neyse, konumuza dönelim. TCMB bu denli faiz artışı yaptı ama neden hala kurlar düşmediği gibi, düştüğü yerden de yukarı tepkiler veriyor? Bu iş zaten böyle olur. Benzer sert kur ve faiz krizlerinin yaşandığı 1994 ve 2001 yıllarında da büyük faiz artışlarına rağmen döviz belli bir süreç sonrasında normale dönmüştü.
Öyle küt diye düşmesini kimse beklemesin. Dalgalanmalarla bu düşüş yaşanacak, arada yükselecek panikleyenler alırken, birileri dövizlerini satacaklar. Sonra arz talep dengesine göre kurlar kendine yeni bir yol bulacaktır.
1994 Çiller döneminde de sanırım 16 TL civarında olan dolar bir anda 42 TL olmuştu. O zaman da yakın vadede 80 TL olması bekleniyordu. Hem de bir önceki iktidarın maliye bakanı bu beklentileri dile getirmişti.
Ki, bu açıklamaları duyunca o dönemin 14 tane gazete ve ekonomi dergisinin genel yayın yönetmenlerine kur değerlerinin olması gereken seviyeyi gösteren bir hesaplamayı yollamış ve beklentilerin gerçekçi olmaktan uzak olup, halkı yanlış manipüle edeceğini yazmıştım.
Beklentimin de Dolar kurunun 26.50 TL’nin % 5 üstü, % 5 altı civarı olması gerektiğini yazmıştım. Dolar bir süre sonra gördüğü 42 civarı seviyeden benim dediğim seviyenin az üstüne kadar sanırım 28.50 TL civarına indi(Bu konu çok eskide kaldığı için artık tam hatırlayamıyorum. Rakamlarda çok az hatalarım olabilir. Ama genel konu doğru) Tam dediğim seviyeye inmedi çünkü arada geçen 2-3 aylık sürenin de enflasyon etkilerinin eklenmesi doğaldı.
O dönemde de Çiller, bankaların hazineye borç vermediğini, kamu kağıtlarını almadığını görünce üç ayda % 50 net faizle direk halka bono satmıştı. Sonra işler yoluna girdi ve kur ve faizler birlikte düşmeye başladı.
Tabii bu sefer de verilen yüksek faizin cazibesi nedeniyle döviz arzı talepten çok daha fazla olmaya başlayınca, kurlar uzun yılları bulan düşüş süreci yaşadı.
İşte bu durum da yanlıştır. Eğer katma değerli üretim fazlanız, cari fazlanız yoksa, paranız gerektiğinden fazla değerlendiği zaman ülkeniz ithalat cenneti olur ve üreticileriniz batar.
Sonra da yaşadığımız krizler tekrarlanır durur. (2010 kur Düzeyi İle ilgili Uyarı Yazım; ”İşsizlik, Cari Açık, Üretim….deyince Karşımıza Hep Kur Rejimi Çıkıyor!)
COMMENTS