Gazetecilik Kutsal Bir Meslektir

Gazetecilik Bölümü Tanıtımı: Yazılı basında, haberin kaynağından basım ve yayın aşamasına kadar olan işlemlere ilişkin temel bilgi ve becerileri kaza

Tarık Çamdal Türk futbolcudur
Erdoğan onu örnek gösterdi ama O İmamoğlu’na destek verince bıçaklandı.
Birleşik Dünya Devletii

Gazetecilik Bölümü Tanıtımı:

Yazılı basında, haberin kaynağından basım ve yayın aşamasına kadar olan işlemlere ilişkin temel bilgi ve becerileri kazanmış nitelikle elemanlar yetiştirilir ve bu alanda araştırma yapılır. Bu bölümün mezunları genellikle basın yayın kuruluşlarında görev alırlar.

Programın Amacı: Gazetecilik programının amacı, yazılı basında haberin kaynağından basım ve yayın aşamasına kadar olan işlemlere ilişkin temel bilgi ve becerileri kazanmış nitelikli eleman yetiştirmek ve bu alanda araştırma yapmaktır.

Programda Okutulan Belli Başlı Dersler: Gazetecilik programının 4 yıllık eğitim süresinin ilk yıllarında sosyoloji, psikoloji, siyasi tarih vb. temel sosyal bilimler ile ekonomi, hukuk ve istatistik alanlarında dersler okutulur. Sonraki yıllarda ise gazetecilik, fotoğraf, basın ekonomisi ve işletmeciliği, basın-yayın tekniği ve bilişim alanlarında dersler verilir ve uygulamalar yaptırılır.

Gereken Nitelikler: Gazetecilik programına girmek isteyenlerin normalin üstünde sözel yeteneğe sahip, sosyal araştırmalara meraklı, başkaları ile iletişim kurmaktan hoşlanan, girişken ve ısrarcı kimseler olmaları beklenir.

Bu alanda çalışacak kimseler iyi bir gözlemci olabilmelidirler. Gazetecilik programını düşünen öğrencilerin kendilerini Türkçe-Kompozisyon, yabancı dil ve sosyal bilimler alanında iyi yetiştirmeleri,mümkünse bir okul gazetesinde yazı yazarak kendilerini sınamalıdırlar.

21 Ekim 1860 tarihinde çıkartılan Tercüman-ı Ahval ilk özel gazetedir. 21 Ekim Gazeteciler Bayramı olarak kutlanmaktadır.

21 Ekim 1860 günü çıkartılan Tercüman-ı Ahval ise ilk özel gazetedir. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nin PTT idaresine 1960 yılında bastırdığı pul bu nedenle 100.yıl anısı taşımaktadır, ayrıca 21 Ekim “Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanmaktadır.

TBMM İçişleri Komisyon Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü’nü kutladı.

TBMM İçişleri Komisyon Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü’nü kutladı.

Güvenç, Dünya Gazeteciler Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, mesleğin önemine dikkat çekti.

Yaşadığımız yüzyılın en temel insan haklarından olan, haber alma, yayma ve ifade özgürlüklerinin en etkili aracı olan gazeteciliğin, kamu adına hareket ederek, doğru ve gerçek haberlerle kamuoyunu aydınlatarak, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışının oluşumuna ve demokrasinin yerleşip güçlenmesine önemli katkılarda bulunduğunu vurgulayan Güvenç, “Ülkemizin son dönemlerde yaşamış olduğu hain darbe girişimini hiç şüphesiz ki yerel gazetecilerimizin ve ulusal gazetecilerimizin yapmış olduğu doğru ve güvenilir haberleri ile milletimiz bertaraf etmiştir.

Toplumların bilinçlenmesi ve gelişmesi için çalışan, savaş ve doğal afet gibi her türlü zor koşulda, kamunun menfaatleri için doğru ve objektif habercilik yapan siz değerli basın mensuplarının ’21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü’nü en içten dileklerimle kutlar, meslek hayatınızda başarılar dilerim.” ifadelerine yer verdi.

Gazetecilik yapmak için zor mu?

Hep tartışılır: “Gazeteci, önce insan mıdır yoksa önce gazeteci mi?“

Görece bir soru, görece cevaplar barındırır.

Ancak Türk gazetecisi için tercih, hiç kolay değil. Türkiye’nin içinde bulunduğu ayrışma, kutuplaşma, yanlaşma, çeşitlenme ya da adına ne derseniz; içinden geçilen dönem, Türk gazetecisinin işini zor kılıyor.

Üstelik mesleği ile ilgili birçok sorunla da karşı karşıya…

Problem, henüz eğitim aşamasında başlıyor. Gazetecilik eğitimi veren kırkın üzerinde İletişim Fakültesi’ne talep çok. Ancak eğitimin düzeyi buna karşılık verir nitelikte midir, sorgulamak gerekir. Ekonomi, magazin ya da spor gazeteciliği türü uzmanlaşmalar, söz konusu değildir örneğin.

Yerel medyanın kısıtlı gelişme göstermesi, internet gazeteciliğinin henüz yasal olarak tanınmaması gibi nedenler, sektörde çalışma imkanını azaltıyor.

Gazeteci adayları fakülteden mezun oluyor, çok azı iş bulabiliyor. Şansı ve çevresi olup da, bu mesleğe başlayanların çoğu, iş yaşamı boyunca ekonomik sorunlarla uğraşıyor. Pek çoğu, belli bir sürenin sonunda, Halkla İlişkiler sektörüne transfer oluyor.

Mesleğin saygınlığı ise azalmış durumda. Gazeteci, çok değil, beş-on yıl öncesine kadar el üstünde tutulurken; günümüzde ise itilip kakılan, ona duyulan güvenin azaldığı hatta kaybolduğu bir zaman diliminde yaşıyor.

Gazeteciliğin varlık nedenleri…

Gazeteciliğin varlık nedenini oluşturan, hepimizin bildiği ana unsurlar vardır. Bunları burada yazmaya gerek var mı bilmem. Hadi bir kuple hatırlatalım:

Haber üretmek… İnsana sahip çıkmak… Toplumun ihtiyaçlarını ortaya koymak… Bilgilendirmek… Bilinç yükseltmek… Sivil toplum kuruluşlarına destek olmak… Vatandaşın kendini ifade etmesine aracı olmak… Toplumsal iletişime destek sağlamak… vs…

Başka bir meslek grubunun üstlenemeyeceği bu görevleri, ancak fikri özgürlükler ve belli ekonomik imkanlar çerçevesinde, doğru şekilde yerine getirebilir gazeteci.

Basın hakkında en acımasız özeleştirilerden birini, 135 yıl kadar önce Amerikalı gazeteci John Swinton yapmış. Acımasız olduğu kadar, gözü kara ve kararlı bir şekilde ve zihinlere kazıyarak…

Hikaye şöyle:

John Swinton, 1880’lerde New York Times’ta yazıyor. Gazetenin bir iş adamı tarafından satın alınmasından sonra düzenlenen toplantıda; davetli gazeteciler, özgür basının onuruna kadeh kaldırmak üzere kürsüye çağırıyorlar onu. Swinton elindeki kadehiyle kürsüye çıkıyor.

Ve tarihi cümleler dökülüyor ağzından…

“Dünya tarihinin şu anına dek, Amerika’da ‘bağımsız, özgür basın’ diye bir şey olmamıştır. Bunu siz de biliyorsunuz ben de…” diye başlıyor sözlerine.

“Hiçbiriniz düşündüklerinizi olduğu gibi yazmaya cesaret edemezsiniz. Bunu yapmaya kalktığınızda, yazdıklarınızın önceden basılmayacağını bilirsiniz çünkü. Çalıştığım gazete bana düşüncelerimi özgürce yazmam için değil, tersine, yazmamam için ücret ödüyor.

Düşüncelerini açıkça yazacak kadar salak olan herhangi biri, sokakta başka bir iş arıyor olacaktır. Çalıştığım gazetemin herhangi bir sayısında, düşüncelerimi apaçık yazmak için kendime izin verseydim, 24 saat dolmadan işimden atılırdım.

Gazetecilerin işi; kendi gündelik ekmeği uğruna, gerçeği yok etmek, düpedüz yalan söylemek, saptırmak, kötülemek, servet sahiplerine ve iktidara dalkavukluk etmektir. Bunu siz de biliyorsunuz, ben de…

Öyleyse şimdi burada ‘bağımsız, özgür basının şerefine kadeh kaldırmak saçmalığı da nereden çıktı?

Bizler, entellektüel fahişeleriz. Yeteneklerimiz, olanaklarımız ve yaşamlarımız; hepsi başkalarının malı.”

Swinton, toplantıyı şaşkın bakışlar arasında terk etmiş.

Sonrasında gazeteden istifa ederek ve kimseden para almaksızın “John Swinton’s Paper” diye tek yapraklı bir gazete çıkartmaya başlamış